“Asgari, memur ve emekli maaşlarına yapılan zamlara karşı SOL Parti İzmir İl Örgütü öncülüğünde, tepki göstermek adına ‘halk yürüyüşü’ eylemi yapıldı.”(birgün net)

Ülkenin dört bir yanında sorunlarını dile getirmek isteyen emekçiler ayakta. Solun eski söylemiyle objektif koşullar var fakat subjektif koşullar yok. Lafın özü şu; özellikle yoksulluk nedeniyle halk ayakta fakat onlara önderlik edecek bir yapılanma yok. Yürüyüş nedeniyle yapılan basın açıklamasından bazı önemli kısımları okurlarımla paylaşmak istiyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu net ve açık olarak vurguluyor. Ülke yararı ile emekçilerin yararı tam olarak örtüşüyor:

" Mehmet Duman: “Sizler bir avuç sermaye sahibi sömürücülerin temsilcisi olarak emeğimizin, alın terimizin hırsızlığını yapıyorsunuz. Asgari ücrete yüzde 30 zam yaparak yakın zamanda bizleri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ediyorsunuz. Emekli ve memur maaşlarına yaptığınız trajikomik zamlarla bizlere yoksulluğu reva görüyorsunuz. Bu halk bu memleket sizlerin babanızın çiftliği değil” ifadelerine yer verdi. Duman, ülkenin emekçilerinin, memurlarının, gençlerinin, emeklilerinin ve kadınlarının birileri daha zengin olsun diye çalıştığını ve ‘lüks’ içinde yaşasınlar diye emeklerini satmak zorunda kaldıklarını dile getirdi.” (birgün net)                                                                                                               Bu güzel ülkenin özür bireyleri laik ve demokratik bir ülkede ve hukukun üstünlüğü temelinde insanca yaşama talebini dillendiriyor. İşçiler, çiftçiler, memurlar, emekliler, esnaf, öğrenciler yani tüm emekçiler.

“Sokaklarda her gün evine yemek götürebilmek için yaşayan insanlar olduğunu, çocuğunu okula aç gönderen insanlar olduğunu dile getiren Duman, “Akşama kadar zor şartlarda baskıyla, mobbingle çalışmak zorunda kalan emekçileri görürsünüz. Ölümü göze alarak çalışan madencileri, işçileri görürsünüz. Ataması yapılmadığı için hayatına son veren gençleri görürsünüz. Kasasına kuruş girmeden kepenk kapatan esnafları görürsünüz. Çay simit yiyerek gün geçirmeye çalışan emeklileri görürsünüz” diyerek diğer tarafta ise devletten usulsüz ihale alanların, vergi muafiyetini kapan ayrıcalıklı semtlerdeki lüks arabalarından inmeyen patronların görüleceğini söyledi.” (birgün net)

Toplumda imtiyazlı kılınan küçük bir azınlık dışında toplumun tüm kesimleri pahalılıktan büyük ölçüde etkileniyor. Bir zamanlar mutlu bir orta gelir düzeyinde olan vatandaşlarımız vardı. Artık onlarda ağır ağır yoksullar kervanına katılıyor. İnsanlar üzerlerine düşenleri yapmaz veya yapamaz ise; arsa, araba, ev ve ev eşyaları el değiştirecektir(!) Basın açıklamasındaki çözüm önerisi şöyle:

“Duman açıklamasının devamında “İnsanca yaşanacak bir ülke için mücadele ederek bu tek adam rejiminden kurtulalım. Yolsuzluk ve yoksulluk düzeninizi reddediyoruz. Yağma ve talan düzeninizi tanımıyoruz. Ülkemizi sürüklediğiniz karanlığa karşı sokaklarda, meydanlarda olmaya devam edeceğiz (…)

Duman yaptığı basın açıklamasında taleplerini de sıraladı. Sıralanan talepler arasında ise asgari ücretin insanca yaşanacak düzeye çekilmesi, işçilerin emeğiyle büyüyen ekonomiden çalışan ve emeklilere refah payı garanti edilmesi, komisyon yapısının değişmesi ve asgari ücretlilerin seslerini doğrudan duyurabilecekleri gerçek bir sözleşme yapısına geçilmesi, patronlardan servet vergisi alınması ve en düşük emekli aylığının asgari ücret şeklinde belirlenmesi yer aldı.” (birgün net)

Sorun bir sistem sorunu ve çözüm bu sistemi değiştirmektir!...