“Edebiyat milletlerin sesi, Tarih milletlerin hafızasıdır.”
ABD emperyalizminin sömürüsü Türkiye Cumhuriyeti ile başlamadı. İlk sömürü hareketi Osmanlıya uzanmaktadır, İşte onun hikayesi. 16 Ağustos 1838 tarihinde BALTA LİMAN’ında Osmanlının İngiliz Devleti ile yaptığı Ticaret antlaşmasını takiben, Özellikle Batı Anadolu ( İzmir - Buca ) İngiliz tüccarların hayat alanı oldu.
Baltalimanı Ticaret Antlaşması nedir? Osmanlı İmparatorluğu'nun Birleşik Krallık ile İstanbul'un Baltalimanı semtinde, 16 Ağustos 1838 tarihinde imzaladığı ticaret antlaşmasıdır. Bu antlaşma ile Osmanlı İngiliz sanayisinin açık pazarı oldu. Böylece Osmanlı ekonomik olarak Avrupa devletlerinin sömürge pazarı olma yoluna girmiş oldu.
LEVANTENLER (Levanten Osmanlı İmparatorluğu döneminde genelde İstanbul ve İzmir’de yaşayan, cumhuriyet döneminde de az da kalmış olsalar mevcut olan Fransız ve İtalyan gibi batı Avrupa kökenli azınlıklara denirdi.)
Osmanlı İmparatorluğu 1826'dan beri kendi ihtiyaç duyduğu yerli hammaddelerin yabancı tüccarlar tarafından yurt dışına çıkarılmasını önleyen YED-İ VAHİD (TEKEL) SİSTEMİNİ uygulamaya koymuştu. Bu sistem Büyük Britanya'nın çıkarlarına uygun düşmüyordu ve İngilizler kendilerine Osmanlı topraklarında ayrıcalıklar verilmesi için Osmanlı İmparatorluğu'na baskı yapıyorlardı.
Osmanlı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak, Büyük Britanya'ya ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir ticaret konvansiyonunu Balta Limanı’nda devlete ait olan bir yalıda imzaladı. Konvansiyon 8 Ekim 1838'de Kraliçe Viktorya, bir ay sonra da Sultan II. Mahmut tarafından onaylandı. Bu antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:
1-Tekel sistemi kaldırıldı. Britanyalılara diledikleri miktarda hammaddeyi satın alma imkanı verildi.
2-İç ticarete Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra Britanyalıların da katılması öngörüldü.
3-Britanya vatandaşları Osmanlı ürünlerini Osmanlı tebâsından tâcirlerle aynı vergi koşulları altında satın alma hakkına sahip oldular
4-Britanyalılarla olan transit ticaretten alınan resmi vergi kaldırıldı.
5-Büyük Britanya gemileriyle gelen Britanya malları için bir defa gümrük ödendikten sonra, mallar alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti.
Yukarıda sıralanan maddelerin sonuncusu, Britanya vatandaşları Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödeyecekleri anlamına geliyordu. Örneğin Selanik'ten İstanbul'a mal gönderen Müslüman yerli tüccar devlete transit gümrük vergisi ödediği halde Britanyalı tüccar bu vergiden muaf olmuş ve Müslüman tüccarların bir başka Osmanlı şehrine mal göndermesine, ticaret yapmasına yüksek vergilerden dolayı fiilen imkân kalmamıştı. 1838-1841 yıllarında buna benzer antlaşmalar Fransa, İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Portekiz'le de imzalandı. Bu antlaşmalar kapitülasyon sistemini sağlamlaştırdı, Osmanlı sanayine büyük bir darbe vurdu. Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer devletlere borçlanmasına yol açtı ve mali çöküntüsünü hızlandırdı.
Bu açıklamalardan sonra konumuza dönecek olursak; Levantenler olarak tanımladığımız, Forbes, Aileleri en başı çekenlerdendi Whittall, Wilkin, Baltazzi, Perkins, Edwards, gibi aileler Buca başta olmak üzere İzmir’in diğer ilçelerine yerleşirken, AYDIN VE BÖLGESİNDE Forbes’ler Söke’de 1851 yılında ilk Meyan Kökü Değirmenini kurdular,
O yıllar Osmanlı Devleti konunun önemini hala kavrayamadığı için üretimlerinden dolayı Levantenlerden vergi bile almıyordu. Türk çiftçilerin tarlalarının kenarlarında çer/çöp diye attığı Meyan Kök’lerini toplayıp, fabrikalar kurarak servetlerine servet kattılar.
İzmir Levantenlerinden Forbes ailesinin Aydın Söke'de meyan kökü fabrikası üst düzey yöneticileri veya Forbes ailesi üyeleri.
MEYAN KÖKÜ
Osmanlı coğrafyasında yetişen bir bitki olan meyan kökü, Osmanlı toplumu tarafından bilinmekteydi. Şifa ve keyif verici olarak istifade edilen bu bitkinin Batı endüstrisi tarafından keşfedilmesi, binlerce yıllık geleneksel kullanımını değişime uğrattı. Böylelikle meyan ve yetiştiği coğrafya için yeni bir dönem açıldı. Endüstriyel kapitalizme entegre(bütünleşmiş) edilen meyan kökünün kullanım alanı olabildiğince genişledi, bitki bir anda olağan üstü değer kazandı. Bunun neticesinde meyan kökünün yetiştiği Osmanlı memleketleri bilhassa Aydın ve civarı, meyan kökü ticareti ile ilgilenen yabancı şirketler için cazibe merkezi haline geldi.
Meyan kökü bitkisinin önemli bir yeri vardı. Özellikle Aydın ve çevresinde Mac Andrews and Forbes şirketi bu bitkinin toplanıp, temizlenip fabrikalarında MEYAN BALI haline getirilmesi sürecinde adeta rakipsiz konumunu koruyordu. Toprak sahipleriyle yapılan anlaşmalar gereğince ya toprak sahipleri kendi tarlalarında yetişen meyanköklerini toplayıp şirketin çeşitli yerlerde kurmuş olduğu depolara getiriyor ve getirdikleri miktara göre para alıyor ya da şirketin tuttuğu paralı işçiler bu tarlalar da çalışarak kökleri topraktan çıkarıp depolara teslim ediyorlardı. Köylüler meyan bitkisini tarlalara zararlı ve değersiz saydıkları için, şirketin ham madde bulması son derece kolaydı; o kadarki, köylüler nasıl olsa tarladan temizleyecekleri meyan bitkilerini toplamaları için kendilerine üste para verilmesini anlamakta güçlük çekiyorlardı.
Depolardan fabrikalara ulaştırılan kökler burada temizlenip balyalanıyor veya buhar gücü ile çalışan makineler tarafından MEYANBALI haline getirildikten sonra ihraç edilmek üzere İzmir’e gönderiliyordu 1875’de ABACIOĞLU adında bir Ermeni’nin kurduğu bir şirket İngiliz şirketiyle rekabete girişerek SÖKE ve AYDIN ’da iki fabrika açtı.
Toprak sahiplerinin ve İngiliz şirketi hesabına çalışan köylülerin topladığı köklere İngiliz şirketinden daha yüksek bir fiyat ödeyen Abacıoğlu başlangıçta büyük başarı kazandı. Yüksek fiyatın çekiciliğine dayanamayan köylüler eskiden İngiliz şirketi için topladıkları kökleri Abacıoğlu’nun depolarına götürmeye başladı. Mac Andrews ve Forbes bu Ermeni şirketi’nin ihracat olanakları kısıtlanırsa kendisinin Dünya’da rakipsiz kalacağını bildiği için tüm çabalarını bu amacı gerçekleştirmek yolunda harcadı ve sonunda Abacıoğlu’nu saf dışı bırakacak faaliyetlerde bulundu ve Abacıoğlu tüm faaliyetlerini durdurmak zorunda
Forbes’ler Söke’de 1851 yılında ilk Meyan Kökü Değirmenini kurdular, o yıllar Osmanlı Devleti konunun önemini hala kavrayamadığı için üretimlerinden dolayı Levantenlerden vergi bile almıyordu. Taki 1854 yılında ‘’ Mac Andrews and Forbes Company’’ adlı şirketin AYDIN’da kurduğu dev fabrikaya kadar. Forbes hemen ardından SÖKE, KUŞADASI ve NAZİLLİ’de üç fabrikayı birden açtılar. Takiben MANİSA ALAŞEHİR’de bir Fabrika daha kurdular. Forbes’in Gediz ve Menderes havzasının tamamında Meyan Kök’ü toplama merkezlerinin adı da ilginçtir ‘’ TOKAT ‘’ adını verdiler.
Mac Andrews ve Forbes 1875 yıllarından sonra Meyan Kökü toplama ve Üretimde tekelleşmiş, Anadolu’nun tamamında Meyan Kökü ve Balının tek temsilcisi olmuştur. Anadolu’da 1854 yılından 1875 yılına kadar 20 yıl içerisinde Yurtdışı ihracatını 12 katına çıkardılar.
1875 yılında ‘’ Abacıoğlu ‘’ adı altında bir Ermeni tarafından Aydın ve Söke’de iki Meyan Fabrikası kurularak Forbes’lere ihracatta rakip oldu. Abacıoğlu en büyük ihracatı ABD’ye yapıyordu.1881 yılında ABD Hükümeti Meyan Bal’ı ithalatından alınan gümrük vergisini yükseltince Abacıoğlu zarar görerek piyasadan çekildi. Forbes 1879 yılında Osmanlı Hükümetinin Meyan Bal’ından tamamen vergiyi kaldırması ile Aydın’da 20.000 Sterlin’lik bir yatırım yapıp, Abacıoğlu’nun da piyasadan çekilmesiyle Aydın bölgesinde 18 kilometrekarelik bir alanı da kiralayarak gücüne güç kattı. 1882’de Aydın’da iki, Nazilli, Sarayköy ve Söke’de birer tane olmak üzere beş adet kök işleme tesisi vardı.
Forbes, AYDIN, NAZİLLİ ve SÖKE civarındaki Linyit Madenlerine de el atarak, adeta Dünya çapında Tröstleşti. ( Buca – Aydın Tren yolunun yapılış nedenlerinden ). Emperyalist bir Pazar sürecine giren MEYAN KÖKÜ, Meyan meydan savaşlarına dönüşerek, Almanların da pazara girmesini sağladı. 1886 yılında Aydın’da binlerce dönüm arazi kiralayıp Meyan Balı Fabrikası kurdular, yalnız kimliği belirsiz !!! 200 civarında kişi fabrikayı basıp talan ederek, Almanların piyasadan çekilmesini sağladılar. Bu olay Forbes’i daha büyüterek yaklaşık 312 kilometrekare araziyi daha kiralayarak Dünya devi olmasının yolunu açacaktır. İSKENDERUN, URFA ve KİLİS’te fabrikalar kurup, binlerce kilometrekare Anadolu topraklarını kiralayarak Batı Anadolu’nun yanında, Doğu ve Güney Doğuya da açılmaya başladılar.
SÖKE MEYAN KÖKÜ FABRİKASI
Merkezi AYDIN SÖKE’de bulunan Forbes, Meyan Balı Fabrikaları zaman, zaman, Rum çetelerinin baskınları ile karşı karşıya gelince, zamanın en güçlü Efe’si Çakırcalı Mehmet Efe’den dan yardım aldılar, olayların devam etmesi üzerine, daha sonraları 1902 yılında ABD vatandaşlığına geçerek Merkezlerini New York’a taşımışlardır.
Meyan Kök’ü Amerikalılar için neden bu kadar önemli idi? Bu günün Petrolü ne kadar önemli ise o yıllar Meyan Kökü de Petrol kadar önemlidir. Amerika’nın Dünya Devleri Sigara üreticisi Philip Morris Meyan Kökünü sigarada Aroma, Coca Cola ise tatlandırıcı olarak kullanmaktadır...