Mağara devrinde yaşayanların, mağaralara sığınmaları, onların varlık güvencesi olmuştur.
Duyarlı algı çemberi “ben” ile başlar. Bu yolun başlangıcıdır. “Ben” sağlıklı ise, “sen” ile yoluna devam eder. Sonra “biz” olarak, “siz” de çembere alınır. Daha sonra da “ötekileri” çemberine katar. Bu olgu, normal bir bireyin sağlıklı gelişim izleğidir. Sorunlu olan gelişimler(gelişememek), “ben” noktasında takılıp kalır ve bozuk plak gibi aynı nakaratları sürdürür. Bu gibi arızalı oluşumlar için ilk ve sürekli olan sığınak din veya milliyetçiliktir. Bir yerel söylem derki; “Normal olarak ilerleyen bir sürüyü geriye çevirirseniz; hastalar ve aksaklar öne geçer(!)” Bu örnek bana 12 Eylül faşist darbesini anımsatıyor! 
Toplumsal olaylar bünyesinde sayısız değişken barındırır. Toplumsal değişimlerde, istendik değişimi üretecek değişkenlerden ne kadar fazlası kontrol edilerek tetiklenebilir ise; o kadar kısa sürede sonuca ulaşılır. Kurgu değişimler bir toplum mühendisliğidir.


Normal koşullarda her değişimi önceleyen evreler vardır. Her şey bir istem(ideolojik) temelli düşünce ile başlar. Medya başta olmak üzere bu düşünce kitlelere enjekte edilir. İstenir düşüncenin yaşama geçirilmesi için, yasal oluşumlu kurumsal yapılanmaya gidilir. Yeni kurumsal yapının önünün açılması için eski kurumlar (ayak bağı olan) kapatılır. Yeni kurumların ihtiyaç duyduğu personel yetiştirilir.
Dikensiz gül bahçesinde yeni kurum, kurucularını mutlu etmek için çalışmaya başlar. Bu yapılanlar rıza temelli katılımlarla topluma benimsetilir. Benimsetme sürecinde öteki kurumlarda devreye sokulur(çoklu değişken). Böyle bir süreç kaçınılmaz olarak muhaliflerini yaratır. Ancak, sisteme karşı olmayan hiçbir muhalif girişim başarılı olamaz. Başarılı olmak isteyen muhalif oluşumun kitlelere anlatacağı tutarlı bir öyküsünün olması gerekir. Sistemden doğrudan yararlanamayan her birey muhalif olmaya adaydır. Bu açıdan bakıldığında; söz konusu edilen demokratik bir toplum değilse, gelir dağılımı adaletli değil ise ve fırsat eşitliği yerine kayırma var ise toplumun kahir ekseriyeti sistemin muhalifidir!

MUHALEFET
Muhalefet iktidarın meşruluğunu sağlayan bir oluşumdur. Her yönetimde iktidar vardır ve sadece demokratik yönetimlerde muhalefet vardır.
Adam eksiltme temelli cezalandırmalar hukuk adına yapıldığı zaman, bundan en büyük zararı hukuk ve muhalifler görür. Kişilerin zararları sadece onlarla sınırlı kalmaz. Zarardan etkilenen aile çevresiyle birlikte yakın çevresi de etkilenir. Ülke ve dünya insanlık ailesi de bu kapsamdadır.
Toplumsal zararlar sadece ortaya çıktığı zaman dilimi ile ilgili olmayıp, gelecekteki olay ve kişileri de etkiler. Atalarımız demiş ki; “Bir deli kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz!” Hatanın etkilerini anlatması açısından anlamlı bir vurgudur bu söylem. Fakat günümüzde hata denen şey en sorumsuz kesimlerde görülebilir. Bunun dışında yapılan şeyler düşünülen ve planlanmış olanlardır, “hata” gerek duyulduğunda yığınları yanıltmak için arkasına sığınılandır(!)
Muhalifler iktidar düşmanı gibi gösterilse bile; onlar halklarının, ülkelerinin ve dünya insanlık ailesinin dostu olmaya devam ederler. Pozitif değişimlerin, onurlu yaşamların, itici gücü ve insanlık ile doğanında yüz akıdır muhalifler. Muhalifler, otoritelere karşın dik duranlardır. Fakat, dik duranlar menfaati için eğilenlere batar! Günah keçisi sayılmaları bundandır.