JMO İl Temsilcisi Hasan Kuru, açıklamasında “Fay Yasası dedik, denetleme sistemi yanlış dedik, yerbilimlerini ( jeoloji ) dikkate alan yok dedik,  jeoloji olmadan denetim olmaz dedik, türkiye deprem tehlike  haritası deprem ivme değerleri düşük dedik, 24 il aktif fay hatları üzerinde dedik, yeni yapı stoğu bu sistemde güvenli değil dedik…” diyerek, alınmayan önlemlere sitem etti.
KALBEN VE RUHEN ÖLÜYORUZ SESİMİZİ DUYAN VAR MI…
Kuru, 6 Şubat 2023 günü, Türkiye saati ile 04.17'de ve ardından 13.24'te merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki farklı deprem meydana geldiğini ifade ederek, “İlk deprem yerin 8,6 kilometre ikinci deprem ise 7 kilometre derinliğinde meydana gelmiştir. Bu nedenle her iki deprem de "sığ deprem" olarak değerlendirilir ve bu tür depremler yüzeye yakın olduğundan yarattıkları hasar göreceli olarak daha yüksektir.” dedi.

Yapılan açıklamanın tam metni şu şekilde:
20 Şubat tarihi itibariyle 10 ilde binaların 118 bini yıkık, acil yıkılacak ya da ağır hasarlı durumda olduğu tespit edilmiş, 41 bin 156 vatandaşımız ölmüş ve 108 bin 68 vatandaşımız yaralanmıştır. 20 Şubat akşam geç saatlerde Hatay da 6,4 ve 5,8 şiddetinde artçı Depremler meydana gelmiştir. Depremde yıkılan binalar olduğu belirtilmiş, binalarda vefat eden vatandaşlar olduğu belirtilmiştir. Depremlerde vefat eden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yaralı vatandaşlarımıza şifa ve geride kalan vatandaşlarımıza sabırlar diliyoruz. Milletimizin başı sağolsun.

Didim’de zey­tin ha­sa­dı ya­pıl­dı Didim’de zey­tin ha­sa­dı ya­pıl­dı

Maraş depremi, cumhuriyet tarihimizin en büyük depremi olan 7,9 veya 8 büyüklüğünde olan 1939 Erzincan depreminden biraz daha küçüktür. Maraş depremlerinde art arda iki büyük sarsıntı meydana gelmiştir. 75 saniye kadar süren birinci depremde hasar gören binaların, 25 saniye kadar süren ikinci depremde yıkılmaları ya da hasarlarının artması, çok katlı, bina yönetmeliklerine aykırılıklar taşıyan yapıları etkilemesi ve  zayıf zeminin de etkisi ile ağır bir yıkıma neden olmuştur.
 

SORUMLULUKLARINI KABUL ETMEYEN ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLAMAZ
Yaşamış olduğumuz doğa olayları Afete hatta felakete dönüşmüştür. Yaşadığımız bu Depremlerde, 1999 depremi üzerinden geçen 24 yıla rağmen afetlerle mücadele konusunda hemen hemen hiçbir şeyin yapılmadığını acı bir tecrübeyle gördük. Bu depremler aynı zamanda birçok uygulamanın eksik veya yanlış olduğunu, yasa, yönetmelik ve benzerinden bazılarının uygulanabilir olmadığını bizlere göstermiştir.
Ülke olarak neleri yanlış yaptık;
2001 yılında Jeoloji mühendisler odası genel merkezinin Danıştay a açtığı dava sonucu zemin etütleri Jeoloji mühendisleri ( yerbilimi ) tarafından yapılmaya başlamıştır.
*Depremlerin, sıvılaşmanın, heyelanların vb. jeolojik bir olay olduğunu bildiğimiz halde, yapılan binaların denetlendiği yapı denetim mekanizmasında ve yapı denetim uygulama yönetmeliğinde jeoloji  mühendisliği disiplini yoktur.
* Ülkemizdeki ve ilimizdeki bir çok belediyede de  zemin -bina ilişkisinin kontrolünü sağlayan Jeoloji mühendislerimiz yoktur. 
*1999 sonrası kurulan denetleme sisteminde sadece yapı bilimini oluşturan meslek disiplinleri vardır. Yaşadığımız depremler ve doğal afetler de göstermiştir ki yer bilimlerinin olmadığı hiçbir denetim doğru ve yeterli değildir, yeterli olmayacaktır. 
* Aydın ilimiz diri Fay hatları üzerinde olup, birçok yerleşim yerimiz deprem etkilerini arttıran yeraltısu seviyesi yüksek, alüvyon zeminlerde kurulmuştur.
* İmar barışından yararlanan binaların çokluğu, yapı stokumuzu özellikle statik açıdan daha riskli hale getirmiştir. Birçoğunda Zemin etüdü yapılmayan bu binaların tamamına yakını riskli konumdadır.
* Afetlerle mücadele için kapsayıcı ve bütüncül planlama çalışmaları birçok yerleşim yerinde yapılmamıştır. Acilen bu planların zemin durumları da gözetilerek yapılması gereklidir.
Acilen yapılması gerekenler; 


*Fay yasası çıkarılmalı, afetlerle mücadele için  hukuk çerçevesinde, etkin ve uygulanabilir yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
*Denetleme sistemi yer bilimi ve yapı biliminin birlikte uygulanabileceği bir yapı denetimi şeklinde düzenlenmelidir.
*Belediye ve yapı denetimlerde Jeoloji Mühendisleri görev yapmalıdır.
*Kentlerimizde  afet ve deprem master planları yapılmalı, eksik olanlar varsa tamamlanmalıdır.
*Jeoloji  ve zemin açısından uygun yapılaşma  alanları oluşturulmalı, imar çalışmasına hazır hale getirilmelidir.
* Kentimiz bünyesinde deprem ve afet master planları yapılarak uygulama sahası bulmalıdır. Mikro bölgeleme çalışmaları ile jeolojik zemin etüdleri yapılarak imar planlamaları yer bilimine uygun hale getirilmelidir. Kent genelinde aktif-diri fay hatları  çalışılarak imar planlarına işlenmelidir. 
* Aktif fay hatları üzerinde olan yerleşim alanları , afet duyarlı riskli alanlardaki yapılaşmalar, ekonomik fon oluşturularak planlama dahilinde kısa , orta ve uzun vadece uygun alanlara taşınmalıdır.
* Kamu yönetimi, yerel yönetim ve halkımız afet bilinci, afet yönetimi, risk yönetimi ve afet öncesi ve sonrası için eğitilmelidir.
SİLAHLI KUVVETLERİMİZ BÜNYESİNDE PROFESYONEL ARAMA KURTARMA EKİPLERİ KURULMALI
Vatani görevlerini yapan vatandaşlarımıza profesyonel arama kurtarma eğitimi verilmeli, başarılı olanlar sertifikalandırılmalıdır.  Askerlik hizmetlerinden sonra sertifika sahibi vatandaşlar görev sefer emri ile görevlendirilmelidir. Bu uygulama ile kısa sürede on binlerce profesyonel arama kurtarma personeline sahip olunacaktır.
AYDIN’IN GELECEĞİ İÇİN HATA YAPMA SANŞIMIZ YOK!
Aydın’ımız, büyük yıkım yaşayan Hatay kentimizle benzer zemin koşullarına sahiptir. Aydın’ımız Hatay la aynı kaderi yaşamasın!
Aydın kentimiz, aktif (diri) fay hattı üzerine kurulmuş kentlerimizden birisidir. Aydın Zemin ve yapılaşma açısından Hatay ile benzer özelliklere sahip olup, bundan sonra yaşanabilecek afetlere hazırlıkta hata yapma şansımız yoktur.
Kentimizde, yurdumuzda meydana gelen afetin sıcaklığıyla farklı uygulama ve çalışmaların yapılmaya çalışıldığını biliyoruz. İyi niyetle yapıldığını düşündüğümüz bu çalışmaların, depremler başta olmak üzere afetlerle mücadele ve risk azaltma çalışmalarında  bütüncül bir şekilde planlama yapılıp  uygulama sahası bulması gerekmektedir. Zira 1999  körfez depreminin üzerinden  24 yıl geçmesine rağmen afetlerle mücadele hususunda çok yol alamadığımızı büyük acılarla  öğrendik.
AYDIN AFETLERE DİRENÇLİ KENT OLMALIDIR 
Aydın kentimizi depremler başta olmak üzere afetlere karşı dirençli hale getirmemiz gerekmektedir. Bunun için kamu, yerel idare, jeoloji mühendisleri odası gibi meslek odaları ve halkımız iş birliği içerisinde olmalı, uzun soluklu ve etkili çalışmalar yapılmalıdır.

JEOLOJİ ( YERBİLİMİ ) OLMADAN RİSKLİ YAPI KONTROLU YAPILAMAZ 
Mevcut yapı stoğunun deprem anındaki davranışı,  üzerlerinde bulundukları zeminin jeolojik şartları da dikkate alınarak ortaya çıkarılmalıdır. Bahsi geçen çalışmanın birden fazla meslek disiplini tarafından yapılması ve zemin yapı ilişkisi kurularak ortaya resmi kurumlar tarafından konmalıdır. Vatandaşlarımız münferit olarak kişisel çalışma ve çabalarda bulunmamalıdır. Zemin değerlendirmesi yapılmadan hiçbir bina için güçlendirme çalışması yapılmamalıdır. 
AYNI UYGULAMA ve YÖNTEMLERLE FARKLI SONUÇ BEKLENMESİN
Aydınımızı depreme ve diğer afetlere dirençli, yaşanılabilir bir kent  haline getirebilecek bilgi birikim ve algıya sahip yönetim modelini el birliği ile oluşturmamız gerekmektedir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın İl Temsilciliği Olarak yetkin ve yeterli bilgi birikimimizle, her zaman Aydın halkımızın yanında ve hizmetinde olacağımızı bildiririz. 
HABER: ELİF DİKBAŞ