Türkiye’de yaşayan milyonlarca vatandaşımızın en temel isteğinin daha iyi daha düzgün bir yaşam olduğunu artık bilmeyenimiz kalmadı.
Doğduğumuz günden itibaren bizi dünyaya getiren anne babamızın da talepleri ile olabildiğince iyi bir eğitim aldıktan sonra hayata veda edeceğimiz ana kadar kimseye muhtaç olmadan biz hayat sürmeye çalışırız.
Ancak talebimiz çoğu zaman gerçekleşmez, zira bir şekilde siyaseten yada ticari olarak diğer vatandaşlarımıza nazaran daha üst noktalarda hayat süren mutlu bir azınlık en üst noktada bir yaşam sürerken geriye kalan milyonlar sadece ve sadece hayata tutunma mücadelesi vermeye çalışırlar.
Normal şartlarda kuralların egemen olduğu yani kuralların ülke sınırları içerisinde yaşayan herkese aynı oranda uygulanma imkanı olsa şu an hepimiz daha rahat bir yaşam standartına sahip olabilirdik.
Sanıyorum bir kez daha bu sütunlarda yazmıştık muhtemelen 03 kasım 2002 yılında yapılan genel seçimde AK Partiden milletvekili seçilen bir siyasetçi seçimden aylar sonra bizi ziyarete geldiğinde “-Yüksel bey bu zamana kadar ne olduysa oldu göreceksiniz bizim iktidarımızda kralların değil kuralların dediği olacak” şeklinde harika bir ifade kullanmıştı.
Bizde uzun yıllar Avrupa’da yaşamış mesleğimiz dolayısı ile de pek çok Avrupa ilkesini gezmiş orada vatandaşın yaşam şartlarını birebir incelemiş birisi olarak milletvekili arkadaşımıza “-Eğer senin söylediğin gibi Türkiye kralların değil kuralların uygulandığı bir şeklide yönetilirse kısa zaman içerisinde bırakın Avrupa’yı tüm dünyada örnek gösterilen bir ülke haline geliriz” dediğimizi hatırlıyoruz.
Geldiğimiz noktada bizim hayatımızı kolaylaştıracak atamalarda tayinlerde “Liyakat” dediğimiz herkes eşit davranılma işinin bırakın ileriye gitmesini eski günleri bile arattığına şahit olmuş durumdayız.
Hafta içerisinde gazeteye gelen bir dostumuz “Yüksel bey bu hükümetin söz verdiği hak-hukuk-kayırma gibi temel şartları yerine getirmediğini artık hepimizi çok net bir şekilde görüyoruz, Bu hükümetin karşısında olan siyasetçilere oy versek acaba bu olumsuzlukları ortadan kaldıracaklar mı.? “şeklinde bir soru yöneltti.
Biz çok uzun zamandır sürekli anlattığımız söylemi bu arkadaşımız içinde kullandık kendisine “-Türkiye 1950 yılında çok partili sisteme geçti o günden bu zamana kadar pek çok parti geldi pek çok hükümet iktidar oldu, iyi çalışan olsun işi beceremeyen oldu, bize düşen 85 milyon insanımızın daha rahat bir hayat sağlayacağı bir yapı oluşuncaya kadar iktidar arayışını devam ettirmemizdir, bundan başka da hiçbir niyetimi yoktur” ifadesini kullandık.
Hak ve hukuku sadece kendimiz için kullanmak, karşı tarafı hiçe sayacak bir süreci takip etmek belki bize bir takım olanaklar kazandırabilir ancak toplumun geneline yayılmayan hak hukuk kavramı nedeni ile her geçen gün var olan kazanımlarımızı da kaybettiğimizi çok net bir şekilde görüyor, üzülüyoruz.
Söz konusu olumsuzlukların değişmediği bir süreçte yüzümüzün gülmesini beklemek sadece ve sadece hayal olur.
Hatta hayal bile değil.