Türklerin, Orta Asya inançları ve gelenekleri göçlerle birlikte Anadolu’ya uzanmış ve bu coğrafyada kendine yer bulmuş olup yüzyıllardır gelenek adıyla yaşamda uygulanmaktadır. Ve böylece Sosyal hayatımızda da eski Orta Asya Türk yaşantılarının izlerine günümüzde rastlanmak mümkün olmaktadır.
Farkında olsak da, olmasak da kültürümüzün, yaşayışımızın, gelenek ve göreneklerimizin temelinde ŞAMANİZM ve TENGRİZM kökenli davranışlar vardır. Ancak günümüzde bu davranışlar batıl olarak nitelendirilse bile, özellikle Anadolu halkının yaşamına binlerce yıldır uygulanan gelenekler gibi yerleşmişlerdir. Ne kadar karşı çıkılırsa çıkılsın, yaşamın içinde kendine yer bulmaktadır. Günümüzde kısmen de olsa uygulanan bu halk geleneklerinden bir demet hazırladık.
1. KURŞUN DÖKMEK
Kurşun dökme adeti de Şamanizm geleneklerindendir. Şamanizm'de buna "kut dökme" denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
2. KIRMIZI KURDELE
Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. Ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
3. MEZAR TAŞLARIMIZ
Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.
4. DİLEK TUTMAK
Dilek tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.
5. KÖPEK ULUMASININ UĞURSUZ SAYILMASI
Şamanizm’de köpek bir ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişinin bu ruhu görmesi; onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.
6. NAZAR İNANCIMIZ
Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. Bu inanış da Şamanizm'den kalmadır.
7. KULLANDIĞIMIZ KİLİM MOTİFLERİ
Eski Türklerde bir Şamanın giysisine yılan, akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılır. Günümüzde Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu inanıştan kaynaklanır.
8. MEVLİT VE İLAHİLER
Şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. Oysa İslam dininde Kur’an'ın müzikle okunması yoktur. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed’in Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlahiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. İslam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur. Osmanlı tarihinde ilk Mevlit, 1409-10 yıllarında Bursalı bir fırıncı ustası olan Süleyman Çelebi tarafından yazılmıştır.
9. SU İÇERKEN KAFANIN ELLE DESTEKLENMESİ
Bu da bir Şaman geleneği kalıntısıdır. Şöyle ki, su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
10. MEZARLARDAKİ KÜÇÜK SULUKLAR
Mezarların ayakucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. Ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır.
Not: Şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.
11. YUKARIDA ALLAH VAR
Tengrizm inancından kalmıştır. Bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.
12. SAĞ AYAK
Kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da Şaman kültüründen kalma bir ritüeldir(ayinle ilgili). Sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.
13. SU DÖKEREK UĞURLAMA
Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. Su berekettir, kutsaldır. “Su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.
14. TÜRBELERE, AĞAÇLARA, ÇALILARA BEZ VE ÇAPUT BAĞLAMAK
Şamanizm inancında dilek dileme şekli. Küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir. Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
15. TAHTAYA VURMAK
Eski Türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe de vardır.
16. ÖLÜNÜN ARDINDAN BELİRLİ ARALIKLARLA TOPLANMAK
Birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültüründen kalmadır. Eski Türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin “40’ın çıkması” deyimi vardır. Şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
17. ÇOCUKLARA DOĞADAN ESİNLENEN İSİMLER KOYMAK
Orta Asya Toplulukları (Eski Türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Tabiat güçlerine itikat, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.
Faydalanın Kaynaklar:
Artun, E. (1999). Türk Halk Kültüründe Nevruz, Çukurova Üniversitesi Türkoloji
Çıplak, Nilgün (2004). Halk Kültüründe Nazar, Nazarlık İnancı ve Bunlara Bağlı Uygulamalar. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi.
İnan, A. (1952). Müslüman Türklerde Şamanizm Kalıntıları. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Bilim Ütopya Dergisi Aralık 2016