Fazlaca ayrıntıya girmeden ve sadece satır başlıkları ile milletin sırtına yük olan şeyleri sıralayacağım:
1-Denetimsiz ve kontrolsüz harcama yapan tüm kurumlar.
2-Yap İşlet Devret modeli ile yapılan yatırımlar.
3- Kamu Özel İş birliği ile yapılan yatırımlar.
4-21/b şablonu ile belli kurum ve kuruluşlara verilen ihaleler.
5-İthalaat ve ihracatın atanmış aracıları.
6-Vergisini ödemeyen şirketler ve vergisi affedilenler.
,7-Haksız ve dayanaksız olarak uygulanan teşvik ve iadeler.
8-Diyanetin kontrolsüz harcamaları.
9-Birden fazla görevlendirilen dolgun maaşlı bürokratlar.
10-Üst düzey görev ve yetkililerin aldıkları ve harcadıkları.
11-Sığınmacılara sağlanan ayrıcalıklar.
12-Devlet desteği alan sendika, dernek, vakıf ve tarikatlar.
13-Özel kurum ve kuruluşlara sağlanan ayrıcalıklar.
14-Ülke yararına olmadığı uygulamalar sonucunda görülen, Zafer Hava Alanı gibi; hukuka uygunluğu tartışmalı anlaşma ve sözleşmeler.
15-Üreten kurumların yağmalanırcasına elden çıkarılması.
16-Madenlerin işletilmesinin gerekliliği tartışılmadan ülkenin %70’e yakınına arama ruhsatının verilmesi ve madencilikte sömürgeci, yağmacı madenciliğin egemen kılınması.
17-İşe girişlerde uygulanan mülakat sistemi.
18-Olmasada olur modunda tutulan meclisin varlığı ve neden olduğu harcamalar. Milletvekilliğinden emeklilik eşitlik ilkesine aykırıdır. Birden çok yerden maaş almak yasal gözükse de hukuka aykırıdır!
19-Halk hiçbir koşulda kendisine hizmet olarak dönmeyecek olan şeyler için bedel ödememelidir. Ödenen bedeller doğrudan doğruya halk ile ilişkili olmalıdır, en uygun araçlarla ve en uygun koşullarla yapılmalıdır.
20-Özel eğitim ve sağlık kurumlarına ne ad altında olursa olsun, hiçbir bedel ödenmemelidir. Başta madencilik olmak üzere; özel olanlar ve özelleştirilenler devletleştirilmelidir. Bu alanlarda yatırım yapmış olanların harcamaları, yasal faizi ile ve uzlaşılacak olan bir takvime bağlı olarak taksitlendirilerek ödenmelidir. Bugüne dek aldıkları, alacaklarından mahsup edilmelidir.
21-Bu ülkede kazanılarak yurt dışına aktarılan varlıkların vergisi tahsil edilmelidir.
Kişi kurum ve kuruluşlara sağlanan ayrıcalıklara ilişkin bir örneği paylaşmak istiyorum: [email protected]
“AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yandaş gazete Yeni Şafak’ın da sahibi olan Albayrak Grubu için bir kıyağa daha imza attı.
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Albayrak Grubu’na bağlı Varaka Kağıt Şirketi için Bursa Orhangazi’deki bir alan “özel endüstri bölgesi” ilan edildi. Varaka Kağıt’ın bağlı olduğu Albayrak Grubu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın arkadaşı Nuri Albayrak ve ailesine ait.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıklamasına göre, “özel endüstri bölgesi” adı altında yandaş şirketlere Hazine arazileri 49 yıllığına tahsis ediliyor, yurttaşlara ait araziler de devlet eliyle kamulaştırılıyor. Altyapı ve proje giderleri de kamu bütçesinden karşılanırken şirketler ruhsat, emlak ve damga vergilerinden muaf tutuluyor. Tüm bunların üstüne bir de Cumhurbaşkanı kararıyla ek teşvikler veriliyor.
Sağlanan ayrıcalıklar şu şekilde sıralandı:
• Altyapı masraflarını Bakanlık karşılıyor,
• Devlet, şirketler için yurttaşların arazilerini kamulaştırıyor,
• Plan ve projeler Bakanlıkça onaylanıyor,
• Ruhsat ve izinler Bakanlık tarafından veriliyor, şirketler harç bedeli ödemiyor,
• Hazine arazileri üzerinde 49 yıllığına tahsis ediliyor,
• Bölge içerisinde yer alan bütün binalar emlak vergisinden muaf,
• Damga vergisinden de muaflar,
• Tüm bunların yanında Cumhurbaşkanı ek teşvikler belirleyebilir.”
Millet sırtındaki kamburlardan kurtulduğu an, kontrol ve denetimlerin eşitlik ilkesi temelinde ve ayrımsız olarak uygulandığı taktirde; milletin refah düzeyi ve mutluluğu artacaktır. Yoksul bırakılan insanımız, pazarlardan atık sebze ve meyve toplamayacak, aynı zamanda bin bir güçlükle üretilen ürünler uygun fiyatlarla satılmadığı için tarlada kalmayacaktır. Bu ağır yoksulluğun nedeni sistemle ve sistemin uygulamaya çalıştığı planlanmış yöntemlerle ilgilidir. Bir an önce yapılması gereken şey, mevcut yönetenlerden demokratik yollarla kurtulmaktır. Bunun ön adımı, muhalefetin birliktelikten yana uzlaşması ve dayanışmasıdır. Bir erken seçim sorunlarımızın çok büyük bir bölümünü, halka karşı değil, halktan yana politikalarla giderebilir. Farklı görüşlerden olanlar önceliği, farklılıklarını koruyabilecekleri demokratik bir ortamın oluşturulmasından yana kullanmalıdırlar.