Dünya sahnelerinde bir Türk piyanist olan İdil Biret beş yaşında sahnede piyano çalmaya başlar. Yedi yaşında radyoda konser verir. On bir yaşında Wilhelm Kempff ile birlikte, Mozart’ın İki Piyano İçin Konçertosunu çalan küçük kız. Bu harika kızın Paris’te ilk öğretmeni Nadia Boulanger oluyor.

Harika çocuğun yaşadığı müzik toplumunda karşılaştığı büyüklerin hayranlığını özümlemesi kolay değildir.

Üstün yetenekli çocukların desteklenmesi, geliştirilmesi sorumluluğu Devlet erkanının elindedir. Zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 7 Temmuz 1948 tarihinde harika çocukları koruma ve geliştirme amacıyla İdil Biret ve Suna Kan yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yürürlüğe girmesini sağlar.

Anne ve babasının kanatları altında Paris’te dokuz yaşında müzik eğitim ve öğrenimine konservatuvarda başlar ve on beş yaşında başarıyla okulu bitirir.

Okuldan sonra da hem derslere devam eder hem de öğretmenlerinin himayesi altında ve birlikte konserlere katılır.

Öğretmeni Wilhelm Kempff (1895-1991) Alman piyanist Mustafa Kemal Atatürk’ü tanımış müzik reformunu yakından takip etmiştir. İlk öğretmeni ise Ankara’da Mithat Fenmen idi.

Avrupa’nın tanınmış müzisyenleri Osmanlı İmparatorluğu zamanında sarayda konserler vermiş. Prens ve prenseslere Batı müziği eğitim ve öğrenimlerinde ders vermişlerdir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün reformlarında sanatı sarayın dışına taşımak, halkı bu müziğe, batı müziğini halka yaklaştırmak amacını gütmektedir.

İdil Biret ile başlayan harika çocukların Avrupa’da öğrenim görmeleri devam emiştir. Müzik ve tarihle ilgilenenler sayısız isimlere ulaşabilir.

Cumhuriyet Gazetesinde 13 Mayıs 2024 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında sorunlar ve beklentiler, başlığı ile eski Büyük Elçi Onur Öymen’in yazdığı makalede İdil Biret hakkında bir bölüm vardı.

Dünya çapında ün kazanan ve sayılı piyano virtüözlerinden bir olan bu sanatçı Almanya’nın en büyük konser salonlarında yıllarca ünlü orkestralar ve şeflerle konserler veriyor, festivallere katılıyor. Alman bestecilerinin eserlerini çalıp CD olarak yayınlamasını sağlamıştır. 1990 yılların sonlarından itibaren adeta ambargo uygulanmış, sözlü kara listeye alınmıştır.

Bu makalemle tekrar gündeme getirerek müzik tarihinin araştırılması gerektiğine inanıyorum. Alman müzik toplumunun 83 yaşında olan sanatçıya bir özür borcu olduğunu ben de düşünüyorum.

Böylece müzik dünyasında rekabetin gidişatında bir tartışma açılırsa, tartışma katılım şimdiki sanatçılara yardım eder. Müzik eğitim ve öğrenimi gören öğrencilerin geleceğe, rekabete hazırlanmasını sağlar.

Dominique Xardel’in sanatçıyla söyleşi yaparak derlediği İdil Biret’in biyografisini yazdığı kitaptan edindiğim bilgiye göre meslektaşları arasında kıskançlık sebeplerden birisidir. 

Konser günü acilen hasta olan bir sanatçının programındaki parçaları, hiç hazırlık yapmadan İdil Biret çalabiliyor. Yeteneği meslektaşlarını kıskandırıyor, şaşırtıyor ve korkutuyor.

Kara listeye alınmasının ikinci sebebi, plak kayıtlarını Alman firmasıyla değil bir Polonya firmasıyla yapması ve çok satar listesinde olması. Sanata para, ticaret girerse müzik sanatsal niteliğini koruma zorlaşıyor.

Bahsettiğim bu kitapta okur, sanatçının bir ömür boyu emek ve ürünleri hakkında bilgi ediniyor.

Çok yönlü olduğu için konser verdiği ülkelerde kültür ve tarihi eserleri araştırıp, anlatıyor. Okur bu kitapla dünyada bütün kıtaları geziyor.

Osmanlı İmparatorluğu zamanından başlayarak, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşuna takiben müzik tarihini merak eden okuma şansını buluyor.

Annesi müzisyendi, evde piyano vardı. Yoksa müziğe yeteneği keşif edilemezdi. Çocuğun yeteneklerini ortaya çıkarma, geliştirmede ailenin rolü bu biyografide tekrar perçinleşmiş oluyor.

Devletin milli eğitim ve öğretim politikası ülkenin geleceğine yön veriyor. İyi yetişmiş sanatçılar yurt dışında yurdunu tanıtan gönüllü elçileridir.

İdil Biret’in Türkiye’de ve Almanya’da kültür ve sanat hayatına katkısı çok büyüktür. Liszt ve Beethoven senfoni eserleri piyano uyarlamalarıyla harika müzik yaşamına başlıyor, Chopin’in bütün eserlerini kayda geçiriyor ve Polonya’da Büyük Ödül’ü kazanıyor.

Ailesinden başka sanatçının eşi Şefik Büyükyüksel en büyük destekçisi olarak başarılarını adım adım takip ediyor. Müzik endüstri bir sanatçının kariyer yapmasını desteklediği gibi yıkabilir de. Kara liste açığa çıkarılmalıdır. Böylece kamuoyu ve gelecek kuşaklar müzik dünyasının perde arkasında neler döndüğünü öğrenmeleri gerektir, diyerek eşi sonucu özetliyor.

Bu konuyu gündeme Almanya’da yaşayan sanatseverlerin ve araştırmacı gazetecilerin getirmeleri gerektiğine inanıyorum.

Serhan Yedig’in yazdığı “Kara Liste” kitapta, plak şirketleri rekabet nedeniyle İdil Biret’e ve daha başka sanatçılara Almanya’daki festivallere ve konserlere katılmalarını fiilen engelleyerek adeta bir ambargo uygulandığını iddia ediyor.

Kara listede olan diğer sanatçılara karşı 2003 yılından itibaren bir yumuşama görülüyor. Fakat İdil Biret’e karşı sert tutum devam ediyor. Keşke Türk olmasaydınız, Türkiye’de opera, piyano var mı gibi sorular, Türk sanatçısı olduğu için aşağılama, dışlama olabileceğini düşündürüyor.

Sanatçı diğer ülkelerde ve Türkiye’de hasta olduğu için artık konser veremiyor. Onur Öymen’in yazdığı gibi, Almanya’daki müzik kuruluşların, plak şirketlerinin ve ilgili makamların İdil Biret’e bir özür borcu vardır.

20. 21. 22. Ekim 2017 tarihlerinde Bayreuth/Almanya’da dört konser veriyor. Bunun kara listede bir yumuşama anlamına gelip gelmediği araştırma gerektiriyor.

“İnsan, sanatın ve güzelliğin gizlerini en iyi inzivaya çekildiğinde öğrenir.” Oscar Wilde

Hoşça ve müzikle kalın!

Kaynaklar:

Makale:

Onur Öymen, Türkiye ile Almanya arasında sorunlar ve beklentiler, Cumhuriyet Gazetesi, 13 Mayıs 2024

Kitap:

Dominik Xardel, Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti, İdil Biret, Can Sanat Yayınları, İstanbul, 6. Basım 2019

ISBN: 978-975-07-3349-9

Website: www.idilbiret.eu