Tarih, sadece yaşanmış olayların değil; uğruna can verilen ülkülerin, unutulmaz kahramanların da kaydıdır. Bu kahramanlardan biri de hiç kuşkusuz, Enver Paşa’dır. Osmanlı'nın son döneminde yıldızı parlayan, genç yaşta Harbiye Nazırlığı ve Başkomutan Vekilliği görevlerine gelen Enver Paşa; sadece bir asker değil, aynı zamanda bir idealin taşıyıcısıydı:
1881 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Enver Paşa, askeri eğitim alarak çağının en modern subaylarından biri oldu. Trablusgarp’ta gösterdiği kahramanlıkla halkın gönlünde yer etti. Balkan Savaşları'nda ve ardından gelen I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı ordusunun başında yer aldı.
Tarih 4 Ağustos 1922… Türk milletinin istiklâl ve birlik ülküsüne gönül veren, ateşle sınanan bir vatan evlâdı, Enver Paşa, Pamir Dağları’nda şehâdet şerbetini içti. O gün sadece bir asker değil, bir ideal uğruna ömrünü adayan bir cihan ülküsü toprağa düştü. Ama ideali, Asya bozkırlarında filizlendi, Kafkasya’da can buldu, Orta Asya'da yeniden tarih yazdı.
Enver Paşa, Osmanlı'nın son döneminde büyük mücadeleler vermiş, Balkanlardan Yemen’e, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar Türk coğrafyasının her köşesinde varlık göstermiştir. Ancak onun en dikkat çekici mirası, Türkistan’daki Basmacı Hareketi içinde verdiği destansı mücadeledir. Bolşevik işgaline karşı Türkistan’ın bağımsızlığı için çarpışan Paşa, burada sadece silah değil, aynı zamanda umut dağıtmıştır.
4 Ağustos 1922’de Tacikistan’ın Belcivan bölgesinde, düşman kuvvetleriyle girdiği çarpışmada hayatını kaybetti. Onun şehadeti bir son değil; Türk Dünyası için bir başlangıcın işaret fişeği olmuştur. Zira Enver Paşa'nın hayal ettiği “Türklerin birliği” fikri, yıllar sonra bugün Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında yeniden hayat bulmuştur.
Bugün Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Kırgızistan’dan Özbekistan’a, Türkmenistan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar Türk devletleri arasında kurulan bu gönül ve iş birliği köprüsü, Enver Paşa’nın ideallerinin vücut bulmuş hâlidir. Bu birlik; sadece ekonomik veya diplomatik değil, aynı zamanda tarihin ruhundan beslenen kültürel ve milli bir diriliştir.
Enver Paşa’nın mücadelesi; "Türk, Türk'ün öz kardeşidir" anlayışının beden bulmuş hâlidir. O, sadece geçmişin değil, bugünün ve yarının da yol göstericisidir. Şehâdetiyle tarihe düştüğü not, "Bir gün gelecek, Türk yeniden Turan olur" inancının en gür sesidir.
“Hayatımı milletimin istiklâline adadım. Eğer bu uğurda ölürsem, ne mutlu bana!”
"Enver Paşa"
Bugün, 4 Ağustos’ta Enver Paşa’yı rahmet ve minnetle anarken, onun mirasını taşıyan Türk Devletleri Teşkilatı’nı yaşatmak ve büyütmek her Türk aydınının, her vatanseverin görevidir.
Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla