Marksist Manifesto’dan Evrene Manifest Yazan Kuşaklara

Bir zamanlar “manifesto”, bir sınıfın mücadele çağrısıydı.
Bugün “manifest”, dilek defteri...

1848: Manifesto, bir devrim çağrısıydı

Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünist Manifesto’su, egemen sınıfların tir tir titrediği bir metindi. Manifest, bir niyet değil, bir mücadeleydi. Dilek değil, devrimdi. İradenin, emeğin ve bilincin manifestosuydu.

Onlar “Dünya üzerindeki tüm sömürü düzenleri yıkılsın” dediler.

Oysa günümüzün yeni yetmeleri “Evren bana yeni bir ilişki versin, 3 gün içinde” diyor.

2020’ler: Evrene niyet, bolluk panosu ve kuantum koçluğu

Bugünün "manifesto"su, kırtasiyeden alınan renkli not kağıtlarına yazılıyor.
Konu: “Yeni ayda ilişki manifestosu”, “Evrene iş başvurusu siparişi**” ya da “Para frekansına girmek…”

Ve hepsi bilimsel bir kavramla süsleniyor: “kuantum”

Bilim değil, sanki sihir, büyü...

Düşünsel Devrim mi, Duygusal Simülasyon mu?

Marksist kuşaklar, gerçekliği değiştirmek için tarihsel materyalizme sarılırken;
Yeni çağ kuşakları, gerçekliği kuantum çekim yasasıyla esnetebileceklerini sanıyor.

Ama şu farkı/ayrımı anımsatmakta fayda var:

  • Marksist Manifesto: Bilinçli sınıf mücadelesiyle düzen değiştirir.

  • Evrene Manifest: Bilinçdışı arzularla düşleri değiştirir.

Günümüzde;

Emeğin yerini pozitif titreşimler,
İradenin yerini çekim yasası,
Kolektifin yerini kişisel frekans,
Sınıf bilincinin yerini ruh eşini çağırma aldı.

Ve her şey bir “kişisel gelişim endüstrisi” içinde ambalajlanıyor.
“Sen yeterince istedin mi? Yoksa negatif enerji mi yaydın?”

Sorumluluk hep sende, tıpkı liberal ekonomide olduğu gibi...

İşte bu da kapitalist düzenin duyguları sömürü biçimi ne yazık ki...

Manifest kelimesi, Latincede “açıkça göstermek” demektir.
Dünlerde düzenin adaletsizliğini açıkça göstermekti yaşamdaki amaç...
Günümüzdeyse herkes evrene açıkça sipariş vermek peşinde

Evet, ne günlere geldik: Marks’ın “dünyayı değiştirmek” için yazdığı manifest, şimdi Instagram’a “dünyam değişsin” diye yazılan notlara dönüştü.

Ne günlere geldik gerçekten...

Bir zamanlar koca bir kuşak, “Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” diye haykırarak dünyayı değiştirmeye çalışıyordu. Şimdi ise başka bir kuşak, “Evrenle hizalanırsam, bolluk beni bulur” diyerek oturma odasında dilek panosu yapıyor, dilek ağacına çaput bağlar gibi duvardaki karton panoya renkli post-it'ler yapıştırıyor.

Sizi gidi kolaycılar, hampalar; emeksiz yemek peşinden koşan haytalar! Ve kolaycılar giderek çoğaldıkça; kurnazlar onlar için daha ne kandırmalıklar üretecekler, onları bakalım daha nasıl sömürecekeler?

Yaşadıkça; göreceğiz...