Temel hakları gözeten, demokratik ve adil bir vergi sistemi nasıl olmalıdır? Soruma aldığım yanıt şöyle:

Copilot

Temel hakları gözeten, demokratik ve adil bir vergi sistemi, birkaç önemli ilkeye dayanmalıdır:

  1. Adalet ve Eşitlik: Vergi sistemi, tüm vatandaşlara eşit muamele etmeli ve mali güce göre vergilendirme yapmalıdır. Bu, daha yüksek gelir elde edenlerin daha fazla vergi ödemesi anlamına gelir1.
  2. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Vergi toplama ve harcama süreçleri şeffaf olmalı ve hükümet, topladığı vergilerin nasıl kullanıldığını halka açık bir şekilde raporlamalıdır2.
  3. Ekonomik Verimlilik: Vergi sistemi, ekonomik büyümeyi teşvik etmeli ve vergi yükü, ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilemeyecek şekilde düzenlenmelidir[3][3].
  4. Basitlik ve Anlaşılabilirlik: Vergi yasaları ve düzenlemeleri, vatandaşlar tarafından kolayca anlaşılabilir olmalıdır. Karmaşık ve anlaşılması zor vergi kuralları, vergi kaçakçılığına ve uyumsuzluğa yol açabilir4.
  5. İnsan Haklarına Saygı: Vergi politikaları, bireylerin temel haklarını ve özgürlüklerini korumalıdır. Bu, özellikle düşük gelirli ve savunmasız grupların korunmasını içerir5.

Bu ilkeler, demokratik ve adil bir vergi sisteminin temel taşlarını oluşturur. Sizce Türkiye’deki vergi sistemi bu ilkelere ne kadar uygun?”

Savunma Sanayiine katkı için kredi kartlarından vergi alınması yaklaşımı üsteki belirlemelerle uyuşuyor mu? Kart limitini bankalar belirliyor. Belirlenen bu limit gelir veya kazanç değil.

Harcanmayan paradan vergi almak ne kadar mantıklı? Alınması gerekirken alınmayan kurumlar vergisi, vergi afları ve muafiyetleri ne kadar demokratik bir yaklaşım? Yoksullardan toplanan vergileri zenginlerin hizmetine sunmak anlaşılabilir gibi değil. Ayrıca kürkten, mücevherden, pırlantadan ve yatlardan vergi alınmazken; sudan 6 farklı ad altında vergi almak, elektrikten 7 ve internetten 8 ayrı ad altında vergi almak demokratiklikle ve çağdaşlıkla bağdaşıyor mu?

Ülkedeki varlıkların sahipliği, vergi yükümlülüğünün tabanını oluşturur. Bu nedenle küçük bir azınlık çok değerli varlıklara sahip iken; en çok vergiyi onların ödemesi doğal olandır. Ancak, sermaye yanlısı iktidarlar vergileri yoksulların sırtına yıkma becerisini gösterirler(!) Gelir dağılımı dikkate alındığında dolaysız vergilerin daha çok olması gerekir.

Doğrudan veya dolaylı olarak ilişki içinde olan şeylerin etkileri, öteki şeylerdeki yansımadır. Bu olgu toplumsal olaylarda gözlemlenebilir. En tipik örnek ise, vergi yansımasıdır. Özellikle tüketim vergisi üreticiden nihai tüketiciye kadar yansır. Üretim ve tüketim zincirinde yer alanlar vergiyi sonraki halkaya yansıtır. Bu zincirleme olguda, tüketim vergisi tüketicinin sırtında kalır.

Vergide adalet, paylaşımda adaletin tamamlayıcısıdır. Vergi millet olmanın, iradi birlikteliklerin, güvenin ve dayanışmanın gereğidir. Paylaşım ve vergi ortak geleceğin temel taşlarıdır. Ya da toplumda doğru olarak iliklenmesi gereken ilk düğmelerdir. Millet olgusunda İradi katılım farkındalıklı birlikteliğin ve ortaklığın tescilidir.

Verginin kaynaklarını irdelemeye çalışalım. Vergiler varlıklardan, kazançlardan ve hizmetlerden alınır. Vergilere konu olan varlıklar değer kazandıkları zaman, kendilerine bu üretme ortamını ve olanaklarını sağlayan oluşumlara(devlete) kazançlarının belli bir kesimini verirler. Bu üretimin ve üretenin geleceğinin güvenceye alınmasıdır.

Varlık vergisinin konusu varlıklardır. Vergi ödemekle yükümlü olanlar, varlıklara sahip olan ve o varlıklardan kazanç sağlayanlardır. Kazanç söz konusu olduğunda, herhangi mal veya hizmeti üreten emek sahipleri de kazanç sahibi olurlar bu kazançlarda vergilendirilir. Gelir vergisi, mal veya hizmet üretildiğinde ve bu varlıkların el değiştirme sürecindeki ticari işlemler sırasında bir kazanç yaratırlar ki, bu olguda gelir vergisinin konusu olur.

Üretilen mal ve hizmetler tüketildiğinde de tüketim vergisi söz konusu olur. Üretilen şeylerin tüketicilere iletilmesinde aracı olarak hizmet verenlerde bu hizmetleri nedeniyle kazanç sağlarlar. Bu kazançlar gelir vergisi kapsamındadır.

Aracılıkta tekelleşme tüketiciler lehine olmaz. Serbest rekabet koşulları kolayca erişilebilirlik olanakları sunmalıdır. Fırsat eşitliği erişilebilirlik açısından tüketicilere kolaylıklar sağlamalıdır. Ayrıcalıklı olanlar öncelikle fırsat eşitliğini zedeler. Aynı işi yapanlardan bir veya birkaçının bir adım önde olması aksak rekabete neden olabilir. İhaleler birkaç kişiye verilirse, devlet eliyle yandaş zengin yaratma gündeme gelir. Ekonomik güç her koşulda daha güçlü olma çabasını zorunlu kılar. Ekonomik güç her koşulda iktidara akar(!) İktidarlar yarattıkları bu güçten, siyasetin finansmanında yararlanırlar(!) Bir adım önde olma avantajı yadsınmamalıdır. Siyasi, sosyal ve ekonomik olarak önde olmak, sıradan üstü bir güç oluşumunu işaret eder.

Tekrar konumuza dönersek, vergi varlıklardan ve kazançlardan alınır. Klişe söylemle, az kazanandan az, çok kazanandan çok almak temel kuraldır. Vergiler toplum yararına kullanılması gerekendir. Bunun için her koşulda ve hiçbir gerekçe ileri sürülmeden, vergilerle yapılan şeyler ve harcamaların kuruşu kuruşuna hesabı verilmelidir. Bu açıdan vatandaş hesap sorma hakkına sahiptir; ya da vatandaşların temsilcileri bu hesapları sormalıdır. Anlaşmalara dayalı olarak yapılan iş ve işlemler kamu yararı açısından irdelenmelidir. Belirlenen hedeflerden sapmalar düzeltilmeli ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır. Kütahya Havaalanında sapmalar %98’lere ulaşıyor. Öteki KÖİ ve YİD’lerde de benzer durumlar görülmektedir. Şehir Hasta hanelerine ödenen kiralar kabul edilebilir gibi değil. Arsayı ver, kredi konusunda yardımcı ol ayrıca hazine garantisi ver(!) Sonra devasa yapılar için kapalı alanlara kira öde(!) Yani servet aktarımına bilerek ve isteyerek aracılık et(!) Tıpkı kamu kuruluşlarının reklam aracılığıyla yandaş basını beslediği gibi; vergilerle bazı kesimleri finanse etmek demokratik gözükmemektedir…