Her şey yok edilirken, kentler ölmeye yattı; bir savruldu ki yaşamlar, can kıran fırtınaları estirdiler! Oysa var olanlar ve bize ait olanlar, adilce paylaşılabilseydi; yaşamın her alanında fırsat eşitliği gözetilseydi, “gül gibi” geçinip gidecektik. Severek, sevilerek, güvenerek, dayanışarak. Özgüvenle taçlanacaktı üretkenliğimiz. Gözü çıkasıcalar, göz dikti öz varlıklarımıza!...
Yıkıntılar kaldı ölümler tanığı kentlerden.
Şaşırtılmış kışkırtmaların ellerinde kan…
Batarken acısı, korkulu gözlerine gerçeğin;
Katledilenler saplandı beynimize üryan!...
Her şey, ama her şey paylaşım temeli çıkarlar içindi. Ben paylaşım diyorum ama o öz çıkarını gözeten bir avuç azınlık paylaşmamak üzerine kurmuştu politikalarını. Her şeye el koydular. İyi, güzel, doğru ve gerekli olan ne varsa, bir biçimde çürüterek yok ettiler. Yağmadan pay alan itaatkârlar, kul olmanın ayrıcalığıyla başkalarına yaşama hakkı tanımadılar! Yozlukları, yobazlıkları ve düzenbazlıklarıyla çürüttüler o güzelim baharlı yaşamları(!)Ezikler
Ey çıkarları için kanlı savaşlar çıkaranlar!
Ülkeleri parçalayıp gelecekleri vuranlar! Yatar ölü çocuklar, vurulan sokaklarda;
Cehenneme çevirdiğiniz yerlerde söndü ocaklar!...
Sen, ben ve bizim oğlan üçlemesi kısırlaştırdı yaşamı. Bilenler değil, hizmet edebilenler tercih nedeni oldu. Kurumlar çökertilince, söndü devletin omurgası ama omurgasızlar her şey olabildi(!) Şekil şartına dönüştürüldü seçimler, atanmışlar öne geçti(!) Her yere sadece yandaşlar atandı. Ezikler, bir şey olunca her şey olma çabasına girdiler; yakıp yıktılar ve yok ettiler insanca yaşamı!...
Tüm ölümler erken ve ayrılıklar vakitsizken;
Ağrının yürek taşkınlarıyla çağrısız gelen,
Belli ki artık gidenler geri dönmeyecektir…
Bir kapı açılır ardına dek ve kapanır son perde!
Umut ne olmazsa olmazdır ki böyle, o kırıldığında sönüyor yaşamak! Taşkınlara karışıyor suların gözyaşları. Ağıta dönüşüyor rüzgârın melodisi, öksüz yapraklar sürükleniyor sokaklarda; dökülen renkleriyle birlikte uçuşuyor dönülemeyenlere… Bir olmazsa olmaz iken umut; yanlış yerde ve yanlış zamanda ayak bağı oluyor kurtuluş kavgalarına!...
Umudun gözleri soldu,
Bakışları söndü ansızın.
Daha yaşama doymadan,
Dönülmeyeniyle buluştu ayrılıkların!...
Kırım sadece kırma eylemi değil; kırarak yok etmektir, bir türü, bir kuşağı, bir kültürü! Bu söylemden sadece insan varlığı düşünülür ise, soruna kabaca ve tür ayrımcı olarak yaklaşılmış olur. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bombalarda savaş hukuku gözetilmemiştir. Atılan bombalar o kentlerdeki bütün varlıkları kırarak yok etmiştir. Kırım söyleminin karşılığı, tüm varlıkları ve değerleri yok etmek anlamındadır. Çernobil, bir başka tipik örnektir ve yaşamla birlikte tüm varlıkları yok etmektir(!)
Geçmişten gereken dersleri almadığımız için, bizden öncekilerin hatalarını tekrarlıyoruz. İşte bu kültürsüzlüğün tipik bir örneğidir ki; yaşamı farklı, yararlı ve gerekli olarak algılamamıza engel olmaktadır. Kaz Dağlarında, Artvin’de Erzincan’ın İliç’inde kırımlar gözlerimizin önünde oluyor!...
Umut birlikte ulaşmaktı yarınlara,
Sıkıca tutunarak köşelerine çemberin.
Gözyaşlarıyla büyür ayrılık çiçekleri,
Sinsice sildiler geleceği yarınlardan…
Bu yazımı bir eğitimci arkadaşımdan alıntı ile noktalamak istiyorum:
AYÇE CANSU YAŞAR- EĞİTİMCİ:
“Durmadan sinek üreten bir bataklık var. Tekil olarak failler yalnızca sineklerdir. Öldürmekle de mahkûm etmekle de bitmezler. Bataklık ise bu sinekleri üreten çürük düzendir. Suçun kaynağının mide bulandırıcı sinekler değil de bu sinekleri üreten bataklık olduğu gerçeği sistematik olarak perdelenir. Dikkatler durmadan sineklere çekilir. Biz sinekleri tartışırken o bataklık binlerce başka sinek üretir. Bu bataklık kendini gizlemek için çeşitli yollar geliştirmiştir. Din ve milliyetçilik, bataklığın kendini gizleme yöntemlerinin başında gelir. Bataklığı ifşa etmeden ve bataklığın kökünü kurutmadan sinekleri bitirmek imkânsızdır. Sorun bireyde olmadığı için çözümü bireyde aramak boşunadır. Bataklığı kurutmanın yolu bilinçli, bütüncül, örgütlü bir halk mücadelesinden geçmektedir.”( Ayçe Cansu Yaşar-Eğitimci, Birgün, 13/ 10/ 2024)