Deprem bir doğa olayı ancak, önlemler insanlarla ilgili. Farkındalık ve ön görebilirlik önlemler alma olanağı sunar. Buradaki temel gerçek olay ve olgulara bilimsel olarak yaklaşmaktır. Sıkışınca suçu başkalarına atmak, olumsuz ve istemsiz sonuçları ortadan kaldırmaz. Uzmanların vurguladığı gibi; “Deprem öldürmez, bina öldürür!” Hangi binalar öldürür? Bu soruya vereceğimiz yanıt yaşam kurtarır. Evler uygun yer ve zeminlere yapılmalıdır ve ev yapımında bilinen ve belirlenen tüm kurallara uyulmalıdır. Bunun içinde ödünsüz olarak denetimler yapılmalıdır. Zırt-pırt imar afları çıkarılmamalıdır! İmara aykırılık her koşulda toplum yararına olmayandır. Sonuçları itibariyle de varlıkların ve kaynakların kaybı söz konusudur.
Bu gibi durumlarda tercihler bilimsel ve hukuka uygun olmalıdır. Birilerinin hırsızlığı ve duyarsızlığı, başkalarının canına mal olmamalıdır!
17 Ağustos gecesi, en uzun ve acılı gecelerden biriydi. Canlarımızı, yakınlarımızı, komşularımızı ve dostlarımızı, mahalleleri ve evlerimizi kaybettik!
                                                                                                                                                                                                                                                               

--EN UZUN GECE--
O yaşanmış en uzun geceydi ki;
O gecenin sabahı hiç olmadı!
Unutuldu gün batımı çözülmeleri,
Çığlıklar üşüştü karanlıklara.
Su yangınlarına aktı yürek sızıları,
Aldı ecelsizleri vakitsiz ölümler!
Demir attı haykırışlar geceye…
Uçamadı kanadı kırık kuşlar;
Güller renksiz, çiçekler yapraksız kaldı!
Denizin gözyaşlarına karıştı acının akarları,
O yaşanmış en uzun geceydi ki;
O gecenin sabahı hiç olmadı!
Güneş battı, ay çekti perdelerini.
Ev söndü, dal kırıldı,
Derinden inledi börtü böcek…
Höykürdü toprak acımasızlığını.
Ve uçarı çözüldü öksüz kuşun.
Uzadıkça uzadı gece, yel sustu.
Ve o gece hiç bitmedi,
Yaşam cansız tenleri bırakıp gitti!