CHP Didim İlçe Örgütü, sürecin yalnızca İmamoğlu’nu değil, milli iradeyi hedef aldığını belirterek adalet çağrısını yineledi.
CHP Didim İlçe Başkanı Dilaver DEMİR açıklamasında :
"Değerli Didimliler,
Kıymetli partililerimiz,
Sevgili yol arkadaşlarımız;
Hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Didim İlçe Örgütü adına sevgiyle, saygıyla ve dayanışma ruhuyla selamlıyorum.
Bugün burada yalnızca bir kişinin değil, Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren büyük bir hukuksuzluğu dile getirmek için toplandık.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı bu sözde iddianame, hukukun değil siyasetin kaleminden çıkmış bir metindir.
3.900 sayfalık belge; delilden çok dedikoduya, kanıttan çok “-mış, -miş, -muş” ifadelerine dayanmaktadır.

Bir hukuk belgesinde
969 kez “hatırladığım kadarıyla”,
774 kez “bilmiyorum”,
691 kez “-mış, -miş, -muş” geçiyorsa
orada adalet yoktur; orada talimat vardır.
Bu iddianame bir belediye başkanını değil, milletin iradesini yargılama girişimidir.
Gizli tanıklara “Meşe”, “Martı”, “Zeytin” gibi isimler veren bir savcılık anlayışı, hukuk devleti değil, algı mühendisliği üretmektedir.
Biz bu iddianameyi reddediyoruz.
Çünkü bu metin adeta delil yerine dedikodu, hukuk yerine öfke, adalet yerine intikam duyguları barındıran bir iftiraname niteliğindedir.
Ülkede adaletin terazisi bozulmuş; kişiden kişiye, partiden partiye değişen bir çifte standart anlayışına mahkûm edilmiş, yönetilemeyen bir ülke hâline getirilmiştir.
90 yaşında ölen bir Arabistan Kralı için yas ilan edenler, şehit olan 20 vatan evladı için yas ilan etmiyorlarsa bugün bu ülkede maneviyattan, millî birlik ve beraberlikten söz edilebilir mi?

Milletin acısını ayrıştıran, şehitlerin bile siyasi hesapların gölgesinde bırakıldığı bir anlayışla karşı karşıyayız.
Onların gündemi ne ekonomi, ne adalet, ne şehitlerimizin acısı…
Onların tek derdi: Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi!
Ama bilinsin ki bu milletin vicdanı kimsenin kontrolünde değildir.
CHP’yi de, İmamoğlu’nu da bu ucuz hesaplarla yıpratamazlar.

Süreçte görev alan tüm hukukçulara buradan seslenmek isterim:
Hukuk, siyasi hesapların aparatı olamaz.
Adalet makamı talimatla çalışmaz.
Savcıların görevi siyasete değil, millete karşı sorumluluk taşımaktır.
Bugün Ekrem İmamoğlu Silivri’de tutsak ediliyor olabilir;
ama herkes bilsin ki Ekrem İmamoğlu, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanı; 15 buçuk milyon oyla seçilmiş halkın cumhurbaşkanı adayı ve yarın bu ülkenin cumhurbaşkanı olacaktır.
Bu iddianameyle yalnızca Ekrem İmamoğlu değil; Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve millî irade yargılanmaktadır.

Ama hiç kimse merak etmesin:
Biz korkmayacağız.
Biz susmayacağız.
Biz geri adım atmayacağız.
Adalet er ya da geç bu topraklarda yeniden yükselecektir.
Halkın sevgisini, milletin vicdanını, değişim arzusunu hiçbir iddianame bastıramaz.
Ve biz yürekten inanıyoruz ki bu millet, Ekrem İmamoğlu’nu Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı olarak görecektir." dedi. HABER : MAVİ DİDİM GAZETESİ






