Yerel seçime her geçen gün biraz daha fazla yaklaşıyoruz, Seçime katılan partiler 31 mart tarihinde yapılacak olan seçimden başarılı çıkabilmek adına var olan tüm güçleri ile mücadele ediyorlar.
Hepimiz biliyoruz ki 31 mart tarihinde yapılacak olan yerel seçim sonucu hem muhalefet cephesini hemde iktidar cephesinde yeni arayışlara yol açacak neticelere gebe.
Seçime birlikte katılan Cumhur ittifakı 30 büyükşehir belediyesinin özelliklede İstanbul’u kazanabilmek adına tüm gücü ile sahada bulunuyor, 14 mayıs ve 28 mayıs tarihlerinde seçimi kıl payı kazanan cumhur ittifakı 31 mart tarihinde herhangi bir yol kazasına uğramamak adına elindeki tüm imkanları kullanıyor zira yerel seçimde alınacak olası bir başarısızlık beraberinde “erken seçim” seslerinin yükselmesine vesile olabilir.
Aynı durum muhalefette bulunan partiler içinde geçerli, Muhalefet partileri de 31 mart tarihindeki seçimde alınabilecek en iyi netice ile seçimden çıkmanın hesabı içerisindeler ki mevcut hükümeti erken seçime çağırabilsinler.
İşte böylesi bir süreçte bizde belli aralıklar ile siyasi partilerin saha çalışmalarına iştirak ediyor ve seçmen davranışları ile kanaat sahibi olmaya çalışıyoruz.
Siyasi partiler bilindiği gibi seçmene ulaşabilmek adına partilerini ve adaylarını anlatan görselleri imkanları ölçüsünde kentin her tarafında sergiliyor yine kendi imkanları dahilinde sesli yayınlar ile propaganda yapıyorlar.
Siyasi partilerin bu sesli ve görüntülü propagandalarına seçmenin aynı heyecan ile karşılık verdiğini söylemek zor, Siyasi partiler tüm imkanlarını seferber edip seçmeni hareketlendirmeye çaba gösterirken seçmenin siyasi partilere aynı netlikte cevap verdiğini söylemek zor.
Siyasetçi şu sıralar seçmenin kendisinden ayrı düştüğünü daha açık bir ifade ile vatandaşın seçimden çok geçim ile ilgili olduğunu görüyor, biliyor en azından hissediyor.
Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimiz mevcut bir belediye başkanı “-Ben yıllardır sahadayım her dönem seçmen son derece ateşli bir şekilde bizim propagandalarımıza cevap verir bizimle birlikte siyaset yapardı ancak bu seçim seçmende bizimde tanımlayamayacağımız bir sessizlik var, işin garip tarafı seçmenin bu şekildeki tepkisizliğinden nasibini tüm partiler alıyor, seçim akşamı nasıl bir sonuç ile karşı karşıya kalacağımızı inan bende bilmiyorum” diyerek var olan sıkıntıyı dile getirmişti.
Vatandaşı yakıp kavuran hayat pahalılığının seçim sonucuna hangi oranda etki edeceğini şimdiden tahmin etmek kolay olmasa gerek ancak Ramazan ayının başladığı şu günlerde vatandaşın iftar ve sahur sofralarını düşünmekten başka bir derdi olduğunu hiç sanmıyoruz.
Var olan ve tüm vatandaşları derinden etkileyen hayat pahalılığı seçmeni bir noktadan sonra siyasetten soğutuyor, Var olan tüm partilerin yıllar yılı iktidar olduğu bir süreçte özlediği hayat standardına kavuşamayan vatandaşın seçmene karşı sessiz ve ilgisiz olmaktan başka bir enstrümanı da kalmamış gibi.
Sessiz kalarak sesini duyurmak galiba en etkili yol olsa gerek.