Aydın’ın Efeler ilçesinde yaşayan 40 yaşındaki Sinan Çepni, çocukluğunun geçtiği sokakta hayalini gerçeğe dönüştürdü. Farklı görünüşü ile dikkat çeken ve çay ocağı kültürüne farklı bir bakış açısı kazandıran Çepni’nin çay ocağı ise tarih ve felsefe seven gençlerin uğrak noktası haline geldi.

Aydın’ın Efeler ilçesinde çocukluğunun geçtiği sokakta açtığı çay ocağı ile hayalindeki işini kuran Sinan Çepni (40), uzun saçı ve farklı tarzıyla dikkat çekiyor. İşi ile sosyal hayatını birleştiren Çepni’nin felsefe ve tarihe olan merakı, çay ocağını da zamanla gençlerin kültür ve fikir paylaşımı yaptığı mekana dönüştürdü. Okuduğu kitaplar ve farklı konseptiyle de gençlerin dikkatini çeken Çepni, kendi tarzıyla işlettiği çay ocağında hem para kazanıyor hem de sosyal hayatını yaşıyor.

Görünüşü çay ocağı olsa da zamanla gençlerin fikir alışverişi yaptığı ve kültür paylaşımı yapılan bir açık hava kütüphanesine dönüşen çay ocağını, sevgiyle işlettiğine dikkat çeken Çepni; “Sevilmeden yapılan her işte insan mutsuz olur. Ben çocukluk hayalimi öz benliğimi koruyarak gerçekleştirdim ve burada hem paramı kazanıyorum, hem hayatımı yaşıyorum, hem de yeni insanlar tanıyarak manevi açıdan kendimi ve kültürümü geliştiriyorum” dedi.

“Müşterilerim beni olduğum gibi seviyor”

Farklı tarzı ile alışılmış esnaf portresinin dışına çıkan Çepni, müşterilerinin zaten kendisini olduğu sevdiği için geldiğini ifade ederek “Doğduğum günden beri bu sokaktayım. Eğitim hayatı dışındaki dönemleri çıkarırsak yaklaşık 35 yıldır bu sokaktayım. Daha önceki yerimiz Gümrükönü Hanı denilen yerin içindeydi. Atların, eşeklerin bağlandığı, semercilerin, nalbantların olduğu bir yerdi orası. Daha sonra o bölge restorasyona girince bir yana kaymak zorunda kaldık. O günden beri de burada çay ocağımızı işletiyoruz. 1974 yılından bu yana buradayız. Daha önce babam işletiyordu. 2010 yılında ben askerden döndükten sonra babamdan devraldım ve devam ediyorum. Tarzımdan dolayı şu ana kadar hiç bir şikayet almadım. Tam tersine değişik bulup, beğenip gelenler daha çok. Tabi bazen ‘bu uzun saç ne’ diyenler çıkıyor ama ben de onu çok sorun etmiyorum. Zaten işimi kendi öz benliğimle yapmak istiyorum. O yüzden de buradaki konseptim aslında alışılmışın biraz dışında. Kimsenin beni şekle sokmasına da izin veremem. Başkalarının istediği şekle bürünürsem, ben ben olmaktan çıkarım zaten. Müşterilerim zaten beni olduğum gibi seviyor ve ben olduğum için geliyorlar” dedi.

“Sevdiğim işi yapıyorum”

Çocukluğunda televizyon dizilerinden görüp hayalini kurduğu işi yaptığını ifade eden Çepni; “Eskiden hep televizyon dizilerinde olurdu. Bir kişi aynı mahallesi içinde bir kafe açar, hem parasını kazanır hem hayatını yaşardı. Ben de oradaki o samimiyeti ve sıcaklığı çok severdim. Benim de bu zamanlardan kalma bir hayalim oldu hep. Ben de bir gün böyle bir şey yapmak istiyorum diyordum. Okuduğum zamanlarda zaten babamın yanına gelip giderdim. Okul bitti askere gittim. Askerden döndükten sonra da bu işi yapmaya karar verdim ve hayalimi gerçekleştirdim. Okumuş olmam bir şeyi değiştirmiyor sonuçta ve hayalimin üzerine hayatımı kurdum. Sonuçta üniversite mezunu olmam bu işi yapmama engel değil ve aynı zamanda sevdiğim işi yapıyorum. Hem müşterilerimle ilgileniyorum hem para kazanıyorum hem hayatımı yaşıyorum hem de sosyal yaşantım devam ediyor. Bu sene burada 12. yılım doluyor. Hayatın içinde büyüdüm zaten. Buradan gayet memnunum. Hem maddi hem manevi olarak memnunum” dedi.

“Güzel bir ortam oluşuyor”

Zamanla işyerinin açık hava müzesi niteliğine büründüğünü ifade eden Çepni; “Burada yeni insanlarla tanışıyorum. Üniversite öğrencileri de geliyor, onlarla tanışıyorum. Kültürüme de faydası oluyor. Gelen kişilerin de kültürüne fayda sağlıyor. Burada insanlar birbirleriyle tanışıyor. Üniversite öğrencileri fikir alışverişinde bulunuyor. Yani burası görünüş olarak bir çay ocağı ama aslında arka tarafında da bir açık hava kütüphanesi gibi bir yer diyebilirim. Kültür alışverişi yapılan bir yer haline geldi burası. Eskileri seven, tarihe, felsefeye merakı olan öğrencilerin de dikkatini çekiyor. Yan tarafımızda da sahaf var zaten. Buraya gelen ortamı gören bir daha kopamıyor diyebilirim. O, yanında bir başkasını getiriyor derken güzel bir ortam oluşuyor. Burada hem iş hayatın hem de sosyal hayatın gelişiyor. O yüzden işimi seviyorum. Hayalimi gerçekleştirdim ve herkese de hayalinin peşinden koşmasını tavsiye ederim” dedi.

Sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma ameliyatları başladı Sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma ameliyatları başladı

“Kıymeti bilinmeyen bir sokak”

Aydın’ın eski çarşı esnafı olarak bilinen tarihi Hasır Pazarı sokağının tam anlamıyla kıymetinin bilinmediğini sözlerine ekleyen Çepni; “Bu sokak 2002 yılına kadar köylü pazarıydı. Köylülerin mallarını koyduğu, içerideki Gümrükönü Hanı’nın aktif olduğu bir yerdi. Zaten 2010 yılına kadar bu han aktifti. Atlar, eşekler getirilip buraya bağlanırdı. Semercisinden nalbantına kadar ustaların olduğu bir yerdi. Burası aslında köylülerin toplanma alanı gibi bir yerdi. Zaten meydanda da köy durağı vardı. Cipler gelir, bu durakta mallarını indirir, pazarda satardı. Hayvanı olan han içerisine hayvanını bağlar. Kar helvacılarının yoğun olduğu bir yerdi. Yani Aydın’ın en eski esnaf çarşısı diyebilirim burası için ama artık yavaş yavaş bu sokağın eski atmosferi, o mistik havası yok oldu. Şu anda buranın o mistik havasını ayakta tutan kalaycılar var, babadan alışkanlığı olduğu için gelenler var. Ama 3-5 kişi daha gittiği zaman buranın o havası kalmayacak. Maalesef burası kıymeti bilinmeyen bir sokak aslında” dedi.

Kaynak: iha