Bilgi yaşamın en değerli çıktısı ve yol gösterenidir. Atatürk bunu şöyle ifade etmişti; “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. “Mürşit” yol gösterendir. Bu yol gösteren, temel hakların önde gelenlerindendir. Bilgiye erişim iklimini yaratacak olan devlet ve onun kurumlarıdır. Bu nedenle eğitimin genel, eşit, demokratik ve laik olması gerekir. Birlikte yaşama bilinciyle millet olmayı başaran insanlar kendi hak ve hukukuna sahip çıkarken; birliktelikte yer alanların inançlarına, yaşama biçimlerine ve aidiyetlerine karışmamalıdır. Devlet olgusunda ortak yaşam için özgür iradi katılımını beyan eden birey ile devlet arasında bir “ahit” söz konusudur. Ben vatandaş olmanın görev ve sorumluluğunu yerine getireceğim, sen de devlet olmanın gereğini yapacaksın. Bu sözleşme her iki taraf içinde bağlayıcıdır.

Bilgiye erişim genellikle üçüncü kuşak haklar arasında, dayanışma ve kolektif haklarla birlikte anılır. Ancak burada kritik bir ayrım var: bilgiye erişim yalnızca dayanışmanın bir parçası değil, aynı zamanda diğer tüm hakların kullanılabilmesi için önkoşuldur. Birey gerek duyduğunda bu anahtarı kullanmalıdır.

Birincil öncelik: İnsanların eğitim, sağlık, çevre, adalet gibi alanlarda haklarını talep edebilmesi için önce bilgiye ulaşabilmesi gerekir. Bilgi olmadan hak bilinci gelişmez. Bunun öncelikli gereği çağdaş, demokratik ve laik eğitimdir ve güvenceli sağlıkla birlikte olması gerekir. Bilgi bilincin dağarcığıdır. Kültür bir yaşama biçimidir ve bilgiyle beslendiğinde yaşamın kalitesi artar.

Demokratik işleyiş: Katılım ve denetim, ancak şeffaf bilgi akışıyla mümkündür. Bilgiye erişim, yurttaşın karar süreçlerine katılabilmesinin temel aracıdır. Bu noktada eşitlik olgusu gözden ırak olmamalıdır. Katılım ve denetim, ortaklıklar temelinde ortaya çıkan bir haktır. Ortaklığa konu olan ülkenin kaynaklarıdır. Kaynakta ortaklık yönetime katılımın vizesidir. Farklı bir biçimde ifade edersek, kamusallık eşitlik temelinde oluşan kurumsal güvencedir. Katılımın doğal sonucu denetime olanak sunar. Katılım ve denetim için kaynak ortaklığı göz ardı edilmemelidir. Lafı uzatmadan söyleyebileceğimiz şey şu; özelleştirmeler haklı ve zorunlu gerekçelere dayanmıyor ise, bireylerin katılım ve denetim hakkı ellerinden alınmış olur! Varlıklar kimin eline geçerse o, yönetimde ve denetimde söz sahibi olur. Zaten siyasetin finansmanı demokratik ve şeffaf değilse, özelleştirme yoluyla yönetim hakkı satın alınmış olur. Yönetimi ele geçirenlerin hiç istemedikleri şey denetlenmektir! Başa dönersek, devlet olgusundaki sözleşme halkın aleyhine fakat, sermaye lehine bozulmuş olur…

Eşitsizliklerin azaltılması: Bilgiye erişim, ekonomik ve sosyal adaletsizlikleri görünür kılar ve bunlara karşı kolektif mücadeleyi mümkün hale getirir. Olabildiğince yurttaşların bilinç düzeyleri eşitlenmelidir. Gerek duyulduğunda ise, pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır. Demokratik olmayan toplumlarda en zayıf halka; kadınlar, çocuklar ve hastalardır. Yaşamın bütünselliği açısından hayvanlar, bitkiler ve doğada bu halkalara eklenir(!)

Bu nedenle, bilgiye erişim üçüncü kuşak hakların bir parçası olarak değil, tüm hakların üzerinde duran bir anahtar hak olarak vurgulanmalıdır. Dayanışma, çevre hakkı, barış hakkı gibi kolektif haklar ancak bilgiye erişim güvence altına alındığında gerçek anlamda kullanılabilir.

Bunu anlaşılır bir biçimde şöyle özetleyebiliriz: “Bilgiye erişim, yalnızca dayanışmanın bir unsuru değil; tüm temel hakların kapısını açan anahtardır. Hakların bilincine varmak ve onları talep edebilmek, ancak bilgiye erişimle mümkündür.” Temel olan var olmak ve olmazsa olmaz olan ise, yaşam için mücadeledir. Bu mücadele, üretken, yararlı ve yaratıcı olmalıdır. Yarar söyleminin dar anlamda değil en kapsamlı biçimde düşünmek gerekir. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, havanın, suyun, dağın, taşın yararına olmalıdır.

Kazanmak için gereken çaba;

Koruyup kollamak için de gerekir. Tüm hakların kapısı vardır,

Ama anahtar bilgidir.

Anahtar yoksa kapı kilitli kalır,

Dayanışma bile içeri giremez.

Anahtar bulunduğunda ise

Tüm haklar ışıkla kucaklaşır. Yaşamak sürgün sürer, yaşamlar bahar olur…