Didim Emek ve Demokrasi Platformu, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısına dikkat çekmek amacıyla “Geçinemiyoruz” başlıklı bir miting gerçekleştirdi. Miting, Eski Adliye binası önünde toplanan kalabalığın sloganlar eşliğinde Didim Kent Meydanı’na yürümesiyle başladı.
Kent Meydanı’nda düzenlenen mitingde basın açıklaması yapıldı. Platform adına açıklamayı Zerrin Alparslan okudu. Alparslan tarafından okunan basın metninde “Bugün son yapılan maaş zamları ile bizleri açlığa ve sefalete mahkum eden AKP iktidarına karşı sesimizi yükseltmek ve bir kez daha uyarmak ve haklarımızı almak için yine alanlardayız, Bu, yalnızca emeklilerin değil toplumun her kesiminin mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir düzen içindir.
Buradan, tüm emekliler olarak, Didim Emek ve Demokrasi Platformu olarak emeğimizin ve onurumuzun hiçe sayılmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz!
Bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız! Yalanlarla örülmüş bu sistemi reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz!
Art arda gelen zamlar, market raflarından temel ihtiyaçlara, çarşı pazardan faturalara, barınma hakkımızı elimizden alacak boyutlara ulaşan kiralara kadar emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindirirken bu zamların maaşlarımıza yansımaması, ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz!
2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30'luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen %11,54'lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75'lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir.
Kamu kaynaklarının "müşteri garantili projeler için değil, halk için kullanılmasını talep ediyoruz. Ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike ayrılan değil, halk için, halkın insanca yaşaması için planlanan bir bütçe talep ediyoruz. Bizler yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, bizlerin alın teriyle oluşmuş kamu kaynaklarının bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
Sayın Erdoğan'a soruyoruz: Elimize bir simit, bir bardak çay alamıyorken daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı? Kirayı mı? Ekmeği mi? Suyu mu? Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları göreve davet ediyoruz. İktidara sesleniyoruz! "Hakkımızı alana kadar alanları doldurmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz!" Hükümeti alanlardan uyarıyoruz! Emeğimiz için, geleceğimiz İçin, adalet için mücadeleye devam ediyor ve hükümeti bu yanlıştan acilen dönmeye davet ediyoruz.
Tüm emeklilere ve Didimlilere sesleniyoruz!
"Ben bir kişiyim ne olacak ki" demeyelim. Hepimiz bir kişiyiz. Birlikte binleriz. yüzbinleriz, milyonlarız. Biz istersek insanca yaşayacak haklarımızı kazanırız. Bu düzende hayat pahalı emek ucuz ama biz üretenler, çalışanlar, işçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirliler bu ülkede çoğunluğuz, Biz birleşirsek kazanırız. Bizim mücadelemiz bu düzeni değiştirir.
Biz Olmazsak Gökyüzü,
Biz Olmazsak Üzüm,
Biz Olmazsak Göz İle Kaş
Biz Olmazsak Dönen Tekerlek,
Biz Olmazsak Hastaneler, Okullar, Yollar Olmaz!
Bütün emeklileri, halkımızı, bütün Didimlileri bugün olduğu gibi bundan sonra da birlikte alanları doldurmaya, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Birleşe birleşe kazanacağız!” ifadeleri yer aldı.
