Plajlarımız ve koylarımız….
Koylarımız ve plajlarımızdan bahsede bahsede geliyoruz. Umarım biz turizmciler söyleyip yine biz turizmciler duymuyoruz…
Yok yok herkes duyuyor…Hatta doğru diyor …
Biliyorum ki doğru dediklerine nereden, kiminle başlamaya karar veremiyorlar. Çünkü vizyon değiştirecekler ve Didim ilçemizi Turizm kenti yapacaklar kaliteyi artıracaklar…
On iki ay Turizme doğru adım atacaklar….
Düşünüyorlar nereden nasıl başlayalım….
Ben yardımcı olayım…
Sabit şemsiyeleri satın almayla başlayın. Şemsiye demişken hatırlatayım lütfen hasır, kumsallara uyumlu estetik hasır şemsiyeler…
Çapları biraz geniş olursa faydalı olur..…
Ve ilçemizdeki hatta bağlı bulunduğumuz aydın ilindeki hurdaya gidecek oto lastiklerini toplamayla başlayın gerisi gelir….
Öyle mi….
He valla öyle.
Devam edelim bakalım daha neler var…..
Şuana kadar söylediğim her şey düzenleme eksiklikleri ve yanlışlıkları…Para değil pul değil sadece düzenleme….
Evet birazda para var…
Ne için para var…
Sabit şemsiyeler için, oda belediyemiz gelirlerine kıyaslarsanız bir ortaokul öğrencisinin harçlıkları kadar bir şey….
Öyle mi….Öyle Hatice başkanım öyle….
Sizi seviyoruz ve el ele siz, kızımız gelinimiz SEDA Hanım, Didim sevdalısı önceki dönem İl Kültür Müdürümüz Doçent Doktor UMUT BEY ve bir çok paydaşımızla, durmak yok yola devam…..
Ben devam edeyim…
Mesut koyundan geçmiş fener koyuna gelmiştik….Bu arada Mesut koyu denizde gel git olayının en bariz şekilde yaşandığı koy…
İlkbahar ve Sonbahar aylarında orada bulunan kafede üç dört saat denize bakarak çayınızı yudumlarsanız bu hazı doya doya yaşarsınız…Deniz suyunun o muhteşem çekilme ve geri gelme sırasında çaldığı o ıslığı, o kafe de oturan insanların Okey taşı sesleri arasında duyarsınız……
Ayrıca Mesut koyunun kumsal kısmı ilçemizin At Safari ve ATV safaricilerin uğrak yeridir…Öylede kalmalıdır…Oda lazım çünkü, çekilmiş deniz suyuna birazda olsa Atlarla yada ATV ler le girer yoğun adrenal yaşarlar turistlerimiz…Gine orada bulunan gölge ağaçlık alanlara atları bağlarlar, atv sürücülerinde araçlarını park alanına alırlar ve o cafede çaylarını yudumlar, işletmecinin kadın çalışanlarının yaptığı gözlemelerden yararlanırlar…. (Gastronomi )
O işletmeyi de sabit hale getirmek gerekir…
Mesela üçüncü koyda olduğu gibi yirmi , yirmi beş metre kare bir yoran odası haline dönüştürülebilir…Diyeceksiniz hazine mera ….
O kanunları insanlar yaptı, doğru yaptı… Zaten kullanılan bu yeri doğallığını korumak kaydıyla o işletmeye kiralayıp, bir yoran odasına dönüştürmek çok faydalı olacaktır…
Fener koyundaydık…..
Fener koyu ilçemizin en güzel koylarındandır..
Dışarda fırtına olsa orada yedi gün yirmi dört saat deniz tabiri ile yatak gibidir…
Ama kadersiz bir koydur…
Bir zamanlar balık çiftlikleri ile perişan edildi…
Şimdide arıtma tesisinin çevre düzenlemesi yapılmadığı için öksüz çocuklar gibidir…
Fener koyunun Poseidon ilişkisini Sanat Tarihçilerden öğrenip ona göre bir düzenleme yapalım… Hatta orayı Mesut koyunun plaj kısmından başlayıp Askeri alana kadar olan alanını makilere zarar vermeden içerisinde bulunan bugün var olan yolları islah edip ulaşıma açalım ve milli park ilan edelim…
Heyt…. Fener koyu milli parkı….
Arıtma tesisinin çevre düzenlemesini yapıp etrafını renkli camlarla çevirip kamufle edelim… (Bunu zaten yapmak zorundasınız. Arıtma tesisi projesini tamamlamak zorundasınız….) Fener koyunun küçükte olsa kumsal kısmına sabit şemsiye koyalım… Bu Sanat Tarihçilerimizin ve Denizcilerin ilgi alanına giren FENER Koyumuza belediyemizin işleteceği bir kır bahçesi evi yapalım…..
Evet öyle diyelim ve İlçemizi parlatalım….
Çünkü ilçemiz bir Turizm (Tarih) ve Az da olsa Tarım ilçesi…
Yok, yok İlçemiz bir Turizm kenti….
Fener koyundan Arıtma tesisi önünden Mavi şehre doğru bakalım…
Yüz metre bile gitmeden denize doğru bakalım….
Esen o rüzgarı hissedelim…
Gözümüzü yumalım ve su sporlarının hepsini hayalimizde canlandıralım… O sporcular neden kaçıyor ki buralardan, buralar onların…..
Ne işleri var iki buçuk ve üçüncü koyda…
Ağalar buraları yüce Mevla sizin için yaratmış ve sizlere sunmuş…
Dedim ya yüz metre gitmeden hayal edelim…
Orada kalalım.. Bende kalayım o başlı başına bir cevher onu itina ile işleyelim….
Başka bir yazıda ele alalım….
Ve diyelim ki FENER KOYU’nu sanat tarihçiler ve denizcilerle ele alıp… Bu arada Ulaştırma Bakanlığımızda denizle ilgili genel müdür olan arkadaşımızın Didim de evi var…
Bir de ve en önemlisi yerel yönetime tüm eksiklikleri tamamlatabilecek vizyona sahip ilçe kaymakamız var…
Evet KAYMAKAMIMIZ var…..
Görüyorum ki Sayın Kaymakamımız YAPAY ZEKA konusununu ele almış ve bu yapay zekaya Didim’i öğretmeye başlamış….
Allah koruya ya bu işlerden anlayan bir restaurantçı çıksaydı, Yapay zeka Didim deyince neler anlatırdı…
Görüyorum ki Apollon tapınağı ile ilgili HAYAL Dİ GERÇEK OLDU dedirtecek projeleri başlatmış…
Kısaca Didim’i on iki aya Turizm kenti yapmaya kararlı…
Aklıma gelişken Apollon tapınağı yanında Mülkiyeti Aydın Valiliğimize ait Restorasyon bekleyen iki katlı o binayı neden Didim İlçe Turizm Müdürlüğü yapmayalım, ve yine Restorasyon bekleyen Camimizi hem ibadete, hem de Turizme açmayalım….
Ve yine o Camimizin arkasındaki tek katlı iki odayı bu muhteşem ilçemizin olmazsa olmazı siyaset cenderesine girmemiş başkanı da son derece yetenekli bir Okul Müdürü olan DİDİM YORANLILAR DERNEĞİNE Didim ve yoranlar tanıtım ofisi olarak vermeyelim mi….
Evet, yapalım, verelim, başlayalım, sahip çıkalım...
Arıtma tesisinden mavi şehre doğru seyahatimizde buluşmak üzere sevgilerimle…….
De ki doğru değil………………
Öyle mi….