Her gün sosyal medyada karşımıza çıkan videolar çoğunlukla şöyle başlıyor:

“Eğer bu videoyu görüyorsan, bu bir rastlantı değil. Evren sana mesaj gönderiyor. 777 numaralı melek seninle!”
Altında on binlerce yorum:
– “Gözlerim doldu, tam da buna gereksinimim vardı.”
– “Evrene sipariş verdim, kabul oldu!”
– “111’i her yerde görüyorum, yaşamım değişiyor!”

Şu bir gerçektir ki günümüzde dua eden ellerin yerini “yüksek titreşimle manifest sipariş veren” eller aldı. Tanrı’nın yerine evren kondu, dua defterinin yerine “manifest defteri”… Ve bu dönüşümün içinde yitip giden, bir şeyin ayırdında bile olmayan gençler var ve onlar tüketiliyorlar, kullanılıyorlar.

Bugün Z kuşağı denilen genç kitle; belirsizlikle, yalnızlıkla, umutsuzlukla çevrili bir dünyada yaşıyor.

Kazanmanın tanımı değişti, başarının bedeli ağırlaştı.
Aileler bile “Tanrı'ya dua et oğlum / kızım” demiyor, onlara “enerjini koru” diyor.
Diploması işe yaramayan, geleceği belirsiz, özgüveni kırılgan gençler tek bir şey arıyor: Anlam.

İşte tam burada devreye giriyor; kurnaz, pazarlama zekâsı yüksek “spiritüel girişimciler”...

Ve onların da sömürü araçları, kavramlarıysa; Melek Sayıları, Kristal Taşlar, Manifest Atölyeleri...

Önce kişiyi telkinleriyle “eksik hissettiriliyorlar”:

“Enerjin düşük, bu yüzden aşk yaşamın yolunda değil.”
“Finansal bolluğu hak etmiyorsan evren sana göndermez.”
“444 görmüyorsan henüz titreşim frekansında değilsin.”

Sonra “çözüm” sunuluyor:
300 TL’ye aura temizliği
400 TL’ye online manifest eğitimi
200 TL’ye evrenle eşleşen ametist taşı
ve elbette ki “kişisel dönüşüm için danışmanlık seansı”

Ne yazık ki umutsuz gençleri ele geçiren karanlık bir pazardır burası; umut satar, güvenlik hissi kiralar, kurtuluş illüzyonu verir ama bu boş umut tacirleri karşılık olarak yalnızca gerçek paraları alır.

Bu akım bir TikTok trendi değil, bir inanç sistemi durumuna geldi.
Ama bu inanç; etik değil, estetik bir din gibi...
Kutsal kitap yerine algoritma, cemaat yerine takipçi sayısı var.
Tarikat değil ama bir “dijital ayin” gibi işliyor her video, her gönderi...

Bir zamanlar insanlar mabede giderdi, şimdi algoritmanın önünde secdeye duruyor.
“Gün içinde 222’yi 3 kez görürsen, manifestin gerçekleşir” sözüyle; umutsuzlara ve birazcık da akılsızlara rastlantıların ticarileştirilmiş versiyonu pazarlanıyor.

Günümüz gençlerinin “anlam”ı dışarıda araması, içsel gücünü görememesi bu çağın trajedisidir ne yazık ki...

Bu çağ; bilimi soğuk gösterdi, sorgulamayı yok saydı, eleştirel düşünmeyi değersizleştirdi. Dolayısıyla oluşturulan bu boşlukta, pazarlanabilir her şey inanca dönüştü.
Yaralı zihinlere okunup üflenmiş şekerli telkinler, gerçekliği eğip büken sözde spiritüel çözümler…

Gençler neye inandıklarını değil, neden inandıklarını sorgulamadıkları sürece; bu döngü sürüp gidecektir edecektir elbette...

Oysa Gerçek Melek; insanın içindeki eleştirel akıldır

Evrene mesaj göndermek yerine; kendine bir soru sormak daha iyidir:

“Ben gerçekten neye gereksinim duyuyorum?”

Bilmelisin ki genç; melek sayısı değil, dost bir kitap, gerçek bir sohbet, açık bir soru ve özgür bir düşünce seni iyileştirir.

Evren sana mesaj yollamıyor sevgili genç... Algoritma yolluyor.
Kendini satacak bir başka ürün (ki bir başka budala) bulana kadar da seni bırakmıyor.

Sen ışığı dışarıdan değil, kendinden bekle !

Çünkü gerçek değişim, 444 kez sayı görmekten değil, aklınla bir kez gerçekten düşünmekten geçer.