Sezgin, 2020 yılının Ocak ayında Libya'ya asker gönderilmesine İYİ Parti olarak karşı çıktıklarını hatırlatarak, "2020 şartlarında dile getirdiğimiz görüşler konusundaki haklılığımızdan eminiz. Buna mukabil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başlattığı bir süreci yarıda, eksik hâlde bırakmasının yaratabileceği muhtelif sakıncaların da farkındayız." ifadelerini kullandı.
2020 sonundan bu yana ateşkes nedeniyle Libya'da iç savaş durumu yaşanmadığını belirten Sezgin, "Askerimiz muharip güç konumunda değildir. Bu şartlarda, Libya'daki mevcudiyetimiz, Libya güvenlik güçlerinin kapasite gelişimine ve kendi ayakları üzerinde durmasına katkı sağlıyorsa zaman zaman yaşanan milisler arası çatışmalar bakımından caydırıcı bir rol oynuyorsa buna olumlu yaklaşırız" şeklinde konuştu.
Sezgin, İYİ Parti'nin tezkereye evet demesinin diğer gerekçelerini şu şekilde sıraladı:
"Libya'daki kuvvet varlığımız uluslararası camianın üzerinde iyi kötü uzlaştığı siyasi bir anlayışı, barış ve istikrar misyonunu esas alacaksa ve görevi "Libya'yı ileride dış saldırılardan ve iç çatışmalardan koruyacak bir ordunun eğitilmesi" olarak tanımlanıyorsa buna itirazımız olmaz. Uluslararası gelişmeler o kadar vahim ki bu risk ortamında Hükûmetin, Libya ve Doğu Akdeniz'de hareket alanının engellendiği izleniminin doğması, dış âlemde Türkiye'nin hayrına olmayan bazı soru işaretlerine yol açabilir. Libya'daki kuvvetlerimizin ve yurt dışında görevde bulunan Mehmetçiğin moral gücünü korumasını da önemsiyoruz ve yeni bir savrulma yaşamanızdan endişe duyuyor olsak da Türkiye'nin Libya'da yatıştırıcı, makul ve iki tarafı yakınlaştırıcı bir rol oynaması ulusal çıkarlarımıza halel gelmemesi kaydıyla bu süre uzatma tezkeresine "evet" diyoruz."
Sezgin ayrıca şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin menfaatleri söz konusu olduğunda biz İYİ Parti olarak şunu düşünürüz: Şu anda iktidar olsaydık ne yapardık? Tüm iç siyasi mülahazaların ötesinde, o koşullarda Türkiye'nin millî çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre tutumuzu belirleriz yani derdimiz hatalarla mahmul iktidarın yanlışlarını iç siyaset sahasında kolay bir istimara tabi tutmak değildir. Tezkere gerekçesinde, Libya'nın egemenliği ve toprak bütünlüğü vurgusu yapılmakta, siyasi birliğinin korunmasına ve kalıcı ateşkese verilen önem dile getirilmektedir, bununla tam olarak mutabıkız. İktidara yeniden söylüyorum: Bundan sapma olmamasını, bu konuda savrulmaya gidilmemesini bekliyoruz.
“Tezkereye ‘evet’ dememiz, Yunanistan'la mevcut gerilimin de bir neticesidir”
Değerli arkadaşlar, Libya'daki askerî varlığımız, mevcut hâliyle, Rusya'ya karşı bölgede bir denge ve koz unsuru olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca, tezkereye "evet" dememiz, Yunanistan'la mevcut gerilimi göz önünde bulundurmamızın da bir neticesidir.
Yunanistan'la halledilmesi gereken birçok sorunumuz vardır, bunların bir kısmı deniz yetki alanlarıyla alakalıdır; kararımızda bunu da göz önünde bulunduruyoruz. Yunanistan'ın mütecaviz ve kabul edilemez talep ve çıkışlarında ham milliyetçilik hayalleri olduğu muhakkaktır. Yunanistan iç siyasetinde Türkiye karşıtlığının prim yaptığı da bir gerçektir ancak Türkiye'de de iktidar, uluslararası ilişkileri iç politikaya pervasızca alet edebilmektedir. Haklı olduğumuz davamızda iktidarın bu pervasız tutumu sonucunda bir defa daha haksız duruma düşmekten kaygılıyız.
Yunanistan'la mevcut çok sayıdaki karmaşık sorunlar o kadar derin, millî güvenliğimiz açısından ve ulusal çıkarlarımız bakımından o denli önemli ve hassas ki bunların iç politika arayışlarına indirgenmesi çok sakıncalıdır.
Türkiye ile Yunanistan arasında sorunların çözümünde acilen aklın, diplomatik aklın öne çıkartılması icap etmektedir. Türkiye'nin diplomasi tecrübesi ve performansı Yunanistan'ın fersah fersah ötesinde olmalıdır ama maalesef Yunanistan'ın Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde yaptığı hatalar nedeniyle oluşan boşlukları doldurduğu, karşıtlıkları kullandığı ve avantaj sağladığı da bizdeki tek adam rejiminin vebal hanesine kayıtlı bir gerçektir.
Oysa cumhuriyetimizin dış politika geleneği farklıydı. Dış politika geleneği bölgemizde ittifaklar ve uzlaşı yoluyla kurulan birliktelikler sayesinde ülkemize yönelik tehditleri izale etmek, çıkarlarımızı korumak ve istikrar üretmek anlayışına dayalıydı. Bu bağlamda, Sayın Millî Savunma Bakanının geçtiğimiz günlerde Yunanistan'la aramızdaki sorunları siyasi görüşmeler yoluyla aşmayı öneren açıklamasını olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanının EFES-2022 Tatbikatı'nda Yunanistan'ına Ege'deki gayri askerî statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye çağırması gecikmiş ama yerinde bir çağrıdır. Umuyorum, Sayın Cumhurbaşkanı bu konuşmasında yaptığı öğütleri, diplomatik akıl öğütlerini kendisi de uygular ve Türkiye yeniden makul bir yaklaşım içinde Yunanistan'la görüşmelerini sürdürebilir."