Arapçadan Türkçemize giren haber kelimesinin sözlük anlamı : “Olan bir şeyin bildirilmesi, bir hadise üzerine orada bulunmayanlara verilen bilgi.” olarak geçer. Gazetecilik kitaplarında:
“1) Haber zamana uygun her şeydir.
2) Zamana uygun rapor haberdir.
3) Haber, bir olayın raporudur.
4) Haber acele kaleme alınmış edebiyattır.
5) Haber, yazının tarihidir.” diye yazılıdır.
Özet olarak : “Haber, insanları ilgilendirecek zamanlı olan bir fikrin, olayın veya sorunun özetidir.”
Bütün insanlar, hayvanlar ve bazı bitkiler haberleşme yeteneğine sahiptirler. Çağımız bir haberleşme çağıdır. Dünyanın bir köy haline geldi denmesi haberleşme alanındaki buluşlar ve teknolojik gelişmeler nedeniyledir. İnsanlar günün her saatinde bilgisayarları ile internet kanallarından, televizyonlardan, radyolardan, gazetelerden veya telefonlarıyla dünyanın dört bir yanında olup bitenlerden haberdar olabilmektedirler. Bütün bunların yanında en etkili ve kalıcı olanı yazılı basın : Gazete, dergi ve kitaplardır. Haberleşme araçları çoğaldıkça insanlar da gerçek ve doğru olan haberi arayıp bulmak isterler.
Haberin görevi bildirmek, açıklamak, inandırmak ve eğlendirmek olmalıdır. Haber sözle, yazıyla ve resimle iletilir. Tam bir haber 5 N, 1 K kuralına uyulması ile gerçekleşir. Bu altı soruyu oluşturan soru edatları şunlardır: Ne, Nasıl, Nerede, Ne zaman, Niçin (Neden) ve Kim ? Bu altı soruya cevap vermeyen haber noksan sayılır. Haber bulma, toplama ve sunma durumundan sonra okuyucuya ulaşır. Haber yazan kişilere muhabir denir. Haber alma, haber verme bir gazetenin en önemli görevidir. Gazete muhabirleri gerçek ve doğru haberleri kurallarına göre yazdıkları sürece o gazete, okuyucuları tarafından devamlı olarak aranıp bulunarak satın alınacaktır. Kalite yükseldikçe tirajı da artacaktır. Muhabirler yalan, yanlış ve asparagas haberlerden uzak duracaklar, gerektiğinde haberin kaynağından haberin doğruluğunu teyit ettirecekler, gazetelerinin tekzip yemesine neden olmayacaklardır. Yazılan haber ve diğer yazılar iyi bir tashihten sonra baskıya gönderilmelidir ki hata payı sıfıra yakın olsun.
Alessandro Manzoni : “ İyi haberler ağır ağır gelir. Çabuk gelenler kara haberlerdir.” demiştir. Anadolu Ajansı İzmir Şubesinde çalıştığım yıllarda bir ve iki ölüsü olan haberler o kadar çok önemli sayılmazdı. Ölü sayısı yüksek olan haberler kendisine abone olan mevkutelere anında ulaştırılırdı. Çünkü ölü sayısı arttıkça haber de kara haber gurubuna giriyordu. Televizyon spikerleri kötü haberleri hâlâ okumak istemezler. Çünkü Goethe’nin dediği gibi “En güzel haberciyi bile, felâket haberi çirkinleştirir.”
Basın sektörünün neresinde çalışırsak çalışalım, okuyucularımıza, izleyicilerimize ve dinleyicilerimize gerçek ve doğru haberleri, tarafsız, objektif ve kurallarına göre yazılmış olarak sunalım.
Satırlarımıza Charles A. Dana’nın bütün dünyaca bilinen o güzel sözüyle son verelim.
“Bir köpek bir adamı ısırırsa bu haber değildir. Fakat bir adam bir köpeği ısırırsa bu haberdir.”
----------------- ŞİİR KÖŞESİ -------------------------
ÖLÇÜ
Fakirin sırtında zenginin yükü
Nasılsa götürür(!) sarın bakalım
Beylere yetmiyor zıkkımın kökü
Başkaca ne yerler? Sorun bakalım!
Ağzı var dili yok, gıkı çıkmıyor
Garibim kimseyi kırıp dökmüyor
Feryat edip yeri göğü yıkmıyor
Vurun abalıya vurun bakalım.
Sanırsın burada gün kolay geçer
Nimeti cümleye hak ile biçer…
Çor çocuk ne giyer ne yer ne içer?
Bir fakirhaneye varın bakalım.
Elinden dirlikli yuttu mu hapı?
Durur mu temelsiz, eğreti yapı?
Lütfedip işsize gidin çat kapı
Hâl-i pürmelâli yorun bakalım
Söyleyin hayattan bir kâm almış mı?
Neşeye, huzura, zevke dalmış mı?
Gelecek yıllara umut kalmış mı?
Çiftçinin karnını yarın bakalım.
Ustamız ekmeği hakça bölmüyor
Neylersin zamane hâlden bilmiyor
Yerlerin, göklerin yüzü gülmüyor
Gidişat nereye? Durun bakalım.
Şükür tıka basa doyduk yalana
Kabahat en başta sözüm yabana
Ne desem şimdi boş çıkın meydana
Boyunuz nicedir? Görün bakalım.
Salih ERDEM –AYDIN
-----------------------------------------
DOYAMAM SANA
Sabah tez olmasın doyamam sana
Yılların hasreti içime çöktü
Aşkımız bir yana dünya bir yana
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Sormadan bir anda gemiyi yaktın
Kurduğum hayali dünyamı yıktın
Hiç yoktan araya ayrılık soktun
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Değdi mi boşuna geçen zamanlar
Sayısız mevsimler kışlar hazanlar
Cehennemde yansın arabozanlar
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Biliyordum bir gün geleceğini
Ben de seni sevdim diyeceğini
Ayrılığın sona ereceğini
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Bundan sonra seni bırakmam asla
O güzel başını göğsüme yasla
İşimiz yok artık elemle yasla
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Titreyen elini artık üşütmem
Seven o kalbini asla incitmem
Ansızın döndün ya ölsem gam yemem
Sana sevdam inan çok çok büyüktü.
Emin ÇELİMLİ – AYDIN