PISA, Programme for İnternational Student Assessment, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı kısaltmasıdır.
PISA araştırması 2000 yılında başladı, üç yılda bir, Organisation für wirtschaftliche Zusammenarbeit und Entwicklung (OECD), Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı tarafından yürütülüyor. İlk yılda teşkilata üye 28 ülkeden başka 4 üye olmayan ülke ile birlikte 32 ülke bu araştırmaya katılmıştı.
2021 yılında yapılması gereken araştırma COVID 19 nedeniyle bir yıl ertelendi ve 2022 yılında uygulama neticesi 2023 yılı Aralık ayında açıklandı. (OECD)’ye 37 ülke üye olmak üzere 81 ülke katılmıştır.Araştırmanın amacı ülkeler arası iş birliği, iletişim sağlayarak gençleri gelecek iş piyasasına hazırlamak, öğrencilerde var olan beceri ve yetenekleri geliştirmektir.Yalnız üye ülkelerde sınırlı kalmaması için, üye olmayan ülkeler de katılım için çaba göstermelidir.
Küreselleşme yalnız ticaret alanında değil, her alanda genişletilmelidir.Araştırma neticesi açıklanır açıklanmaz tüm katılan ülkelerde konuyla ilgili tartışma başlamıştır. Eğitim ve öğretim uzmanları, yazarlar makalelerinde, konu hakkında bilgi ve açıklamaya kendi yorum ve eleştirilerini ilâve ederek, yazdılar.
Sayıların gücünü anlatan istatistiklerle köşedaşım, meslektaşım Gönen Çıbıkcı etraflı ve derinlemesine 7.12.2023 tarihinde makalesinde yazdı.Araştırma sonucu, ülkelere ayna olarak tutuluyor. Kendine çeki düzen ver, bundan sonra daha iyi olmak için önlem alması gerektiği konularda uyarı niteliğinde. En iyi başarı gösteren ülkeler hakkında bilgi alışverişi yapılmalıdır. Erasmus öğrenci değişim programında başarılı ülkelere öğrenci gönderilmeli.
PISA bilgi, yetenek ölçeğinde, 15 yaşı onuncu sınıf öğrencilerine matematik, fen ve okuma alanlarında test uygulanıyor.Gönlüm her iki ülkenin iyi konumlara gelmesi. Türkiye’de yapılacak tartışmaları, yazılan rapor ve makaleleri dikkatle takip edeceğim. Her iki ülke arzu edilen puanı alamamıştır.Uzun yıllar Almanya okul sisteminde çalıştığım için, aynı zamanda çalıştığım okulda kurulan, okulu destekleme derneğinde üye olarak güncel haber alma imkânım var. Bu nedenle Almanya’da ne yapılması gerektiğini yazmak istiyorum.PISA neticesi açıklanınca Almanya basın ve medyası PISA şoku, diye açıkladı. Şok beklenmeyen durumlarda olur, trafik kazaları gibi.Eğitim ve öğretimle ilgisi olanlar, uzmanlar ve bilim insanları durumu bekliyordu.
Yirmi yıldır kemer sıkılıyor, eğitim ve öğretimden finansal kısıtlama ülkenin geleceğinde zararını gösterir.Ailenin okula karşı ilgisi çocuğun gelişmesinde çok büyük rol oynuyor.Ebeveyn öğrenme ve becerilerin gelişmesinin okul öncesi başladığı bilincinde olmalıdır. Bebek doğmadan önce ana rahminde bile aile çevresi sesleri algılıyor. Üç yaşına kadar ailede eğitim çocuğu öğrenime hazırlıyor. Bu nedenle artık yuva ve anaokulunun öğretim kuruluşları olduğu bilinmelidir.
Okulda sınıf ve diğer branş öğretmenleriyle birlikte çalışılmalı. Aile toplantılarına hiç değilse ana veya baba birisi mutlaka katılmalıdır. Öğrencinin en iyi ne şekilde öğrendiğini kavradıktan sonra, evde çocuğun çalışacağı ev ödevini yapacağı oda iyi donanımlı olmalı. Lüks araba, en yeni televizyon, çocuğun geleceğini garantiye aldıktan sonra gelmeli. Her öğrenci başka metotla öğrenir, kimi görerek, kimi resim yaparak iyi öğrenir. İnternet bağlantısı ve gereçlerin önemi pandemi yıllarında daha belirgin oldu.Göç tarihi olan aileler çocuklarını ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı hazırlamalı. Bu konuda ikinci neslin yazdığı kitapları okuyarak, geçmişte işlenen hatalardan çocuklar korunmalıdır.
Adında Türk yazılı dernekler, inisiyatif ve diğer kuruluşlar Okul Aile Birliği sivil kuruluşların eğitim ve öğretim konusunda düzenlediği etkinlikleri desteklemeli, ki katılım fazla olsun.Aile, çocuğun okulda ne öğrendiğini sorup ilgilenmeli. Çocukla konuşmayı ihmâl etmemelidir. Okuma ve okuduğunu anlama egzersizi evde mutlaka yapılmalıdır.Okulda sınıf ve branş öğretmenleri çocuklara adaletli davranmalı, çocuğu diğer öğrencilerin önünde küçük düşürmeden kaçınmalı. Ailede iki veya daha fazla dilde büyümenin Almanca’ya engel olduğunu var saymamalı, tam tersine zenginlik olarak algılamalı. İngilizce, Fransızca ve Yunanca olursa çok iyi, ama Türkçe, Arapça olursa çok kötü derse, öğrencinin güvenini kaybeder.Bu durumda öğrencinin öğrenme ve okul sevgisi azalır.
Geçmişte öğrencilerin Türkçe konuşmasını yasaklayan sınıf öğretmenleri, hatta okullar olmuştu.Okul müdürleri okullara verilen ek dersleri, zayıf öğrenci sayısı az diye, hasta olan öğretmenin derslerine vermemeli.DAZ, yani Almanca ikinci dil öğrenen öğrencilere verilen ders saatleri hastalık nedeniyle yapılmıyor. Yani öğretmen sayısı yetersiz.Almanya’da en büyük problem, öğrencilerin küçük sınıflarda bazı eyaletlerde dördüncü sınıftan sonra elenmesidir.
Berlin’de altıncı sınıftan sonra elenerek dört ayrı okul şekline dağıtılıyor. Hauptschule, Realschule, Gymnasium, Gesamtschule. Nitekim liseye giden öğrenciler PISA araştırması değerlendirmede en iyi puanı almıştır.Sosyal sınıf farkı, fırsat eşitliği, varsıl yoksul farkın öğrenmeye etkisi ve eğitim ve öğretim politikasında yapılması gereken önlemleri gelecek bir makalede yazacağım.
Devamı gelecek, hoşça kalın!