Makalemin başlığını Almanca konuşulan üç ülke Almanya, Avusturya ve İsviçre yapımı 3SAT-TV, Scobel bilim ve teknoloji
yayınından aldım.

Beton kelimesi, Türkçe’ye Fransızcadan alınmıştır. Çimento, kum ve çakıl gibi maddelerin su ile karılması sonucu oluşan madde. Adamın beton gibi bir vücudu var, deyince çok sağlam, dayanıklı anlamına gelir.

Çimento, Türkçe’ye İtalyancadan girmiştir. Kireçtaşı ve kil gibi maddeleri özel fırınlarda pişirip ezmekle elde edilen, yapılarda harç olarak kullanılan, su ile karıştırınca katılaşıp sertleşen kül rengi ya da beyaz madde, fabrikada üretiliyor.

Türkiye’de bir dakika süren depremde, on bir ilde birçok bina enkaz haline geldi. Betonu ellerinde ufalanıp toz haline geldiği, içinde deniz hayvanları izleri bulunduğunu söyleyip, gösterenler oldu.

Bu nedenle ev sahibi, kiracı hatta bir otelde konuk olarak tatilini geçirenin de bu konuyla ilgilenmesi gerektiğini gösterdi.

Ömründe daha önce evi olmayan birisi, ev alırken nelere dikkat edileceğini bilemez.

Tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent sitesini, ilk inşasını seksen yıllarında gerçekleştiren Mimar Erdal Baylan’ın, evleri çok sağlam yaptığı tespit edilmiştir. Onarım için çalışan eleman, matkap kullanırken duvarı delmekte güçlük çeker. Alçak yapılan bahçe duvarları dahi onun inşa ettikleri belli oluyor. Diğer çok daha yeni olan bazı duvarlarda çatlaklar görülür. İstenirse, dürüst inşaat yapılabiliyor. Site sakinleri Erdal Bey’e teşekkür ediyorlar.

Sağlam, yasalara uygun bina inşa etmeyen müteahhit ve mimarları, iş işten geçtikten sonra cezalandırmak yerine, iyi örneklere ödül verilmelidir.
Yazıma girişte bahsettiğim yayında konu, çevre ve iklimi korumak için artık beton kullanılmasın, organik maddeler havayı daha az kirletiyor. Betona alternatif aranmalı.

Her üç ülkede araştırma ve yeni usul yapı örnekleri gösterildi. Beton yerine tahta, organik, bitkisel maddeler kullanılıyor. Antik yapılarda kullanılan malzemeler örnek alınıyor. Deprem, sel gibi doğa felâketlerine dayanmış harabeler inceleniyor. Mimar Sinan’ın yapıtlarından örnek alınmalıdır.

Atmosferde bulunan karbondioksit miktarının yüzde sekizi beton inşasından kaynaklanıyor. Bir ton çimentodan 590 kg karbondioksit ve diğer kimyasal gaz havaya karışıyor. Almanya’da bir yılda, otuz üç milyon ton yapı malzemesi elde edildiği hesaplanıyor. Bu miktar yalnız 2018 yılına ait.
Havada biriken karbondioksiti süzgeçten geçirerek, sertleştirip deniz dibine sütunlar halinde yerleştirme denemeleri, araştırma safhasında. 
Beton, çimento icat edilmeden önce yapıda kullanılan balçık, kerpiç yapısına geri dönülürse, betonun yerini tutar, çevre ve hava kirliliğine karşı bir önlem olabilir.
Kaynak olarak kullandığım yayında, Asya ve Afrika kıtalarında lastik gibi eğilebilen ağaç ve bitki dallarından inşa edilmiş asılı geçit yolları, köprüleri gösterildi.
Araştırma ve yeni keşifler artık, Hoşça Kal Beton, demek zorunda olduğunu gözler önüne seriyor. Böyle gelmiş, böyle gitmez. Gelecek nesillerin de gezegenimizde yaşama hakkı olduğunu düşünerek, inşaat sektöründe de değişim şart olmuştur.
İşin ince, derin teferruatını yapı uzmanlarına, sorumlu devlet dairelerine bırakmak zorundayız. Fakat çevre, doğayı koruma, atmosferin yaşanacak kadar temiz olması hepimizi, her dünya vatandaşını, her bireyi yakından ilgilendiriyor.
Dünya halkı artık uyandı, internet sayesinde bilgi alma, yayma kolaylaştı. Para severlerin, bir gün para yiyerek yaşamaları mümkün olmadığını anlamaları çok zor. Bunu beklemek için zaman daralıyor. İnsanların gideceği şimdilik başka bir gezegen henüz bulunmadı.
Beton endüstrisinde 1990 yılına göre atmosferi daha az kirleten firmalar var. İklimi koruma kanunun 2030 yılında uygulanması mümkün olmadı. 26 Mart 2023 tarihinde Berlin’de yapılan referanduma göre 2045 yılında kanun uygulamaya geçecek. Kanunun getirilerini yakından takip edeceğiz. Bisiklet ile araba birbirine rakip olursa çevre bilinci değil, ideolojisi olur
Doğayı, çevreyi daha az kirleten inşaat malzemeleri elde edilirken, şartlar kanunda etraflıca izah ediliyor. Ayrı bir makale konusu olacak.

Atmosfere karışan karbondioksit ve diğer kimyasal gazları, özümleme halinde temizleyen yeşil bitkileri iyi korumalı. En iyi koruyucu zeytin ağacıdır. Biyoloji bilim insanları bu ağacı geleceğin umut ağacı olarak görüyor.
Açlık ve susuzluğa insan bir müddet dayanabiliyor. Ama nefes almadan hiçbir canlı yaşayamıyor. Para vermeden aldığımız tek şey hava. Bu nedenle kıymetini bilmeliyiz. Bilhassa tamamen kaybetmeden önce.

Temiz havayla kalın!
Kaynak:
https://www.3sat.de/wissen/wissenschaftsdoku/230323-sendung-bye-bye-beton-nachhaltiges-bauen-wido-100.html