Cumhuriyet düşüncesinin temelinde özgür birey var. Yönetime katılma hakkı kazanarak; haklarına, ülkesine, doğasına ve tüm kaynaklarına sahip çıkan bir birey var. Bu birey kul değil, köle değil, özgür iradi katılımcı bir vatandaştır. Bunu sağlamak için egemenlik ona el koyanlardan alınarak, gerçek sahibi olan halka verilmiştir. Bu olay sadece Müslüman ülkeler açısından değil; tüm bağımlı ülkelerin, bağımsızlık mücadelesine önderlik etmiştir. Bu niteliği nedeniyle bir ülkeye özgü olmaktan çıkarak evrensel bir niteliğe bürünmüştür. Bu gelişmeler öncelikle emperyalist ve kapitalist ülkeler tarafından yok edilmek istenmiştir. Bunun için yerli işbirlikçilere el atılmıştır! Yabancı güçlerin desteklediği bu güçler her zaman özgürlüklerin ve bağımsızlığın önündeki en büyük engel olmaya devam etmektedir.
Millî mücadele sürecinde ve cumhuriyetin kuruluşu sırasındaki karşıtlıklarını miras olarak ardıllarına bıraktılar. Cumhuriyetin kazanımlarıyla kavuştukları olanakları kullanarak cumhuriyetin kuyusunu kazanlar, yaşamın her alanına el atmaya çalışmaktadırlar. Bu çabalarında başarıya ulaşmaları pek olası gözükmemektedir. Buna karşın ülkemiz, 1920’li yılların koşullarına dönmüş gibidir. Yeniden cumhuriyet ve yeniden kuruluş kaçınılmaz olmuştur.
İki siyasi parti başkanının cumhuriyete yönelik itibarsızlaştırma girişimi nedeniyle dile getirdikleri tepkiler örtüşmektedir. Genel çoğunluğun istemleri dillendirilmiştir:
“AKP'li Mahir Ünal'ın sözlerine isim vermeden yanıt veren Bahçeli; "Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Ön yargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçemizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde öz güven eksikliğidir." dedi.”
Meral Şener çok daha açık net bir yaklaşımla sorunu ortaya koymuştur:
“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Akşener, yaptığı açıklamalarda AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın "Bu düpedüz patolojik bir cumhuriyet nefretine kılıf bulma gayretidir. Tepeden tırnağa art niyetlidir. Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir" ifadelerine tepki gösterdi. Akşener, "Türkçe düşünemiyor musun? O senin kapasite problemin. Çünkü düşünce üretebilmek için önce düşünebilmek lazım. Siz en küçük bir düşünme yetisine sahip oldunuz da Türkçe mi size engel oldu. Siz bir kitap açıp okumayı denediniz de alfabe mi size engel oldu. Siz bu millete bu memlekete yararı olan bir değer setine sahip oldunuz da cumhuriyet mi size engel oldu. Yuh olsun, yazıklar olsun.”
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen’in köşe yazısından alıntıyla yazımızı noktalayalım: “Cumhuriyet Devrimi, üreten, özgürce düşünen, kendi kendini yönetebilen insanı yaratmak için önce onları kulluktan yurttaşlığa geçiren sistemi kurdu; halkın konuştuğu dile uygun alfabeyi kabul etti. Halk, bu sayede yüzyıllardır unutulan geçmişiyle buluştu; Arap ve Fars kültürünün etkisi altında baskılanan dil, Anadolu’nun binlerce yıllık kültür birikimine ulaştı.”