Barış Türkçe bir kelime olup: “Savaştan veya dargınlıktan sonra tarafların uzlaşması; uluslararası hukukta, devletler arasında ilişkilerin sürmesi ya da herhangi bir nedenle kesilmiş olan ilişkilerin yeniden kurulması ya da savaş halinden çıkılması.” anlamında kullanılır.
İnsanoğlunun topluluklar halinde yaşamasından sonra yeryüzünde savaşlar ve barışlar devamlı yapıla gelmiştir. Seyrettiğimiz belgesellerden anladığımıza göre hayvanlar arasında devamlı bir savaş vardır. Aynı cins hayvanlar kendi hakim oldukları bölgelerin dışına çıkmadıkları zamanlarda barış tesis edilmektedir. Milletler de kendi ülkelerine saldırı olmadığı zamanlarda barış hüküm sürmektedir.
Çağ, milletler çağı olup Birleşmiş Milletler Teşkilatına 200 ün üzerinde üye devlet bulunmaktadır. Devletler arasında yapılan barış antlaşmaları veya çeşitli ittifaklarla savaşların önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Amma ve lakin milletlerin doyumsuzlukları nedeniyle sömürme duyguları kabarmakta bu da dünya barışını tehdit etmektedir.
Bazı devletler kendi ideolojilerini başka devletlere de ihraç etmeye kalktıklarında dünya barışı tehlikeye girmektedir. Önce Nasyonal Sosyalizm, arkasından komünizm dünya barışını tehdit etmiş, ikinci dünya savaşı sonrasında bazı devletler komünizmin demir pençeleri altında inlemişlerdir.
Bir türlü sağlanamayan dünya barışı terörün tırmanmasıyla yeniden sıcak savaşa dönüşmüştür. Filistin ve Afganistan’da devam eden sıcak savaşın başka ülkelere sıçraması halinde barışın sağlanması için daha uzun yıllar beklemek zorunda kalacağımız kesindir. Türkiye açısından da barış komşularının iyi niyetli olmamasından dolayı her an savaşa dönüşebilir. Çünkü hiçbir komşumuz güçlü bir Türkiye istememektedir. Halbuki Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk komşularıyla hiçbir zaman savaşı düşünmemiştir. Tam aksine “Yurtta sulh, Cihanda sulh” demiştir.
İnsanoğlunun yeryüzünde baki kalabilmesi için birbirlerini sömürmeden dünya nimetlerinden çalıştıkları kadarıyla faydalanmaları durumunda savaş yapmaya hiç gerek kalmaz.
Satırlarımıza Benjamin Franklin’in şu güzel sözüyle son verelim.
“ Ne iyi bir savaş vardır, ne de kötü bir barış.”
-----------ŞİİR KÖŞESİ------------------
DANİŞMENTLİ İSMAİL EFE
Anadolu işgale uğradığı zamanda
Dil uzattı düşmanlar namusa ve şerefe
İstanbul’dan çıkınca emirlik ve kumanda
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
İşgal edince düşman tüm Ege Bölgesini
Danişmentli İsmail duyurdu gür sesini
Bütün dünya tanısın diyerek efesini
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Demirci Mehmet Efe dedi benimle çalış
Kabul dedi İsmail hemen başladı yarış
Düşmanlar gitmeyince ülkede olmaz barış
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
İşgalcilerin gözü namusta ve altın’da
Efeyle kızanların atları var altında
Kıtlık ve yokluk ile; çok zor şartlar altında
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Esaret zincirini anında kırmak için
Türk Cumhuriyetini birlikte kurmak için
İnancının gereği düşmanı vurmak için
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Efelerin yanında Elli Yedinci Tümen
İki Yunan subayı Aydın’da gezer iken
Danişmentli İsmail tetiği çekti hemen
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Danişmentli İsmail askerde topçu idi
Binbaşı Hacı Şükrü buna top, mermi verdi
Yunanlı ilk gülleyi Danişmentliden yedi
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Hür yaşamış milletim olmamış boyun büken
Tarlalar ekilmemiş her taraf çakırdiken
Üçyol Savaşlarında Gökçen Efe zordayken
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Yurdun kurtuluşunu herkesten çok isterdi
Savaş ve baskınlarda hep başarı gösterdi
Binbaşı rütbesini Atatürk ona verdi
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Vatan sevgisi ile bir sel gibi taşarak
Karaköy’den doğuya dağ ve tepe aşarak
Buharkent Ortakçı’da Karakolu basarak
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Vatan millet sağ olsun şiarını güderek
Emrindeki birliği her gün kontrol ederek
Aznavur isyanını bastırmağa giderek
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Yaşlılığına rağmen savaşmayı seçerek
Düşman ve hainleri tüfeğiyle biçerek
Aydın Savaşlarında tam hücuma geçerek
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Bir Genç Osman misali düşmanlara dalarak
Delibaş İsyanında öncü kuvvet olarak
Keskin nişancı olan kızanları alarak
Vatan Savunmasına koştu İsmail Efe.
Dört Temmuz Kırk Altıda Allah yanına aldı
Altmış sekiz yıl süren artık ömür masaldı
Geride hür bir vatan, bağımsız millet kaldı
Vatan savunmasına koştu İsmail Efe.
Şükrü ÖKSÜZ
--------------------------------------------
MİHRABIMSIN
Kalbim yerli yerinde, mihrap yerinde değil
Mekânı, kararı yok, nazı bitmez pek ehil
Durup bir takdir et yorma sevgilim beni
Mihrabımsın diyerek aziz tuttum hep seni.
Sense ayrılık verdin, başka bir keremin yok.
Çiçek elimde kaldı, koklayan, seveni yok.
Neden attın kuyuya, eller neden semada!
Seni yaşatan sevgi, unutulmaz kenarda.
Niçin ağlayayım ben, neden çekelim hüzün?
O, miraca yükselmek, gülmek ne tatlı öğün.
Feyizli nur, parla bir, açılsın bahtım, önün.
Yerlere atıp gitme, üzme ağlatma bugün.
Sevgilime sırt dönmem, yaban gül derleme.
Ezberleme el ismi, hicran istemem verme.
Bir doğru yol, çare bul, vuslata doyur beni
Mihrabımsın diyerek aziz tuttum hep seni.
Abdullah BEDELOĞLU –NAZİLLİ
--------------------------------------------------
AŞIK OLMAM SANA
Gün olur girersen bir gün kanıma
Vururum hançeri o sol yanıma
Ağlayıp sızlamak uymaz şanıma
Aşık olmam sana söz veriyorum.
Volkana dönsen de içimi yaksan
Dizine yatırsan yüzüme baksan
Şimşekler misali ufkumda çaksan
Aşık olmam sana söz veriyorum.
Baharım olsan da yaşarken kışı
Sarsan gözlerime en tatlı düşü
Konsan pencereme ey anka kuşu
Aşık olmam sana söz veriyorum.
Sahrada kalınca yağsan üstüme
Diz çöküp otursan gönül postuma
Damla damla dolsan vuslat testime
Aşık olmam sana söz veriyorum.
Hiç haber vermeden çeker giderim
Tenime kurşunu dizer giderim
Bedenim toprağa eker giderim
Aşık olmam sana söz veriyorum.
Bolat ÜNSAL – Kemer/ANTALYA
-----------------------------------------
İSYANLARIM
Bu geceyi yine sensiz geçirdim
Saniyeler saatlere döndü çaresiz
Geçmedi geceler olmaz sabahlar
Sensizliğe ağladım yürek dolusu.
Ağardı saçlarım, gönlümse zorda
Kurudu aşk pınarım ateşle korda
Sen başka yerlerde ben başka yerde
İsyan ettim kendime yürek dolusu.
Bu geceyi yine sensiz geçirdim
Bütün çaresizliği yüreğimde taşıdım
Mutluluktan uzak geçen geceme
İsyan etti gözyaşım yürek dolusu.
Dayan dedim dayan mutluluk yakın
Belki umut vardı, aşk senin hakkın
Çaresizliklerime bakıp ağlarken
İsyan ettim kaderime yürek dolusu.
Hüseyin ZEYBEK –DİDİM
----------------------------------------------
BENİM OL
Arayanım ol, gülüm, soranım ol,
Ağlarsam sen yüzüne gülenim ol;
Bir beni candan seven sevgilim ol,
Bedenimiz ayrı yerde olsa da,
Ruhunla ve düşüncenle benim ol
Kalbimde gül açtın, ellerimde sol.
Necati ERDEK –İSTANBUL
----------------------------------------------
GELDİM İŞTE GİDİYORUM
Altmışları geçti yaşım
Beyaz saçla doldu başım
Tatsız, tuzsuz ekmek aşım
Geldim işte gidiyorum.
Güneş her gün doğan batar
Ümitlerim bir bir biter
Sevdiğim burnumda tüter
Geldim işte gidiyorum.
Yıllar ömrümü götürdü
Beni Mecnun’a döndürdü
Ah hayallerimi söndürdü
Geldim işte gidiyorum.
Gözümden yaşlar döküldü
Artık bellerim büküldü
Gücüm, kuvvetim çekildi
Geldim işte gidiyorum.
Sabah geçti, oldu ikindi
Şakıyan bülbüller dindi
Göçmen kuşlar yuvaya döndü
Geldim işte gidiyorum.
Yazma Hafız yazma gayri
Sevdiğimden düştüm ayrı
Yoktur hiçbir işin hayrı
Geldim işte gidiyorum.
Mustafa YEŞİL – ALAŞEHİR
----------------------------------------