Kibele Kadın Derneği, İş Bankası önünde toplanarak, Atatürk Bulvarı üzerinden Kent Meydanı’na yürüdü. Kadınlar yürüyüşte, döviz ve pankartlar taşırken, sloganlar atıp şarkılara eşlik etti.
Didim Kent Meydanı’nda bir araya gelen kadınlar, basın açıklaması öncesinde hayatını kaybeden ve katledilen kadınlar için saygı duruşunda bulunuldu.
Kibele Derneği Başkanı Nurhan Kocabıyıkoğlu’nun Kovid olması nedeniyle açıklamaya katılmazken, basın açıklamasını Derneği eski Başkanı Zekiye Baran okudu.
Baran, açıklamasında; “8 Mart dünya kadınlarının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bundan yıllar önce  8 Mart 1857 yılında ,Amerika Birleşik Devletlerinin Newyork eyaletinde ,dokuma işçisi kadınlar; daha iyi çalışma koşulları ,çalışma saatlerinin kısaltılması , eşit işe eşit ücret gibi taleplerle greve gitmişlerdir.   Polisin saldırısı sonucunda 129 kadın işçi yakılarak katledilmiştir.1910 yılında Kopenhag ‘da toplanan 2.Enternasyonel’de     Alman    Sosyal Demokrat Parti önderliğinde Clara Zetkin tarafından 8 Mart ‘ın Uluslararası Kadınlar Günü olarak kutlanması önerilmiş ve kabul edilmiştir. Daha sonra 1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiştir. Biz kadınlar; başta Amerika’da yakılarak katledilen işçi kadınlar olmak  üzere ; tarihin başlangıcından bugüne kadar katledilen tüm kadınlarımızı saygı ile anıyoruz . Ve yine  Clara  Zetkin başta olmak üzere; kadının özgürleşmesi mücadelesinde yer alan tüm kadınları saygı ile selamlıyoruz . 

Didim yangın yeri! Didim yangın yeri!


“Tüm öfkemiz ve isyanımızla alanlardayız”
Sevgili kızkardeşlerim; bugün, Mart’ın en güzel günü. Bugün eşitliğin olmadığı hayata, yasalara, ailelere, sokaklara, çalışma koşullarına, yoksulluğa, zamlara, ekmek ve yağ kuyruklarına ve savaşlara hayır demek için buradayız. Pazara gidemeyen, çocuklarını doyuramayan annelerin gözyaşları için buradayız. Tüm öfkemiz ve isyanımızla  alanlardayız.
    Çok yakınımızda bir savaş başladı bu paylaşım savaşı aynı zamanda kadınlara karşı yürütülen bir savaş aslında. Tarih boyunca  kadın bedeni savaş alanlarından biri olmuştur. Kadın bedenleri savaş ganimeti olarak görülmüştür. Maalesef sosyal medyada Ukraynalı kadınların bu durumunu fırsata çevirmeyi düşünenlerin paylaşımları ile karşılaşıyoruz. Savaş tarihi, kadın bedenleri üzerinden çok çirkin bir şekilde tekerrür etmektedir yine.
“Şubat raporuna göre 23 kadın cinayeti işlenmiş”
   Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Şubat raporuna göre 23 kadın cinayeti işlenmiş.21 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 23 kadından 11’inin hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi, 10’u boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2 kadın ise ekonomik bahanelerle öldürüldü. 11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam edecek, cinayetler sıradan ve kabul edilebilir olaylar olarak kalacak, sömürü ve zulüm devam edecek ve ülke kadınlar için bir mezbahadan farksız hale gelecektir.
 “Eşitsizlikler giderek derinleşmektedir”
Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Kadın emeği üzerindeki sömürü her geçen gün artmaktadır. Yoksulluk, eşitsizlik, sosyal adaletsizlik ekonomik kriz tüm dünyada erkeklerden çok kadınları etkilemektedir. Kadınlar daha az eğitim almakta, erkeklerle aynı işi yaptıkları halde daha az ücret almaktadır. Kadınların ev içi emekleri karşılıksız ve sosyal güvencesiz kalmaya devam etmektedir 
Kadınların nafaka hakları yasalarla ellerinden alınmaya çalışılmakta kadın boşandıktan sonra da ekonomik sorunların içine itilmektedir. Kadınlar iş yaşamlarından uzaklaştırılmaya, çocuk doğurup sistemin sürekliliğini sağlamaya mecbur tutuluyor. Erkek egemen sistem kadın üretmezse sistemin çökeceğini çok iyi bilmektedir. 
Biz kadınların en temel hakkımız olan yaşam hakkımızın elimizden alınması karşısında söyleyecek sözümüz bitmedi de bitmeyecek de.
 Taciz ve tecavüzünüze, fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik her türlü şiddetinize de direneceğiz. Çocuklarımızı, kızlarımızı size kurban etmeyeceğiz.
Zulüm varsa, eşitsizlik varsa; isyan da vardır, dayanışma da vardır, direniş  de vardır. Bitmedi sözümüz ve söyleyeceklerimiz. ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır!’ Diyoruz tüm isyanımızla! Selam olsun direnen kadınlara. Yaşasın feminist mücadelemiz, Yaşasın direnişin  mor hali!” ifadelerini kullandı.
HABER: ELİF DİKBAŞ