Ekrem İmamoğlu Türk siyasetinde yeni bir figür. Dinamik bir şahsiyet. Özgüvenli, her hareketinde ve sözünde dengeyi gözeten, hitabet ve ikna kabiliyeti yüksek, kolay diyalog kurabilen, hem devletçi, hem liberal fikirli hem de pragmatik bir kişi. Bu özellikteki bir siyasetçinin ülkemizde kolay yükselmesi beklenirdi, öyle de oldu.

En son 07 Mayıs 2023’te Erzurum’daki olayda; halkı yatıştırma, mitinge katılan halkı koruma refleksinin yanında hatalı gördüğü için tepkisini çekenlere sözlerini esirgememesi ve en önemlisi halkı sakinleştirmesi kritik anlarda olayların yatışması için nasıl olunması gerektiğine dair iyi bir örnek ve kendine has niteliklerini yansıtan bir davranış sergiledi. 

Bir siyasiyi değerlendirirken devlet adamı ve politikacı kavramları üzerinden gitmek gerekiyor. Muhafazakar devlet anlayışına göre devlet adamı; vatandaşlara emreden, devlet için çalışılması gereken güçlü bir varlık olarak görülür. Muhafazakar devlet adamına göre; asıl olan devlettir, devletin yönetiminde istikrarı esas olduğundan değişime de kuşkuyla yaklaşılmalıdır. 
Liberal yaklaşıma göre ise devlet adamı, vatandaşa hizmet için devleti bir araç olarak kullanır, liberal devlet adamına göre; asıl olan vatandaştır, egemenlik halkındır, halktan gelir, iktidar halkın vekili, hizmetçisidir ve halka karşı sorumludur.
Devlet adamlığı gibi muhafazakar politikacı da kendini somut halk kitleleri üzerinde konumlandırmaktadır. Liberal görüşteki politikacı ise partisinin ve dolaylı olarak halkın yararını üstte tutar. 

Ekrem İmamoğlu’nun bugüne kadar sergilediği yöneticiliğinden, onun devletin saygınlığına önem verirken en büyük saygıyı halkın hak ettiği şeklinde bir anlayışa sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. İmamoğlu, devletin duyarlı ve hizmette hızlı olmasına, projelerin geniş kitlelere hitap etmeyi hedeflemesine ve büyük projelere önem vermektedir. Bu hali ile İmamoğlu’nun muhafazakarlar gibi güçlü devlet ilkesine ve devletin koruyuculuğu ilkesine bağlı olduğu; ama devletin gücünün, öncelikle millete hizmete ve milletin güven altına alınmasına yönelik olarak programlandırılmasına önem verdiği görülmektedir. 

Geçmişte, Süleyman Demirel iktidar iken muhafazakar, muhalefette politika yaparken daha liberal olmuştur. Bülent Ecevit, devleti yönetirken de felsefi yaklaşımlarla devleti eleştirmekle beraber devlet yöneticiliği devletçi (muhafazakar) nitelikler taşır. Muhalefette yani politikacı iken daha halkçı olmuştur. Turgut Özal, devlet yönetiminde dahi cesaretle sivil iradeyi ve serbest düşünce hürriyetini savunuculuğu ile aşırı liberal nitelikler taşımıştır. 
Devletin, yöneticinin kendi şahsi çıkarının devamlılığı için güçlü olmasını isteyen ve kendisinin yönetici olmadığı devletin çökeceğini iddia eden, muhafazakar ve liberal anlayışı insan mühendisliği ile kullanan yöneticilerin de olabileceğini unutmamak gerekir.

Ülke insanımız, devletin bekasına ve yöneticinin güçlü olmasına çok değer verir. Ancak birey olarak özgürlüğüne de önem verir. Birey, devletin üzerine fazla gelmesini de istemez. Milletçe devletten de çok hizmet beklenir. Bu hali ile insanımızın yönetimde hem muhafazakar  hem de liberal bir “karmayı” tercih ettiği söylenebilir. Bu durumda; güçlü ve millete hizmet eden devlet anlayışına sahip liderlerin yönetim sürecinin daha uzun ömürlü olacağı düşünülmektedir. 

Türkiye’nin geleceğine hükmetme ihtimali yüksek olan bir politikacı olarak görülen Ekrem İmamoğlu’nun bugüne kadar gerek Beylikdüzü Belediye Başkanı olarak gerekse görünürlüğünün arttığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yaptığı uygulamalar ve açıklamalarından; devlet adamı  olarak hem devletçi muhafazakar hem de liberal nitelikli söylem geliştirdiği, kişiliğinin güçlü ve cesaretli olduğu, politika ürettiğinde ılımlı, halktan yana ve liberal hareket edeceğini değerlendirmek zor değil. Bu şekilde İmamoğlu’nun, muhafazakarlığın açmazlarının liberal düşüncelerle, aşırı liberal ve popülist politikaların sakıncalarının ise muhafazakar yaklaşımlarla dengelendiği hem devleti hem de vatandaşı koruyan uygulanabilir bir model geliştirebileceği değerlendirilebilir. Bu niteliklerin, halkımızın beklentilerine imkan veren liderlik anlayışına uygun olduğu ve dolayısıyla kendisine uzun süren ve etkili bir devlet yöneticiliği imkanı vereceğini düşünebiliriz. 

Yararlanılan kaynak:
Kahraman, L. (2013). Devlet Adamlığı ve Politikacılık Söyleminin Kurucu Unsurları. Demokrasi Platformu, 9(34).