Bir önceki yazımda beka ile ilgili görüşlerimi aktarmaya çalışmıştım. O anlatımın devamı olarak bekanın nedenlerini belirtmek istiyorum:

“Beka sorunu” bir devletin, toplumun veya örgütün varlığını sürdürme ve devamlılığını sağlama meselesidir. Yani, bir yapının kendi varlığını tehdit eden iç ve dış unsurlara karşı ayakta kalma mücadelesi.”

“Beka: Türkçede “varlık, kalıcılık, devamlılık” anlamına gelir.”

“Beka sorunu: Bir devletin veya toplumun, varlığını sürdürmesini tehlikeye atan koşulların ortaya çıkmasıdır. Bu koşullar ekonomik kriz, dış saldırı, iç çatışma, ekolojik felaket veya toplumsal çözülme olabilir.”

“Terör tehdidi: Devletin sınır güvenliği ve iç düzenini tehdit eden örgütlerin faaliyetleri, “beka sorunu” olarak tanımlanır. Çünkü bu tehdit, devletin varlığını ve halkın güvenliğini doğrudan sarsar.”

“İklim krizi: Küresel ısınma ve su kaynaklarının tükenmesi, sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda insanlığın “beka sorunu” dur. Çünkü yaşamın devamlılığını doğrudan tehdit eder.”

Toplum ve doğadan yana bakış bana göre mutlaka olması gerekendir. Beka sorununun temelinde paylaşım sorununun olduğunu düşünüyorum. Kazanan daha çok kazandığında; az kazananlar daha az kazanacağı için yaşama hakkı elinden alınmış olur. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde bekadan söz edilemez!

Adaletsiz paylaşım: Servet ve kaynakların eşitsiz dağılımı, toplumun bir kesimini yaşama hakkından mahrum bırakır. Bu, aslında toplumsal bir “beka sorunu “dur. Çünkü toplumun bir kısmı dışlandığında, bütünün devamlılığı da tehlikeye girer. Üstelik bu bir kısım kahir ekseriyet ise!

Doğa ile paylaşım: İnsanların suyu, toprağı, ormanı adaletsizce tüketmesi doğanın bekasını tehdit eder. Doğa yok olursa, toplumun da varlığı sürdürülemez.

Hak, hukuk, adalet: Bunlar olmadan “beka”dan söz etmek mümkün değildir. Çünkü beka, yalnızca fiziksel varlığın değil, adil ve sürdürülebilir yaşamın devamıdır. Bun olgunun kapsamında güven ve güvenirlik vardır.

Su hakkı: Bir bölgede su kaynakları şirketler tarafından aşırı kullanıldığında, köylüler ve doğa susuz kalır. Öteki varlıkların suya erişimi engellenmiş olur. Bu durumda yalnızca bireylerin değil, ekosistemin de yaşama hakkı elinden alınır. Bu hem toplumsal hem ekolojik bir beka sorunudur.

Gelir adaletsizliği: Çok kazananın daha çok kazandığı, az kazananın giderek daha da yoksullaştığı bir düzen, toplumsal barışı ve dayanışmayı yok eder. Bu da toplumun uzun vadede yok olması ile sonuçlanır. Varsıllık ne kadar? Yoksulluk nereye kadar?

Beka için adalet,

Adalet için paylaşım,

Paylaşım için insan ve doğa birliği!

“Adalet olmadan toplum yaşayamaz.”

“Doğa olmadan insan yaşayamaz.”

“Dayanışma olmadan umut yeşermez.”

  1. Toplumun Bekası (adalet ve paylaşım)
  2. Doğanın Bekası (su, toprak, orman)
  3. Ortak Umut (dayanışma ve yenilenme) Sürdürülebilirlik beka için olması gerekendir. Özgür iradi katılımlı bir yapıda, devlet ile vatandaş arasındaki örtük sözleşmede bu güvenceler yer alır. Bu güvenceler kesinlikle devlet olmanın gereğidir. O zaman şunu söyleyebiliriz; beka devlet için bir olmazsa olmazdır. Devletin, demokratik ve laik olmasını ayrıca vurgulamaya gerek yok(!)…