SUNA BAĞ
İnsanlık tarihinde ilk medeniyetler olan Mezopotamya, Mısır, Yunan, Hint, Çin ve İran Medeniyetlerinde evrenin varoluşu ve hayatın anlamı gibi problemler çoğunlukla inanç temelli mitolojik anlatılarla açıklanmıştır. Bu uygarlıklarda kimi zaman inançların kimi zaman yaşamsal ihtiyaçların gerektirmesiyle bazı bilimlerin geliştiğini de görüyoruz.
Örneğin Mısır uygarlığındaki ahiret inancı, mumyalamaya, bu da tıp biliminin gelişmesine neden olmuştur. Yine Tanrı –Kral olarak kabul edilen Firavunlar için anıt mezar olarak yapılan piramitlerin yapılış süreci hem Geometri hem Matematik bilimlerinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Mezopotamya uygarlığındaki ‘Ziggurat’ adı verilen tapınaklar aynı zamanda gözlem evi olarak kullanılarak gökyüzündeki yıldızların, ayın ve güneşin hareketleri incelenmiş ve Astronomi biliminin gelişmesine katkı sağlamıştır. İnançlar, bilimlerin yanı sıra sanatın gelişmesine de büyük katkı sağlamıştır. Müzik, heykel, mimari, resim, tiyatro, şiir, destan ve masallar şimdi bizlerin hayranlıkla incelediği eserler olarak ortaya çıkmıştır. İlk Medeniyetlerde yazının kullanılması ( Mısırlıların hiyeroglif yazısı, Sümerlerin çivi yazısı) sayesinde bilginin paylaşılması aktarılması kolaylaşmıştır. Paranın kullanılmasıyla artan ticari faaliyetler ise etkileşimi hızlandırmıştır.
Yani ilk Medeniyetlerde evren bu şekilde mitolojik öğelerle açıklanmakta hayat inançlar etrafında kurgulanmaktadır. Bununla birlikte inançların veya zorunlu ihtiyaçların gerektirmesiyle bilimlerin gelişmeye başladığını, sanatların doğduğunu; yazı ve paranın icadıyla da bilgi aktarımının ve etkileşimin arttığını görüyoruz.
Peki insanlık varlığı evreni hayatın anlamını ilk olarak ne zaman mitolojiyle, inançlarla değil de sadece akıl ile açıklamaya çalışmıştır? Bu sorunun cevabı bizi Miletli Thales’e götürüyor. Thales insanlık tarihindeki ender anlardan birini temsil eder. Onunla bir eşiğin aşıldığını mitostan logosa (akıla) geçildiğini, onun bir nevi ‘Antikçağ Aydınlanması’nı temsil ettiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle de Miletli Thales, dünya Felsefe tarihinin ilk filozofu olarak kabul edilir.
Milet şehri, MÖ. 10. yy’da Dor istilası nedeniyle Yunanistan’dan kaçan Akalar tarafından Batı Anadolu’nun Aydın ve İzmir bölgelerinde kurulan 12 İyonya şehir devletinden biridir ve Milet şehri, bu şehir devletlerinin kültür ve uygarlık merkezi konumundadır. Bu devletler ‘Doğrudan Demokrasi’ ile halk tarafından yönetilmektedir. Demokrasi nedeniyle özgür düşünce hakimdir. Her Site kendi içinde kendi kararlarını alabilmektedir. Kölelik sistemi vardır, köleler zorunlu işleri yaparak soylu olan vatandaşlara bilim, sanat, felsefe üzerine tartışabilecekleri bir boş zaman imkanı yaratmışlardır. Deniz ticareti ile uğraşmaları nedeniyle diğer uygarlıklardaki bilgi birikiminden haberdar olabilmiş, ekonomik olarak da yeterli bir refah seviyesine ulaşabilmişlerdir.
MÖ 625-545 yılları arasında bugün Aydın ili Didim ilçesinde bulunan Milet antik kentinde yaşamış olan Thales kurduğu Milet felsefe okulunda doğayı, doğadaki farklı türden varlıkları incelemiş, tüm varlıkların ilk olarak nasıl meydana geldiğini sorgulamıştır. Thales bu soruları cevaplarken döneminin mitolojik açıklamalarına başvurmamış. Bu soruları sadece doğayı inceleyerek ve doğa üzerine akıl yürüterek cevaplamaya çalışmıştır. Thales’e göre tüm varlıkların temelinde bir ilk madde vardır. Ona göre hiçlikten hiçbir şey meydana gelmez. O halde varlıkların temelinde, kendisi meydana gelmemiş ve yok olmayacak olan bir ilk madde, ilk neden olmalıdır. Thales bu ilk maddeye Arkhe adını vermiş. Arkhe tüm diğer varlıkların kendisinden türediği ana maddedir. Thales’e göre Arkhe ‘Su’dur. Su hem katı, hem sıvı, hem de gaz halde bulunabilmesi nedeniyle maddenin farklı hallerini barındırmaktadır. Su yeterince yoğunlaşarak katı maddelere, buharlaşarak da havaya dönüşür. Hava ise ateşi oluşturur. Tüm canlılar için su yaşamsaldır. Su, içinde yaratıcı bir güç barındırır. Thales’e göre her şey canlıdır ve her şey yaratıcı gücü taşıyan su ile doludur. (Hylozoizm: Canlı madde anlayışı) Dünyayı ise dev bir okyanusta yüzen düz ve yuvarlak bir tepsi şeklindeki kara parçası olarak kurgulamıştır.
Thales Matematik, Geometri ve Astronomiyle de ilgilenmiş. MÖ 585 yılındaki Güneş tutulmasını önceden hesaplayıp haber vermiştir. Ticaret ile uğraştığı, Mısır dahil pek çok yere yolculuk yaptığı söylenir. Mısır geometrisini öğrenmiş, kendisi de Thales Teoremi olarak bildiğimiz kuramı geliştirmiştir. Eski Yunanın Yedi Bilge’si nden ilkidir. Aristoteles’in anlattığına göre zeytinin bol çıkacağı yılı tahmin edip izlediği strateji sayesinde kazanç elde ederek istediği zaman iyi bir iş adamı da olabileceğini göstermiştir. Mısırda piramitlerin boyunu, bir cismin boyu ile gölgesinin boyunun eşit olduğu anda, piramidin gölge uzunluğunun boyunu ölçerek hesaplamıştır.
Milet Felsefe Okulunda Thales’in ardından öğrencisi Anaksimandros etkili olmuştur. ‘Peri Physeos’ (Doğa Üzerine ) adlı bir yapıtı vardır. Anaksimandros’un Güneş saatini bulduğu ve dünyadaki ilk haritayı da çizdiği söylenir. Aynı zamanda tüm canlıların ilk olarak balığa benzer bir türden evrimleştiğini zamanla karaya çıkıp farklı cinslere ayrıştığını iddia etmiş yani Evrim fikrini ilk kez ortaya atmıştır. Anaksimandros Arkhe konusunda hocası Thales’e katılmaz ona göre su sonlu ve sınırlı bir varlıktır. Sonsuz sayıdaki varlık çeşitliliğini açıklayamaz. Anaksimandros’a göre Arkhe Apeiron’dur, yani sonsuz, sınırsız ve belirsiz olandır. Anaksimandros böylece Thales’te somut halde olan Arkheyi soyut hale getirmiştir. Anaksimandros’un Apeironu daha sonra Tanrı kavramına benzetilecektir. Anaksimandros’a göre yer, Thales’in dediği gibi dev bir okyanusta yüzen düz, yuvarlak bir tepsi biçiminde değildir. Yerin dev bir okyanusta yüzemeyeceğini çünkü bu sefer okyanusun neyin üzerinde olduğu sorusuyla karşılaşacağımızı ve bu temel arayışının hep devam edeceğini düşünür. Anaksimandros’a göre yer, sonsuz bir boşlukta serbestçe duran silindir, yuvarlak bir sütun biçimindedir. Yerin sonsuz boşlukta kurgulanması yine bilimsel bakış bakımından çok önemli bir öngörü olarak kabul edilir.
Anaksimenes, Anaksimandros’un öğrencisi ve Milet felsefe okulunun üçüncü düşünürüdür. Anaksimenes’e göre Arkhe hava’dır. Ona göre bedenimizi bir nefes olan hava ayakta tutar, evreni de atmosfer gibi sarıp sarmalayan ve oluşmasına sebep olan ilk madde havadır. Hava canlı ve canlandıran şeydir.
Milet Felsefe Okulu dünya çapında önemli bir kültürel mirastır. Mitostan logosa geçilmesi nedeniyle düşünce tarihinde özel bir kırılma noktasını temsil eder. Didime özgü olup dünya çapında ünlü olan bu kültürel değerimize onu tanıyarak tanıtarak aynı zamanda felsefeye ilgi duyarak, felsefi problemleri düşünüp, tartışarak, sorgulayarak sahip çıkmalıyız. Tabi sembolik olarak da ilçemize bir Thales heykeli yapılması, adının bir kültür merkezine veya şehrin ana caddelerinden birine verilmesi, her sene adına ulusal veya uluslar arası bir sempozyum düzenlenmesi gibi farklı fikirlerin değerlendirilmesi kültür turizmi bakımından da önemli ve gereklidir.
Yararlanılan kaynaklar: Prof. Dr. Macit GÖKBERK, ‘Felsefe Tarihi’
Prof. Dr. Arda DENKEL, ‘İlkçağ’da Doğa Felsefeleri’