Didim’de Ressam Suvarioğulları, Altınkum yalı caddesinde yağlı boya eserlerini tanıtmak amacıyla Didim Belediyesi’nden yer talep eden suvarioğulları,Belediye’nin sunduğu alanların kendisine uygun yerler olmadığını belirtti.
“UMUTSUZ VE ÇARESİZ HİSSETTİM”
Didim Belediyesi’ne başvurma sürecini anlatan Suvarioğulları, “Sezonun başında, Haziran ayının ortasında Didim Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne kendimi tanıtarak, Didim ressamı olduğumu, yaptığım işleri paylaştığım sosyal medya hesabımı anlattım, Didim’i tanıtıcı olduğumu ve internet sayfalarında Didim’in sembolü Medusa’yı kullandığımı söyleyerek Yalı Caddesi üzerinde yer talebinde bulunarak başvuruda bulundum. Didim’i tanıtıcı ve bir ayda bitmeyen, anlık resim çizmediğimi, mevcut hazır resimlerimi sergilemek istediğimi, aynı zamanda isterlerse siparişle alabileceğimi belirttim. Kültür müdürlüğünden görüştüğüm kişi benden çizdiğim resimlerin fotokopisi ile gerekli evrakları istedi ve ertesin gün götürdüğümde geri dönü sağlayacaklarını söylediler. Ancak ben oldukça bekledim ve olayın sonucunda yeniden belediyeye gittim. Kültür Müdürlüğü bana, eğer ki satış olacaksa konuyla zabıtanın ilgileneceği söylenince bende Zabıta Müdürlüğüne gittim. Görüştüğüm Zabıta Müdürü bana, bu sene yer ayrılamayacağını seneye yeniden başvuru yapmam gerektiğini söyledi. O noktada çaresiz hissettim kendimi çünkü belediyeden başka görüşebilecek kimsem kalmadı.” dedi.
“BAŞKAN BANA GERGİN YAKLAŞTI”
Kendisine tahsis edilen yerlerin kendisine uygun olmadığını açıklayan Suvarioğulları, “Aradan belli bir süre geçti, belediyeden aradılar ve Altınkum’da bulunan Sanat Sokağı olarak bilinen Çamaltı mevkiinde yer alabileceğimi söylediler. Ben kabul etmedim çünkü adı üstünde çam ağaçlarının altında olan bir yer. Alan kuş pisliği ile dolu ve bana üstümü kapatacak bir şey verseler bile ben sığamam çünkü resimlerim büyük. Sonrasında bana Kent Meydanı’nda yer alabileceğimi söylediler, beni Kent Meydanı’nda ilk sıraya koydular ancak orası da çocuk parkıydı. Çocuklar top oynuyor, bisiklet sürüyordu. Benim resimlerimin emeği ve maliyeti yüksek, meydanda bir çocuk benim resmime zarar verse bana bunun hesabını ve karşılığını kim verebilecek? Aradan birkaç gün geçtikten sonra Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay Kent Meydanı’na ziyarete geldi. Başkan bana yerimden memnun olup olmadığımı sorduğunda, değilim ben çocuk parkındayım, benim müşteri portföyüm burada yok dedim. Durumumu anlatmaya çalıştım ancak Hatice Başkan bana gergin yaklaştı, tartıştık ve sonrasında gitti.” ifadelerine yer verdi.
“RESİMLERİM KALDIRILDI”
Suvarioğulları, kendi bulduğu çözümünde işe yaramadığını anlatarak, “Süreç sonrasında, Yalı Caddesi üzerinde bulunan, Barış Kafeteryasının arkasındaki boş arazi bir tanıdığımındı, oraya resimlerimi asıp asamayacağımı sordum kendisine ve o da asabilmem için izin verdi. Ben de resimlerimi astım ve ilk birkaç gün hiçbir sorun yoktu, oldukça ilgi gördü resimlerim. Güzel bir ışıklandırma yapmıştım ve Didim’e tatile gelen herkes önünde fotoğraf çekiniyordu. Kendimi ve Didim’i tanıtıyor birde sosyal medya hesaplarında Didim konumunun etiketini yapmalarını sağlayarak, Didim’in etkileşimini arttırıyordum. Birkaç gün sonra ise bir zabıta görevlisi beni fark etti ve burada bu işi yapıp yapamayacağıma dair iznimin olup olmadığını sordu bende mal sahibinden izin aldığımı söyledim ve gitti. Belli bir süre sonra diğer zabıta görevlileri ile birlikte kalabalık bir şekilde geri geldiler ve resimlerimi kaldırmam gerektiğini ve iznimin olmadığını söylediler. Bende, zabıta noktası ile yazarlar festivali alanının yanında olan ressamların neden olduğunu sordum, cevap alamadım. En nihayetinde ben her ne kadar kalmam konusunda ısrar etsem de sonuç olarak resimlerim kaldırıldı.” diye konuştu.
“BELEDİYE’NİN SUNDUĞU ALANLAR UYGUN DEĞİL ”
Yalı Caddesi üzerinde onlarca sorun arasından yalnızca kendisinin kaldırılmasını eleştiren Suvarioğulları, “Orada duran iki ressam arkadaş sanatlarını icra edebiliyorlarken ben neden yapamıyorum? Ayrımcılık yapıldığını düşünüyorum. Bana da orada bir yer açılabilirdi. Ben çok fazla öneride bulundum, Altınkum’da karanlık kalan ancak iki adet ışıklandırma ile canlanabilecek sokakları, Vakıflar arazisinin önünü ve benzeri yerleri önerdim. Beni çaresiz bırakmalarından dolayı ben kendi bulduğum çözümü uygulamak zorunda kaldım. Kafelerden tutun, dükkanların, restoranların yollara kadar taşan masa ve sandalyeleri varken, zabıta onlara müdahale etmezken, resimlerini sergileyebiliyorken, kalkıp da bana bu şekilde hiçbir alternatif göstermediler. Çamaltı ya da meydan katiyen alternatif değil. Zaten sunulan alanların bilinçsizce, cahilce söylenen şeyler olduğunu düşünüyorum. Benim resimlerinin kaldırıldığı gün, orada tanıştığım biri, buranın nasıl kaldırıldığını söyleyerek mantık aradı. Senin sergin nasıl engellenebilir, bu resimler nasıl böyle yasaklanabilir, diye.” ifadelerine yer verdi.
“HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM”
Suvarioğulları, son olarak, “Benim resimlerimi açtığım yeri ben canlandırmıştım, orası akşamları karanlık bir yer oluyor, çirkin görünüyor. Şimdi ise eski haline, karanlığa geri döndü. Ben Didim’de yaşıyorum, dışarıdan gelmedim, hayatımın geri kalanını burada tamamlayacağım. Beni sergi salonlarına çağırıyorlar ancak ben sergi salonlarında resimlerimi sergilemekten yana değilim. Halkın içinde olsun diyorum. Bu yüzden Didim’de bu kadar ısrarcıyım ancak buna belediyenin imkan tanıması gerekirken tanınmıyor. Normalde bir sanatçı getiriyor, ses sanatçısına para veriyor. Veya yazarlar getiriyor, ona bir sürü imkanlar, olanaklar tanınıyor. Biz de bir sanatçıyız. Biz de görsel sanatçıyız. Kent meydanında müzikli gösteriler yapıyor, oraya bir sürü paralar döküyor. Normalde bana para vermesi, kendisinin ışıklandırma yapması lazım. Ben kendi cebimden para ödeyerek spot ışıklar aldım. Ama buna rağmen böyle bir muameleye maruz kaldım. Bu aslında Didim’e yapılmış bir haksızlık.” İfadelerini kullandı.
HABER: ERGUN KORKMAZ