Yığınlar kaybettiğinde kazananlar küçük bir azınlık olur genellikle. Kaz Dağlarında sadece o yörede yaşayanlar değil; bütün ülke kaybetti! Hatta bunu bir adım daha ileri götürerek şunu söyleyebiliriz; dünya insanlık ailesi kaybetti!
Politika tercihi onu yapanın gücü ile doğru orantılıdır. Toplumda karşılığı olan politikalar için fazlaca bir çaba harcamaya gerek duyulmaz. Önceden döşenmiş kalıplar vardır ve bir kesime ait olduğunu varsayanlar bu kanallarla gelen iletilere gözü kapalı olarak inanırlar. Aidiyet aklı kullanmanın engeli olur. Soru sorulmaz, gerekli bilgilenme olanakları kullanılmaz ama yığınlar bilmedikleri ve tam olarak anlamadıkları şeyleri savunmaya hazır kıtalardır(!) Egemenin çıkarı ile sıradanın çıkarı bağdaşmaz. Dahası, egemenlerin yararına olan şeyler genellikle sıradanların zararına olur. Bu nedenle politik tercihler mutlaka sınıf penceresinden görülmelidir. Bunun için sınıf bilinci ön koşuldur.
Yığınları olumsuz olarak etkileyen kontrolsüz fiyat artışları bütün yığınları ilgilendirir. Örneğin; zirai ürünlerin üretilmesinin teşvik edilmesi iç tüketimi olduğu kadar, ihracatı da olumlu yönde etkiler. Ama erk kullanıcı tercihini üretimden yana değil de ithalattan yana kullanırsa; milyonların olumsuz olarak etkilenmesine karşın ithalat yapan bir avuç atanmış korkunç karlar elde eder. Elde edilen maddi değerler aynı zamanda siyasetin finansmanını sağlar. Bu ayrıcalığın pekiştirilmesi ve gücün artırılmasıdır. Politik tercih sonucunda varlığına varlık katanlar aynı zamanda katılım yoluyla siyaseti ve yönetime ilişkin kararları belirler konuma gelirler(!)
Bu olumsuz süreç yoluna devam ederken, eğitimi paralı hale getirir ve sağlığın da eteğinden çeker. Onlarca yıl önce olabilecekleri anlatmak isterken şöyle ifade ediyorduk; “Paran kadar sağlık, paran kadar eğitim(!)” Şimdi artık bu söylediklerimiz gerçek oldu. Üstelik bu olanlar ileriye doğru giderken değil, geriye doğru savrulurken yaşanıyor. Orta gelir düzeyinde olanlar sürekli olarak kayıplar yaşamaktadırlar. Dar ve sabit gelirlilerin gelirleri gerilerken fiyatlar artıyor. Fiyat artışı üretmemekten ve dışa bağımlılıktan kaynaklanıyor ama bir de kar itişli fiyat artışları var. Kontrol ve denetim olmadığı veya yeterli olmadığı için, satıcı aracılar kafalarına göre fiyat belirliyorlar(!) Özellikle dışarıdan alınanlar dar bir atanmışlar grubu tarafından yapıldığında sorunlar içinden çıkılmaz hale geliyor.
Varlıklara ve makamlara hak etmeden sahip olmak, önce vicdanı ve onuru, hemen ardından ahlakı aşındırır. Ezikler söz sahibi olduklarında, sözün bir önemi kalmaz! Dahası ele geçirilen olanaklar intikam amaçlı kullanılır. Bu süreçte gerçeğe, aydınlığa, bilime savaş açılır(!) İleri gitmek, gerinin ilerisine gitmekle sonuçlanır(!) Tahkim edilerek cepheye sürülen örgütlü cehalet yaşamın her alanını çöle çevirir! Sonuçta insanlar ve insanlık kaybederken; insanlık ve yaşam düşmanları kazanır. Bu utançlı kazanç insanlığın ayıplı yanına bir leke gibi yapışır! Kendimize şu soruyu sorabiliriz, kimler kaybetti? İşçiler, çiftçiler, emekliler, esnaf…İşin özü şu; emeği ile geçinen sabit ve dar gelirliler kaybederken, orta gelir düzeyinde olan kesim de kaybedenlere katıldı. Peki kimler kazandı? Yönetenler, aracılar ve bürokratlarla, inançları çıkarlarına alet edenler…
CEHENNEMİN KAPILARI.
Kim açık bıraktı bu kapıları?
Cehennem soluğu ensemizde!
Güneş tepemizde ateş topu,
Cayır cayır yanmakta her şey.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi;
Rüzgâr yorgun, bulutlar sönmüş…
Eli yakamızda yoksulluğun,
Kim dayanabilir açlığın bakışlarına?
İşsizlik dersen, bir çıkmaz sokak.
Ölümlerden ölüm beğeniriz,
Arkamızdan ağlayacak kimse yok!
Küstü yaşama boynu bükük karanfiller,
Duyulmuyor açmadan solan güllerin feryadı!
Tutukluyuz yaşam düşmanlarıyla birlikte yaşamaya!
Kanıksandı tuhaflıklar ve sorular söndü…
Sıcağın zemherisinde, çaresizliğin dibindeyiz!
Solan umutlarla birlikte ve enkaz altındayız.
Yorgun sevdalar yenik düştü yıllara,
Kan ağlıyor yüreği tökezleyenlerin;
Kim açık bıraktı cehennemin kapılarını?
10,08,2024-DİDİM