Gün içerisinde sabah erken saatlerden gece yarısına kadar nerede ise saat başı değişen gündemden yorulup uyumak için başımızı yastığa koyduğumuzda “-Bu zamana kadar olmaz dediğimiz ne varsa oldu, bir daha yaşanmaz diye umduğumuz hangi aksiyon yaşandı yarın sabah uyandığımızda inşallah gördüklerimizden daha fena bir hadise yaşamayız” diye uykuya dalıyoruz.
Ancak bazen gece yarısı bazen ertesi gün sabah saatlerinden itibaren karşı karşıya kaldığımız olaylar geçmiş günlere parmak ısırttıracak noktaları geçince ister istemez “demek ki daha göreceklerimiz yaşayacaklarımız var, Allah bizi o tür belalardan korusun” demekten başka bir yol bulamıyoruz.
Zaman zaman yazıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların başına gelenler dünyada orta büyüklükte bir ülkenin başına gelse inanın o ülkenin ayakta kalması mümkün olmayacaktır.
Daha çok ekonomi temelli sıkıntılardan dolayı kaynaklanan olumsuzluklara hemen her gün bir yenisi ekleniyor, ekonomik sıkıntılardan kaynaklanan olumsuzluklara birde yerli yerine oturtulamayan eğitim sistemi, Kültür hayatımız ve Adalet mekanizmasındaki olumsuzluklar da eklenince işler iyiden iyiye içerisinden çıkılamaz bir hal alıyor.
Hiç kimsenin dinine, diyanetine, inancına karışmak bizim haddimiz değil, oldum olası “kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın” anlayışı çerçevesinde hareket ediyor herkesin düşüncesine saygı gösteriyoruz.
Ancak uzun yıllardır ne yaptıkları ve ellerinde bulundurdukları maddi güce hangi yolardan ulaştıkları merak edilen tarikatlar ve cemaatlerin etrafında dolaşan bin türlü olumsuzluğun üzerine gidilmemesi bizi her geçen gün daha büyük sıkıntılar ile karşı karşıya getiriyor.
İslam gibi yüce bir dine Hazreti Muhammet gibi muhteşem bir peygambere, Kuran-ı Kerim gibi hepimize rehber olacak bir kitaba sahip milyarlarca müslümanın bu kadar zor durumda olması sadece ve sadece belirttiğimiz bu üçlünün hiçbir şekilde anlaşılmamasından kaynaklandığını bizde biliyoruz devleti yönetenlerin tamamı da biliyor.
Din eğitimimin bir türlü devlet eliyle verilmemesi,
bunun yerine din ve diyanet işlerinin tarikat ve cemaatlere terk edilmesi ile ortaya çıkan başı bozukluk dolayısı ile başımıza gelmeyen bela nerede ise kalmadı gibi.
Eğitim sistemimizin sil baştan yenilenmesi ,
Kültürel hayatımızın yeniden organize edilmesi,
Din eğitiminin sadece ve sadece devlet eli ile verilmesi
sonrasında bugün karşı karşıya kaldığımız musibetlerden çok kısa bir zamanda kurtulacağımıza ismimizin Yüksel Ercan olduğu kadar inanıyoruz.
Yeter ki sözünü ettiğimiz bu noktalarda ciddi ve samimi adımlar atılsın, 3-5 oy uğruna tarikat ve cemaatlerin hayata geçirdikleri olumsuzluklara göz yumulmasın her şey olması gerektiği gibi olsun.
O zaman göreceksiniz bugün yaşadığımız olumsuzluklar çok kısa bir zamanda hayatımızdan akıp gidecektir.
Aksi takdirde her sabah uyandığımızda hepimizin içini acıtacak yüzlerce binlerce olumsuzlukları daha uzun zaman yaşamaya devam edeceğiz.