Bahar, kavuşmaların yola çıkışıdır, cemrelerle halaya duran. Yaşama çırpınışıdır sevdalı yüreklerin…Bahar yaşamın duyumsandığı bir zaman dilimidir. Renklerle bezenen çiçeklerle süslenir.

UYANIRKEN DOĞA…

Yakındır ağaçların gelinlik giymesi,

Sıcacık öpücükle sarılıp sarmalananlar…

Güneşin avuçlarında filizler, sürgünler.

Ve tohumlar ki, gün yüzü görmeye gün sayar.

Yenileyecek yaşamını cümle varlıklar,

Beslenerek doğa ananın göğüslerinden.

Ve ırmaklar denizlere taşıyacak sevincini…

Her yanı çınlatırken savrulan kanatlar,

Evet, yakındır ağaçların gelinlik giymesi…

Bahar yaşamın ve yaşayanların bayramıdır, o nedenle bekleyeni çok olur…Aslında bahar sadece bir mevsim değildir, dört mevsimde de görülebilecek olan davetsiz bir beşinci mevsimdir!...

Gül çiseleridir şafakta baharlı kokusunu soyunan.

Yücelerinden dağın sevdası çökerken ovaya.

Yorgun düşen umut polenlerini taşıyan rüzgâr,

Şahlanır, göklere direk olur, eline el değmemiş arzular!

“Yaren Leylek gelecek, balıkçı Adem amcayla kavuşacak, biz de tıpkı Adile Naşit’i, Münir Özkul’u, Tarık Akan’ı, Şener Şen’i, Ayşen Gruda’yı, Halit Akçatepe’yi izlemiş gibi mutlu olacağız.

Yaren, belki de bizi bu hayatta hayal kırıklığına uğratmayan ender canlılardan biri.

Tam 14 yıldır olduğu gibi bu yıl da yaptı yapacağını.

Milyonların gönlünde taht kurdu.

Yine geldi, Eskikaraağaç Leylek Köyü’ndeki Balıkçı Adem Yılmaz’ın kayığına kondu. (Korkusuz. İpek Özbey)

Umut düş emzirirken, gelecek özlemindeydi;

Ve gül döktü yüreğinin ateşini ten yangınlarına.

Kor olmuştu sevdası ki, sular kar etmedi ona.

Kül oldu yürek yangınına dökülen sularla!...

Bahar istemler yumağı, bahar özlemler toplamıdır. Bu nedenle bahar sadece kendisine değil, anlam ve önemi nedeniyle her mevsime yakışır. Bu nedenle de yaşama en çok yakışandır. Zaten beşinci mevsim olabilmesi bundandır.

                          

                         

En ele avuca sığmaz hallerdeyken,

İki can, iki yürek ve iki özlem baharlı…

Ağlar rüzgâr, kuş uğunur, alevlenir sular!

El ele dokunduğunda, sevdalı yürek köz olur!

En büyük aşklar başla komutunu bahardan alır. Deli akar damarlardaki kan. Sular köklere, damarlara, kılcallara, dallara, filizlere, sürgünlere, taç yapraklara ve renklere yürür. Sana, bana, bize ve herkese savrulur en güzel kokular…

Bahar yapraklarına sarınır yeşilin mutluluğu.

Çiçek renginde giysiler biçilir sevdaya.

Gece yangınlarında harlanır düşleri umudum;

Sönen dalgalarla su uyur kendi kollarında!

Sahilleri yalar suların sevincini taşıyan dalgalar. Yaşamla ve barışla, özlemle kucaklaşır sular. Yarınlara Kızılırmak’tan akar cümle sular. Hasan Hüseyin Korkmazgil olur çağlayanlar!...

İyi bir yerde ve en iyi hallerdeyim...
Kadehime bandırdım gökçe hayallerini,
Düşlerimi sardı ön baharın cemreleri.
Yeşerdi filizlerim, sürgünlerim göverdi!

Baharda sadece doğa değil, insanlar da göverir. Dal üstüne dal, yaprak üstüne yaprak koyar, renklerle alevlendirir çiçekleri ve renk üstüne renk giydirir güllere. El ayak olur varlıklara, koynuna girer doğanın…

Renklerin baharlı zamanıdır çiçeğe bürünen,
Telli duvaklı gelin donunda yürür gelincikler.
Bulutlara yüz sürer sevdalı yağmur tohumu,
Gül kokulu kadınlarla düşlerde gezinme zamanıdır!

Son olarak, her yıl Bursa Karacabey Eskikaraağaç köyüne gelip kayıkçı Âdem’i bulan ve kayığına konan, yazı onunla geçiren yolu güzel, kendi güzel, adı güzel Yaren leyleğe mektup yazmış olayım ki, sevildiğini, özlendiğini, yolunun gözlendiğini hiç unutmasın, hep gelsin, biz de baharın geldiğini ağaçların çiçeğe durmasından, havaya, suya, yere üç cemre düşmesinden önce, Yaren leyleğin geldiğinden anlayalım! Hem mektup yazmak da bir yarenlik sayılmaz mı? Yarenlik nedir derseniz, dostluk, yoldaşlık ve yakın arkadaşlıktan başka ne olabilir ki? (BİRGÜN PAZAR, Haydar Ergülen)