Biz kendimizi bildik bileli bizim Memlekette ağustos ayı itibarı ile var olan tüm medya kuruluşları hep bir ağızdan başta İstanbul olmak üzere tüm kentlerimiz ile ilgili olarak “ Türkiye’de müthiş bir kuraklık var eğer yaklaşan kış mevsiminde yeteri kadar kar yağışı olmadığı takdirde gelecek yaz mevsiminde susuzluktan kırılacağız” şeklinde yayın yaparlar.

Sonrası malum her ne kadar 31 Aralık gecesini  01 Ocak sabahına bağlayan gece insan boyunu aşacak miktarda kar yağışı olmasa da takip eden günlerde en azından gelecek yaz mevsiminde barajları dolduracak kar yağışı meydana geldiğine hepimiz şahit oluruz.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde Türkiye gerçekten “Kara kış” diyebileceğimiz soğuk günler yaşıyor, Özellikle yurdumuzun doğu ve güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere tüm bölgelerimiz yoğun kar yağışı ile mücadele ediyor.

Tabi “Kara Kış” demek hemen herkes için “Daha yüksek doğalgaz faturası” anlamını taşıyor, Nerede ise memleketin tamamında yaşayan vatandaşlarımızın ısınmak için doğalgazdan başka bir alternatifinin olmayışı hepimizi kara kışta kara kara düşünmeye mecbur ediyor.

İçerisinde bulunduğumuz kara kışı geçmiş dönemlerde yaşadıklarımızdan ayıran en önemli fark bizi sarıp sarmalayan “acımasız zam dalgası” son birkaç aydır yağmur gibi yağan acımasız zam yağmuru kara kışı çok daha ağır geçirmemizi mecbur edecek gibi.

Bizimde sınırları içerisinde yaşadığımız Marmara bölgesi de kabul etmek gerekir ki kara kışı en yoğun yaşayan bölgeler içerisinde bulunuyor, Pahalılığın en yoğun bir şekilde yaşandığı bölgede hemen herkesin gözü elektrik sayacında eli ise doğalgaz kombisinde.

Böylesi bir süreçte insanımızın doğalgazdan başka bir ısınma alternatifinin olmadığı gerçeği de kaçınılmaz olduğundan vatandaş kendisini perişan edecek doğalgaz faturaları ile karşı karşıya kalmamak adına bir zamanlar ihtiyacının kalmadığı battaniyeleri yeniden sahaya sürmek zorunda kaldı.

Geçtiğimiz hafta bize misafirliğe gelen kayınvalideye “-Nasıl geçireceğiz bu kara kışı .?” diye sorduğumuzda kayınvalide tam bir ekonomist edası ile “-birde gazeteci olacaksın kolayı var, Kombiyi en alt dereceye getir, evdeki tüm odaların gazını kapat sadece oturma odasını aç, battaniyeleri de çıkar bak o zaman doğalgaz faturanız nasıl düşecek.” cevabını verdiğinde “ Bu kadar pratik çözüm bizim neden aklımıza gelmedi” diyerek dizlerimizi dövmeye başladık.

İşin kara mizah tarafı bir tarafa içerisinde bulunduğumuz Ocak ayından karşılayacağımız Şubat-Mart hatta nisan aylarını bir taraftan ağırlaşan mevsim şartları diğer taraftan da iflahımızı kesen elektrik-gaz-su-internet başta olmak üzere hayatımızı idame ettirmek adına ödemek durumunda olduğumuz temel ihtiyaç faturalarını nasıl ödeyeceğimiz kara kışta kara kara düşünüyoruz.

Bir şekilde mevsimsel olarak ne kadar ağır geçerse geçsin Kış mevsimini nisan ayı iti barı ile yolcu edeceğiz hatta hava şartları çok ağır geçse de “biz eziyet çekelim ama kar yağışı çok fazla olsun ki barajlar ağzına kadar dolsun, susuzluk çekmeyeceğimiz bir yaz mevsimine merhaba diyelim” diye tüm olumsuz hava şartlarına göğüs gereceğiz.

Ancak gece gündüz 7/24 acımasız bir şekilde üzerimize üzerimize insafsızca yağan zamlardan nasıl kurtulacağımızı gerçekten bilmiyoruz.

Cevabı ı bulmamız gereken soruda bu olsa gerek….