Ahlak istenir ve onaylanan bir yaşama biçiminin gereğidir. Kültür ise, yaşama biçimini belirleyen birikimdir. Ahlak dendiği zaman aklımıza dürüst, namuslu, güvenilirlik gibi olumlu niteliklere sahip olan kişi veya kişiler gelir. Ahlak kümesi ile kültür kümesi kesiştiğinde ortaya çıkan kesişim kümesinde bu olumlu niteliklerin yer aldığını görürüz. Ahlak ile kültür sürekli olarak etkileşim içinde olan toplumsal değerlerdir. Bu savın açılımını yapay zekadan alalım:
“Kültürün Ahlaka Etkisi
- Değerler ve Normlar: Kültür, toplumun değerlerini ve normlarını belirler. Bu değerler ve normlar, ahlaki kuralların temelini oluşturur.
- Davranış Kalıpları: Kültürel normlar, bireylerin nasıl davranması gerektiğini belirler ve bu davranış kalıpları ahlaki değerlere dayanır.
- Toplumsal Beklentiler: Kültür, bireylerin toplum içinde nasıl davranmaları gerektiğine dair beklentiler oluşturur. Bu beklentiler, ahlaki kurallarla uyumlu olmalıdır.
Ahlakın Kültüre Etkisi
- Toplumsal Düzen: Ahlaki kurallar, toplumun düzenini ve istikrarını sağlar. Bu kurallar, kültürel normlarla desteklenir ve pekiştirilir.
- Eğitim ve Sosyalizasyon: Ahlaki değerler, kültürel eğitim ve sosyalizasyon süreçleriyle bireylere aktarılır. Bu süreçler, bireylerin ahlaki değerleri benimsemelerini sağlar.
- Kültürel Kimlik: Ahlaki değerler, bir toplumun kültürel kimliğinin önemli bir parçasıdır. Bu değerler, toplumun kültürel mirasını ve kimliğini korur ve sürdürür.”
Ahlak ile kültür toplumun harcıdır. Bu harç, millet olgusunun temelinde yer alır. Millet olmak, toplumsal gelişmişliğin göstergesidir. Bu etkileşimli değerlerin bileşkesi, toplumları devlet olgusuna götürür. Devlet olgusunda birlikte yaşama iradesi önemli bir belirleyendir. Bu belirlemenin bünyesinde, istenir bir ortak gelecek tasavvuru vardır. Bu istem ve beklentileri gerçekleştirecek olan yapının her şeyden önce tüm varlıkların yaşama ilişkin temel haklarını gözetmesi gerekmektedir. Demokratik ve laik bir yapıda; fırsat eşitliğinin, farkındalığın, ön görebilirliğin, hukukun üstünlüğü temelinde yaşam biçimi olarak kabullenilmesidir.
“Ahlak ve kültür, birbirini tamamlayan ve güçlendiren iki önemli unsurdur. Bu iki kavram, bireylerin ve toplumların davranışlarını şekillendirir ve toplumsal uyumu sağlar.”
Temel moral değerler, doğuştan getirilenlere sonradan eklenenlerle oluşur. Sonradan eklenenler devletin amaçlamış olduğu ve kendisine yükümlülük olarak verilen ödev ve sorumluluklardır. Bunun için devletin temel görevlerini anımsamak yeterli olacaktır. Barınma, korunma, eğitim, sağlık ve güvenlik. Bunlara bilim ve çağdaşlığı da ekleyebiliriz. Şimdi yapay zekanın temel moral değerler saptamasına bakalım:
“Temel Moral Değerler
- Dürüstlük: Gerçekleri söylemek ve aldatmaktan kaçınmak.
- Adalet: Herkese eşit ve adil davranmak, haksızlık yapmamak.
- Saygı: Başkalarının haklarına, düşüncelerine ve duygularına saygı göstermek.
- Sorumluluk: Kendi davranışlarının sonuçlarını üstlenmek ve görevlerini yerine getirmek.
- Empati: Başkalarının duygularını anlamak ve onlara karşı duyarlı olmak.
- Merhamet: Başkalarına yardım etmek ve acılarını hafifletmek için çaba göstermek.
- Sadakat: Bağlılık ve güvenilirlik göstermek.
Bu değerler, bireylerin ve toplumların uyum içinde yaşamasını sağlar ve toplumsal düzeni korur.”
YARINLAR BUGÜNDÜR!...
Kendi sonsuzuna gider yola çıkan yollar…
Her nokta başlangıç ve her nokta son olabilir.
Dingin sular yorulunca uyur kendi koynunda;
Her günün başlattığı en az bitirdiği kadardır.
Giyinir çiçekler renklerini, esintilere bırakırken tenini…
Var olmak tutar özgür yaşamın sıcacık ellerini.
Paylaşılan yaşamak kucak açar çağlayan sevdalara…
Umut tüten bacası olur yaşamın ve yürür yarınlara!...