Anma, daha önce öğrenilenin ya da yaşananın bilince çıkması ya da davranışta yerini alacak biçimde kendini ortaya koyması anlamına gelir. Anma töreni bir kişiyi ya da olayı anımsamak için yapılır.

Makaleme konu olan 17 Mart 2024 tarihinde toplantıda üç değerli insan anıldı. Hafize Üner, Fevzi Çakır ve Halit Nacak, her üçü de çoğunluk toplumda eriyip kaybolmamak için, azınlık grupları temsil eden insanların organize olması gerektiği bilinciyle yaşamış olmaları birleştirici oluyor. Türkiye ile ilgileri ömür boyunca devam ediyor.

Açılış konuşmasında moderatörlüğünü üstlenen Kenan Kolat’ın vurguladığı gibi, anma törenleri gelenek haline getirilmelidir.

Böyle bir araya gelinen etkinliklerde aynı politik çizgide, dünya görüşünde ve demokrasi ilkelerine uyan derneklerin bir kültür evi olması gerektiğini düşünürüm. Bu kültür evin güzel bir bahçesi olmalıydı. Birkaç çeşitli büyüklükte salonlarında teknik uzmanlar tarafından ses, akustik ayarları yapılmalıydı. Cami, iman kuruluş ve dernekleri organize olup, camiler inşa ediyorlar. Siyasi ve sosyal amaçlı, Lâik yaşamı benimsemiş dernek, vakıf ve diğer kuruluşlar onlardan ders almalıydı. Hâlâ geç kalınmış sayılmaz. Başta Remzi Kaplan olmak üzere işverenlerimize duyurma görevimi iletiyorum.

Her insanın hayatı, geçirmiş ömrü değerlidir. Bazı insanlar aile çevresi dışına çıkmamışsa, yakın aile ve akraba çevresinde değeri, kıymeti anılır. Fakat aile çevresi sınırını aşarak toplum için çalışan insanların değeri, kıymetini ananların sayısı ona göre çoğalır.

Açılış konuşması takibinde flütte Deniz Demirci, piyanoda Gerd Rosinsky müzik dinletisi salonda sıcak bir atmosfer yarattı. Sanki büyük bir aile bir araya gelmişti.

HBD Halkçı Devrimci Birliği adına Gül Ataseven-Özen, Hafize Hüner’in biyografisi hakkında bilgi verdi. 3 Mayıs 1947’de dünyaya gelen Hafize evde Çerkezce konuşmuş, Türkçeyi okulda öğrenmiş. On altı yaşında çalışmaya İstanbul’da başlıyor. Gördüğü Brandenburger Tor (Berlin) resminin etkisi, ablasının yardım ve teşvikiyle 1966 yılında Berlin’e gelir. Önce kendisini yetiştirir, tahsilini tamamlar. Daha sonra gençlerin meslek eğitiminde rol alır, ders verir.

Düşüncelerini çekinmeden, açık sözle insan hakları konusunda yoğunlaşır, Bilhassa kadın haklarını daima korur, haklı olduğu konularda geri adım atmaz.

Aynı zamanda iyi bir ev hanımıdır, konuksever olduğunu gösterir. 24.12.2023 tarihinde 76 yaşında ebediyen aramızdan ayrılmıştır.

Ailesi adına konuşan kızı İdil ve oğlu Efe bu töreni hazırlayan derneklere teşekkür ettiler. Annelerinin kararlı ve dirençli davranışlarını şu sözle özetlediler;” doktorlar tutturdu öleceksin diye, ben tutturdum ölmeyeceğim, diye.”

 TBB-Berlin-Brandenburg Türkiye Toplumu adına konuşan Safter Çınar, Halit Nacak hakkında bilgi verdi. Dernek çalışmalarında yol gösterici rolü toplantılarda saygı görüyordu. Ölümünden önceki hastalık devresinde etkinliklere katılmadı. En son onu kendisinin yetmişinci yaş gününde görüyor.

Tören sonunda aileler adına konuşmada Halit Nacak hakkında damadı Gerald Blaschke-Nacak kayınbabasının biyografisini Almanca tamamladı.

Img323Halit Nacak 24.01.1936 yılında dünyaya geliyor. 1961 yılı Almanya’da üniversite tahsiline başlıyor, 1966 yılında inşaat mühendisi olarak mezun oluyor. Uzun yıllar şehir plânlamasında çalışıyor. 1972 yılında eşiyle tanışır, 1973 yılında evlenir. 2010 yılında damat aileye katılmıştır.

Halit Nacak 16.03.2021 tarihinde 85 yaşında vefat etmiştir.

Berlin Türk Veliler Birliği adına konuşan Kâzım Aydın dernek çalışmalarından ziyade bir abi gibi tanıyıp sevdiği Fevzi Çakır hakkında oldukça duygusal hali ve konuşması, salonda dinleyicileri hüzünlendirdi.

01.02.1941 tarihinde dünyaya gelen Fevzi Çakır öğretmen olmak isterken, İmam Hatip Okulu veya okulu terk etme arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. Askerlik hizmeti esnasında askerlere okuma yazma öğreterek mesleğe olan özlemini gidermeye çalışır.

Bugün genç çocuk ve torunlara örnek olacak bir başarıya imza atar. Bu nedenle kayda geçsin, yazılsın. Akşam okulunda Hauptschule, mesleğe hazırlayan orta öğretim okulundan diploma alır. Meslek okuluna devam eder, elektrikçi olarak mezun olur ve uzun yıllar SIEMENS’de öğrendiği mesleğinde çalışır.

Sosyal çalışmalara ilgi duyardı, dernek etkinliklerinde barışçıl karakterini gösterir, tartışır ama kimseyi kırmak ve üzmek istemez. Ben de Didim’de yazlığında güler yüzünü anımsıyorum. 25.12.2023 tarihinde 82 Yaşında vefat etti.

Daha sonra babası adına konuşan Tülay Usta bir cümle ile acı gülümsemeyle özetledi adeta. Biz çocukları onun yokluğunda büyüdük. Ebeveyn olarak imzalanması gereken öğrenci defterini gece masaya koyarlar. Ertesi gün öğretmene imzalı defter gösterilir. Baba ya akşam okulundan veya dernek çalışmaları nedeniyle eve geç geliyordu.

Her üç değerli insanın, ilk neslin ortak özellikleri, çocuklarını sosyal ve siyasal konularda bilinçli yetiştirmek, kendi ayakları üstünde durabilmeleri için iyi tahsil yapmalarına önem vermeleri oluyor. Yardımsever, kitapsever ana babanın çocukları toplumda sorumluluk almayı görev bilirler. Aile hayatına önem verirler.

Berlin’de veya başka bir şehirde etkinlikler, konser, konferans gibi toplantılarda herkesin birbirini tanıyor olması, biyografisini bilmek anlamına gelmiyor. Bu nedenle anma törenleri gelenek haline getirilmeli, ki gelecek nesillere örnek olsun. Geçmiş zamandan alınan ders geleceğe yol gösterir.

Bilhassa Türk toplumu Alman medya ve basında çoğu kez görülmüyor. Aramızdan ayrılan ilk nesle olan vefa borcun hiç değilse bir kısmı böyle anma töreniyle ödenmiş olur.

İlk Anma Töreni 01.03.2024 tarihinde Dr. Ertekin Özcan için düzenlendi. Vefatından önce bitirdiği ama basılışını göremediği, Göçün 60. Yılında Türkiye Kökenli Toplumun ve Örgütlerinin Gelişimini anlattığı Almanya’daki Türkiye adlı kitabın tanıtımıyla başka bir makalede yazacağım.

Hafize Üner, Fevzi Çakır, Halit Nacak adlarını unutturmayan her üç derneğe teşekkürü ben de bir borç biliyorum. HDB, TBB ve Veliler Birliği’ne çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu dernekler bugüne kadar yaşadığına göre, doğru yolda ilerliyorlar ve gelecek nesillere örnek olmaları sağlanacak. En önemli faktör bu törende olduğu gibi iki dilde Türkçe/Almanca yürütülmesi derneklerin ömrünü devam ettirecektir, sosyal etkinlikler süreklilik kazanacaktır.

Tören esnasında dernek çalışmalarıyla ilgili ve özel aile fotoğrafların gösterilmesi etkinliği adeta canlandırdı.

Gerek dernek adına gerek aileleri temsilen konuşanlar, sivil kuruluşlarda dostluk ve arkadaşlıkların sürekli olduğuna vurgu yaptılar.

Törenin moderatörlüğünü üstlenen Kenan Kolat’ın dileği yerine getirilsin. Ölen büyüklere vefa borcu ödeme böyle anma etkinlikleriyle gelenek haline getirilmelidir.

Arkasında eser, ürün bırakan insan ölümsüzdür. Bu ürün, sanatın herhangi bir alanında olduğu gibi, yetiştirdiği çocukları da olabilir.

Sevdiklerinin anılarında/hafızasında yaşayan insan ölümsüzdür, o sadece uzaktadır. Ancak unutulan insan ölmüştür.  Immanuel Kant

Hoşça kalın!

Kaynak:

Tören esnasında kayda alınan video, Gül iletin için teşekkür ediyorum. Ayrıca Facebook’ta yayınıyla gelemeyenlere de duyurulmuş oldu.