14 Mayıs ve 28 mayıs tarihlerinde yapılan seçimin üzerinden bugün itibarı ile tam bir ay geçti, Seçim sürecinin başlaması ile birlikte Cumhur ittifakının “milliyetçilik ve din” üzerinden yaptığı hücum siyasetine millet ittifakının savunmada kalması ile devam eden süreç hepimizin bildiği gibi Cumhur ittifakının galibiyeti ile sona erdi.
Aradan geçen bir aylık zaman dilimi içerisinde siyasi partilerden seçilen milletvekillerinden birisi hariç tamamı önce mazbatalarını aldılar sonra TBMM’de yemin ettiler içerisinde bulunduğumuz günlerde de meclis komisyonlarındaki görevlerine başladılar.
TBMM içerisinde bunlar yaşanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan kabinede isimleri bakan olarak belirlenen isimlerde daha önceki bakanlardan görevi devraldılar, onlarda mecliste yemin ederek yeni odalarına taşındılar.
Normal olarak böylesi dönemlerde TBMM’de değişen milletvekilleri ile birlikte başta danışmanlar olmak üzere çok sayıda görevlinin de yeri değişir, bu durum bakanlıklarda da geçerlidir, Yeni kabinede bakan olarak görev alanlar adettendir eski bakan ile çalışan kim varsa nerede ise tamamını değiştirdikten sonra kendi ekipleri ile yola devam ederler.
En tepede hayata geçirilen değişimler bilindiği gibi bizim memlekette tam olarak domino etkisi yapar, Herhangi bir bakanlık koltuğuna yeni bir bakanın oturmasından sonra o bakanlığın Ankara’daki merkez binası ile birlikte 81 ile o illere bağlı ilçelerdeki bürokratlarda eşyalarını bir kenara toplayıp tayin sürecini takip etmeye başlarlar.
Anlatmaya çalıştığımız bu durum çoğunlukla bürokraside yaşanır, bu engellenemez durumu çoğu zaman vatandaş ve seçmen hissetmez bile,
Seçmen oy verdiği partinin kazanması ile kendisini mutlu hisseder o kadar.
Böyle bir seçim süreci öncesinde oy tercihi sebebi ile birbirine düşman olma noktasına gelen işyerleri bitişik esnaflardan , karşıtlık sebebi ile birbirine selam vermekten kaçınan komşularda artık normalleşmenin zamanının geldiğini bilirler.
Şu sıra çarşı esnafı ve evlerdeki komşular başta olmak üzere seçim dönemi boyunca birbirlerine etmediğini bırakan kim varsa “galiba karşımızdakine biraz haksızlık yaptık, fazla yüklendik, Seçim bitti seçilen seçildi, seçilemeyen yeninden işinin başına döndü, bizde yine yan komşumuz ile üst kattaki arkadaşımız ile eskiden olduğu gibi yine baş başa kaldık, şu sıra en iyisi gidip helalleşmek” diyerek hayata kaldıkları yerden devam etmenin yollarını arıyorlar.
Türkiye birkaç ay içerisinde yeniden hayata döner ancak kısa bir zaman sonra yine bir yerel seçime gideceğimizden seçim sürecinde devam eden kavgaların 3-4 ay sonra yeniden başlayacağından endişe ediyoruz.
Ülke sınırları içerisinde yaşayan 84 milyon vatandaş , Savaşa değil de seçime gidildiğini, kim kazanırsa kazansın amaçlarının ülke insanına hizmet olduğunu kavradıkları anda hepimizi hayata tam anlamı ile dönmüş olacağız.
Demokrasi dediğimizde tam olarak budur.