Terör bir algı, şiddet ise fiili olarak uygulanan fiziki baskıdır. Şiddetin öncülleri tavır alış,
aşağılama, hakaret ve muhatabının varlığını yadsıma biçiminde olabilir. Bunlarla birlikte veya
bunlardan sonra fiziki güç kullanılabilir. Şiddet sarmalı, terör sarmaşığı ile toplumu kıskaca
alır(!) Fiziki şiddet tasarlanmış amaçlara erişim için toplumu tavır ve yön değiştirmeye
yönlendirmeyi amaçlayabilir. Bu gibi tasarlanmış girişimler sonucunda terör toplumda
dalgalar halinde yayılır ve tasarlanmış sonuçların elde edilmesine neden olabilir. Kararsızlık,
kaçınma, sinme, tepkisizlik yani insani tavırsızlık ortaya çıkar(!). Dolayısıyla toplum gerektiği
gibi hak ve hukukunu koruyamaz!
Şiddet ve terör hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ve varlıklara yönelik büyük zararlar
doğuran kavramlardır. Şiddet, bir kişiye veya gruba karşı fiziksel, psikolojik veya ekonomik
zarar vermeyi amaçlayan her türlü eylemi kapsar. Bu; bireyler arasında görülebileceği gibi,
sistematik bir baskı ya da ayrımcılık şeklinde de ortaya çıkabilir. Şiddeti, şiddet uygulama
tekeline sahip olan organizasyonlar uygulayabilir!
Terör tamamen bir algı sorunudur. Bu nedenle şiddetin çıktısıdır. Toplumu korkutmak,
yıldırmak veya belirli siyasi, ideolojik ya da dini hedeflere ulaşmak amacıyla şiddet içeren
eylemlerde bulunmayı ifade eder. Terör, genellikle sivilleri hedef alır ve kaos yaratarak belirli
bir mesaj iletmeye çalışır. Bu, bireysel ya da örgütlü şekilde gerçekleştirilebilir ve devletler,
gruplar veya bireyler tarafından uygulanabilir.
Şiddet ve terör, insan haklarına ciddi şekilde zarar verir ve toplumsal huzuru bozar. Hukuki,
politik ve etik açılardan geniş bir çerçevede ele alınması gereken önemli konular arasında yer
alır.
Şiddet ve terör, tarih boyunca farklı biçimlerde ortaya çıkmış ve toplumların yapısını derinden
etkilemiştir. Şiddet, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur ve bireysel çatışmalardan devletlerin
savaşlarına kadar geniş bir yelpazede kendini göstermiştir. Terör ise, özellikle modern çağda
siyasi ve ideolojik amaçlarla kullanılan bir araç haline gelmiştir. Algı temelli terör bir araçtır
bu araç, belirlenen amaca erişmek için şiddet aracılığıyla gerçekleştirilir.
Şiddet ve terör, tarih boyunca değişen toplumsal ve siyasi koşullara bağlı olarak farklı
biçimlerde ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu iki olgu, devletlerin güvenlik politikaları ve
uluslararası ilişkiler açısından büyük önem taşımaktadır. Terör ve şiddetin temelinde paylaşım
sorunu var. Bu aynı zamanda toplumsal sorunlarında temel nedenidir. Paylaşma sorunlu
olabilir. Bu sorun yasalar, kurumlar ve adil paylaşımla çözülebilir. Literatürdeki kaynaklarda
Haşhaş inlerin ilk örgütlü terör organizasyonu olduğunu vurgulamaktadır. Ancak burada bir
gerçeğe dikkat çekmek gerek. Söz konusu örgütün halkla bir sorunu yoktur. Tüm suikastları
otoriteyi temsil eden ve halka zulmeden kişilere karşıdır.
Bireyleri, yaşama ilişkin temel haklarından yoksun bırakmak (işsiz bırakmak, eğitim
ve sağlık haklarını kısıtlamak, seçme ve seçilmenin önüne engeller koymak ve
zamlarla yaşamı yaşanılmaz kılmak), sınıfsal şiddetin en yaygın biçimidir. Sınıfsal
şiddet yasalar eşliğinde ve kurumlar aracılığıyla uygulanır. Her şiddet bir dirençle
karşılaşır. Bu şiddete karşı yaşamın direnişidir. Bu direnişler birlikteliklere
yöneldiğinde karşı şiddet ortaya çıkar. Bu nedenle şiddet şiddeti doğurur. İşte bu
şiddet sarmalıdır!..

Terörün bir şiddet algısı olduğunu söylemiştik. Şiddetin kurbanı kişi veya kişiler,
terörünki ise topluluklar veya doğrudan toplumdur. Ama iş burada bitmiyor, şiddet ve
terör doğaya ve öteki varlıklara karşıda kullanılmaktadır. Bayram kutlaması için başka
bir canlıyı kurban etmek nasıl bir kabulleniştir? Bu olgu tartışılmalıdır.
Terör dalga örneği yayılır. Ulaştığı noktalarda algıya dönüşür. Devlet eliyle uygulanan
şiddetin adı faşizmdir ki; tarihe kanlı harflerle yazılmıştır! Bu en çok tanık olduğumuz
şiddet ve terör biçimidir. Bunun kaynağı, sözüm ona gücünü halktan alan otoriter ve
totaliter yönetimlerdir. Burada da temel sorun paylaşımla ilişkilidir. Adil paylaşım bir
yana, zorbalıklar hiç paylaşmamakla ilişkilidir(!) Şiddeti tetikleyen, adil olmayan
paylaşım ya da hiç paylaşmamak yaklaşımlarıdır. Hiç kuşkusuz, haksız ve hukuksuz
olarak elde edilen varlıkların ve bazı avantajların korunması da önemli etkenlerden
biridir!