Tarih boyunca enflasyon, güçlülerin görece güçsüzlerden zorla, hileyle ya da tasarlanmış mekanizmalar aracılığıyla elde ettikleri haksız kazançların bir yansıması olmuştur. Servet, doğanın yasası gereği yok olmaz; yalnızca el değiştirir. Kapitalist ve emperyalist yapılarda bu servet transferi süreklilik arz eder ve toplumsal güç odaklarının yönetimdeki etkinliği, bu transferin hızını belirler.

Enflasyon durup dururken ortaya çıkan bir olay değildir. Enflasyonun olabilmesi için noksanlar, hatalar veya kasıtlı uygulamaların olması gerekir. Enflasyon güçlülerin görece güçsüz olanlardan zorla, hile ile ve uygulamaya konan tasarımlarla elde ettikleri haksız kazançtır. Doğanın doğal yasası gereği hiçbir şey var iken yok olmaz. Ancak varlıklar buharlaşmaz ama el değiştirir. Servet transferi kapitalist ve emperyalist yapılarda var olmaya devam eder. Toplumsal güç odaklarının yönetimdeki etki ve etkinliği transferin hızını belirler. Enflasyon, farklı değişkenlerin denkleme dahil edilmesiyle, fiyat artışı olarak kitlelere yansır. Kitlelerin konum ve koşulları enflasyonun süresini belirler.

Enflasyon, gökten düşen bir yıldırım değildir. O, sistemin içindeki çatlaklardan sızan, bilinçli tercihlerle büyütülen bir yangındır. Güçlülerin, görece güçsüzlerden zorla ve hileyle kopardığı paydır. Bir servet transferidir: varlık yok olmaz, yalnızca el değiştirir. Kapitalist ve emperyalist düzenlerde bu transfer, bir doğa yasası gibi sürer. Ve yönetimdeki güç odakları, bu akışın hızını belirler. Enflasyonun nedenlerine bakalım:

  1. Üretim yetersizliği veya keyfiliği: Arzın talebi karşılamaması ya da üretim süreçlerinin plansız yürütülmesi.
  2. Kar itişli fiyatlama ve denetimsizlik: Şirketlerin aşırı kâr güdüsüyle fiyatları yükseltmesi ve devletin gerekli kontrol mekanizmalarını işletmemesi.
  3. Plansız ve gereksiz harcamalar: Hem büyük sermaye gruplarının hem de devletin programsız, lüks veya verimsiz harcamaları.
  4. Servet transferi amaçlı yatırımlar: Toplumsal ihtiyaçlara dayanmayan, yüksek maliyetli projeler aracılığıyla belirli grupların zenginleştirilmesi.
  5. Yönetim tercihleri: a) Ücret ve gelirlerin baskılanması, b) Birikimlerin erimesine yol açan politikaların uygulanması, c) Gelecek gelirlerin ipotek altına alınması için geniş kitlelerin borçlandırılması.

Enflasyon, kitlelere yalnızca fiyat artışı olarak değil, yokluk, yoksulluk, işsizlik, pahalılık, yolsuzluk ve hukuksuzluk olarak yansır. İnsanlar sadece varlıklarını değil, umutlarını da kaybeder! Enflasyon yığınların yaşam koşullarını, umutlarını ve geleceklerini ipotek altına alan bir tasarımdır. Genellikle bilerek ve istenerek uygulanır. Kitlelerin konumu, enflasyonun süresini belirler; yoksulun sabrı, işçinin alın teri, borçlunun çaresizliği bu sürenin ölçüsüdür.

Biz biliyoruz ki enflasyonun nedenleri şunlardır:

    • Ücretlerin baskılanması,
    • Birikimlerin eritilmesi,
    • Gelecek gelirlerin ipotek altına alınması için borçlandırma politikaları.

Bu manifesto, yalnızca ekonomik bir analiz değil; aynı zamanda bir çağrıdır. Çünkü enflasyonun etkileri, rakamlardan ibaret değildir:

  • Yoksulun sofrasındaki ekmeğin küçülmesidir.
  • İşçinin emeğinin değersizleştirilmesidir.
  • Gençlerin geleceğinin borçla ipotek altına alınmasıdır.
  • Halkın iradesinin, sermayenin çıkarlarına teslim edilmesidir.

Enflasyon yalnızca rakamların oyunu değildir; o, soframızdaki ekmeğin küçülmesi, emeğimizin değersizleştirilmesi, geleceğimizin ipotek altına alınmasıdır.

Enflasyonun etkileri:

1-Satınalma gücü azalınca, tüketim tercihleri ve tüketim miktarı azalır. Tüketiciler daha ucuz mallara yönelerek kaliteden uzaklaşır. Bu aynı zamanda refah düzeyinin düşmesi anlamına gelir.

2-Beslenme, barınma ve korunma olanakları zayıflar; bu süreç eğer var ise, geçmiş birikimlerin elden çıkarılmasına neden olur.

3-Gelir dağılımında uçurumların ortaya çıkmasına neden olur. Bu süreç, adaletsiz paylaşımların yapıldığı ve eşitliğin bozulduğu süreçtir.

4-İstihdamın olmadığı veya işsiz kalmaların arttığına tanık olunur.

5-Sosyal yaşamın kısıtlanması zorunluluk haline gelir.

6-Kültürel etkileşimlerden uzaklaşmalar çoğalır(!)

7-Baskı ve şiddetin ortaya çıkmasıyla, siyasi aktivite sınırlanır ve katılım yolları kapatılır.

8-Denetim, kontrol ve şeffaflık ortadan kalkar.

9-Eğitime ve sağlığa erişim zorlaşır. Devlet yükümlülüklerini özele devrederken; bu olanaklardan sadece parası olanlar yararlanır(!)

10-Üretim yerine tüketim tercih edilirken; tüketim organizasyonu ile görevlendirilen aracıların aynı zamanda siyasetin finansmanını da gerçekleştirmeleri istenir.

Biz biliyoruz ki:

  • Yaşamak en temel haktır.
  • Eşitlik en temel haktır.
  • Adalet en temel haktır.
  • Özgürlük en temel haktır.

Bu haklar, hiçbir gücün lütfu değil; halkın ortak iradesinin doğal hakkıdır. Ve bu hakları korumanın yolu, bireysel çabadan değil, örgütlü birliktelikten geçer.

Bugün, enflasyonun karanlığında, yarınlarımızı çalan politikalara karşı, birlikte ses yükseltmenin zamanıdır.

Biz çağırıyoruz:

  • İşçiyi, emeğini savunmaya,
  • Öğrenciyi, geleceğini sahiplenmeye,
  • Kadını, eşitliği büyütmeye,
  • Halkı, adaleti yeniden kurmaya.

Çünkü haklarımızı ancak birlikte savunabiliriz. Yasal haklarımızı, yasaların belirlediği sınırlar ve koşullar içinde savunmak bizim için temel bir haktır. Bu koşullarda örgütlü birliktelik gerekmektedir. Çünkü geleceğimizi ancak örgütlü birliktelikle kazanabiliriz.

  • “Haklarımız için, birlikte!”
  • “Adalet için örgütlü halk!”
  • “Birlikte diren, birlikte kazan!”

Enflasyon yalnızca rakamların oyunu değildir; o, soframızdaki ekmeğin küçülmesi, emeğimizin değersizleştirilmesi, geleceğimizin ipotek altına alınmasıdır.

Bu haklar, hiçbir gücün lütfu değil; halkın ortak iradesinin doğal hakkıdır. Ve bu hakları korumanın yolu, bireysel çabadan değil, örgütlü birliktelikten geçer.

Bugün, enflasyonun karanlığında, yarınlarımızı çalan politikalara karşı, birlikte ses yükseltmenin zamanıdır.

Çünkü haklarımızı ancak birlikte savunabiliriz. Çünkü geleceğimizi ancak örgütlü birliktelikle kazanabiliriz.