Osmanlı yönetimi, Anadolu Alevilerinin gözünde hem Emevi-İslam geleneğini sürdüren bir yönetim, hem de kendilerine karşı yapılan toplumsal haksızlıkların kaynağı idi.
Son Osmanlı padişahı İngiliz Emperyalizmi ile işbirliği yapmış, işgal kuvvetleri İstanbul’a ve Anadolu’ya ancak böyle çıkabilmişti. Bu nedenle Emperyalizme karşı savaş, işbirlikçi Osmanlı padişahına ve İslam hilafetine karşı ayaklanmadan geçiyordu. Ne var ki böyle bir durumda Müslüman-Sünni halk padişahına, dinine, halifesine karşı asla başkaldıramazdı. Bu, günahtı. Bu, işlenecek en büyük suçtu. Bu yüzden, İstanbul ve Anadolu’nun Müslüman-Sünni halkı öncelikle padişahın yanında yer almıştı.
Aleviler ise, 700 yıldan beri bu yönetime karşı mücadele veriyorlardı. Bu nedenle padişaha, hilafete ve Emperyalizme karşı savaşa girecek olan Mustafa Kemal ve kadrosu için en doğal güç, Rumeli ve Anadolu’daki Alevi halk idi. Milli kurtuluşçular ile Alevilerin düşmanı ortak idi. O halde, Atatürk bu önemli gücü yanına almadan Kurtuluş Savaşı’na girişemezdi. Nitekim o da öyle yaptı. Erzurum -Sivas kongreleri dönüşü daha Ankara’ya gelmeden, 19 Aralık 1919 tarihinde Kayseri’den Hacıbektaş Dergahı’na gitmeye karar verdi. Atatürk sayıları milyonları bulan bu kitleyi kazanmak istiyordu. Zaten, Sivas Kongresi’nde Alevi ileri gelenleri de Atatürk’ün yanıbaşında oturuyordu.
Hacıbektaş’ta o sırada postnişin Cemalettin Efendi idi. Enver B. Şapelyo; “Anadolu’da sayıları altı milyonu bulan Aleviler’in en büyükleri Cemalettin Efendi ile baba postundaki Salih Niyazi Baba idi. Anadolu Alevileri bunların buyruğundan çıkmazdı.” diyor.
Atatürk 22 Aralık 1919 günü Mucur’a gelerek geceyi burada geçirir, ertesi sabah Hacı Bektaş’a hareket eder.
Çelebi Cemalettin Efendi, Atatürk’ü Beş Taşlar denilen yerde karşılar. Buraya siyah kupa bir araba ile gelen Cemalettin Efendi Atatürk’ü alarak bu arabayla konağa gelirler. Bu karşılama çok önemli bir olaydır. Daha önceleri, bir zamanların Ankara Valisi Sırrı Paşa, Hacı Bektaş’a ziyarete geldiği zaman Beş Taşlar mevkiine kadar arabası ile gelir, orada arabasından inip, yeri niyaz ettikten sonra yürüyerek Hacıbektaş’a ulaşırmış. Gene İttihatçı Talat ve Enver Paşalar iktidara geldikten sonra Hacıbektaş’ı ziyaret ettikleri zaman, Çelebi bu iki devlet adamını, ancak dergahın selamlığında karşılamıştır. Onlardan önce de Sadrazam Talat Paşa ve harbiye Nazırı Enver Paşa’nın Hacıbektaş’ı ziyaret ettikleri hatırlanırsa, Anadolu Alevilerinin Meşrutiyetçiler için ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Ancak bu ziyaretlerin öncesi de vardır. Meşrutiyet Padişahı, Sultan Mehmet Paşa tahta çıkınca, Hacıbektaş Çelebisi, Cemalettin Efendi Padişahı ziyaret eder, hediyeler götürür. Arkasından I. Dünya Savaşı’nda, BEKTAŞİ ALAYLARI kurulur. 1915 yılında Çelebi Cemalettin Efendi bu alay ile Kafkas cephesine gidip savaşa katılır. Atatürk, Hacıbektaş’ta bir gece kalır. Çelebi Cemalettin Efendi, onu harem dairesinde misafir eder. Yenilip içilir, 24 Aralık 1919 Cuma günü de Hacı Bektaş Veli Türbesi ziyaret edilir. Daha sonra baba postunda oturan Niyazi Baba’nın ziyaretine gidilir.
Atatürk, Çelebi Cemalettin Efendi ve Salih Niyazi Baba ile uzun süren özel bir görüşme yapar. Bu üç kişi dışında kimse bu toplantıda bulunmaz. Bu görüşmede neler konuşulduğu bugün de bilinmemektedir. Bilinen, bu görüşmeden sonra, Çelebi’nin ve Niyazi Baba’nın Atatürk’e destek sözü vermeleridir. Böylece Aleviler, Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün en kararlı ve istekli gücünü oluştururlar.
23 Nisan 1920’de TBMM açıldığında, Çelebi Cemalettin Efendi Kırşehir mebusu ve TBMM başkan vekili olarak mecliste yer alır. 1922 yılında vefat edince yerine kardeşi, Veliyettin Efendi Çelebi olur. İkinci TBMM’nin açılışı sırasında Alevileri Cumhuriyet hükümetini desteklemeye çağıran şu bildirideki imza, Çelebi Veliyettin Efendi’ye aittir:
“Anadolu’da bulunan ecdadım Hacı Bektaş Veli Hazretleri’ne samimi muhabbeti olan bilcümle muhibban ve hanedan tarafı halisanelerine:
Bu milleti ihya ile istiklalimizi temin eden vücudu alilei kaffei İslamiyana bais şeref olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi celili (Gazi) namdar Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin neşir buyurdukları beyannameleri cümlenizin malumudur.
“Gazi Paşa müşarileyhin terakki ve tealii vatan hakkındaki her türlü arzularını yerine getirmek bizlere farzı ayındır. Milletimizi kurtaracak, saadetimizi temin edecek, O’nun efkarı saibaneleridir. Bunu inkar edenlerin bizimle katiyen münasebeti yoktur. Tarikati aliyemizin bütün mensubinine müşarülileyh hazretlerinin gösterdiği namzetlerden maadasına rey vermemelerini vatanımızın kurtulması bu veçhile kabil olduğunu sizlere kemali ehemmiyetle tavsiye ederim.” Bu nasihatimi amil olmayanlar bizden değildir. Hak erenler onlara desteği olmaz. Tekrar beyan eylerim ki, bu milleti kurtaracak ancak (Gazi Mustafa Kemal Paşa)’dır. Onunla beraber mukaddes vatanımızın has evlatlarıdır. Hiçbir ferdin sözünü dinlemeyiniz, sözümden zerre kadar harice çıkmayınız. Sizin saadetinizi düşünenler, sizi kölelikten kurtaracak Büyük Millet Meclisi Reisi ve cümlemizin büyüğü Mustafa Kemal Paşa Hazretleridir.
Adnan Güllü
Tarih Araştırmacısı