Cumhuriyet’in ilan edilişinin hemen ardından 1923 Haziran’ında Nezihe Muhittin, Nimet Remide, Latife Bekir ve Şukufe Nihal gibi aydınlanmacı kadınların önderliğinde kurulan “Kadınlar Halk Fırkası’nın kapatılmasın 100. yılına yaklaşıyoruz! O tarihlerde, Anayasa’da kadınların siyasete katılım haklarının olmadığı gerekçesi ile kapatılan kapılar, kadınlar için hala açılamadı. Bugün, Anayasal bir engel olmamasına karşın, kadınlar siyasette eşit olarak söz ve yetkiye sahip değiller. Anayasa’nın “ Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. Maddesinde,”  herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb nedenlerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu” ifade ediliyor. Aynı maddede “kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir“ denilerek,bu eşitliğin yaşama geçmesinde devlete sorumluluk veriliyor. Eşitliğin sağlanması konusunda alınacak önlemlerin, eşitlik ilkesine aykırı olmadığı ayrıca belirtiliyor. ” Son iki hüküm, Türkiye kadın hareketinin bir başarısı olarak Anayasa’ya girmiş bulunuyor. Yine Anayasa’da “Siyasi Haklar ve Ödevler “ başlığı altında,“seçim kanunlarının temsilde adalet ilkesine bağlı kalınarak düzenlenmesi” emrediliyor.


1935 seçimlerinde parlamentoda %4.6 olan kadın oranı bugün hala % 30 lara  dahi çıkamıyor. Miletvekili sayısı 101 kaymakam sayısı 101 vali sayısı 3 Ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi üzerinden 88 yıl geçse de, ne yazık ki kadınların TBMM’nde temsil oranı %17,2, kadın bakan sayısı 1, kadın belediye başkanı oranı %2,95 (2019 Yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı, sayısı 42, ( 30 büyükşehir belediye başkanından sadece 3’ü kadınlardan oluşmaktadır), yerel yönetimlerin meclis üyeleri arasında kadınların oranı %11, 
Kadın muhtar sayısı ise %2,16 dır. (50 bin 157 muhtarın sadece 1071’i kadındır)
Bu anlayış, erkek egemen yapıları nedeni ile parlamento dışında kalan muhalif partilerde de  devam ediyor. Eşitlik, parti organlarında sağlanamıyor. Partilerin yönetim organlarını erkekler dolduruyor.  Kadın “ temsili ve vitrinlik “ olmaya devam ediyor. Partiler, kadınları siyasi özne olarak görmedikçe, karar organlarında eşit temsili sağlamadıkça, kota anlayışını terk edip, fermuar sistemi ile her iki cinse eşit seçilme hakkı tanımadıkça sorunun çözümü olanaklı görünmüyor. Dünyada yapılan işlerin %70’ni yapmalarına karşın refahtan, ancak %1 oranında yaralanabilen, siyasette %10 nun altında temsil edilen kadına yasa üzerinde hak vermek yetmiyor. Bütüncül politikalarla, olumlu ayırımcılık yaparak, fırsat öncelikleri sağlayarak özel önlemlerle temsilde adaleti sağlamak gerekiyor.     

Didim yangın yeri! Didim yangın yeri!

Siyasette eşitliği kim sağlayacak? Bu sorunun yanıtı “ Kadınlar” dır. Mücadele eden, boyun eğmeyen, evde, işte, sokakta sesini yükselten ve siyaset başta olmak üzere her türlü eşitsizliğe “Hayır!” demeyi bilen kadınlar. Sorunu çözecek olanlar, sorunun sahipleridir. Bu nedenle alanlardayız. Bu nedenle dayanışma içindeyiz. Biliyoruz ki mücadele kazandırır. Eşitlikçi bir dünyayı yaratmak için siyasetin de kadın işi olduğunu mutlaka kanıtlayacağız.  5 Aralık 2022