Türkçemize Arapçadan giren hedef kelimesinin lügat anlamı : “ Amaç, erek, emel, varılmak istenen gaye, kastedilen, anlatılmak istenen nokta.” olarak geçer.
    Kişi kendisine bir hedef seçtiyse, o hedefe varmak için var gücüyle çalışması gerekir. Çoğunluğu da bu hedefe çalışmaları sayesinde ulaşırlar. Kendilerine birer hedef seçmeyen kişiler ise hayatın günlük akışı içerisinde hasbelkader bir yerlere ulaşırlar. Bir üniversitenin öğrencileri arasında yapılan bir araştırmaya göre kendilerine bir hedeflerinin olup olmadığı sorulmuş, ancak öğrencilerin % 3 ünün hedefleri olduğu görülmüştür. Yine bu öğrenciler yirmi yıl sonra tekrar araştırmaya alınmış; araştırma sonunda % 3 lük hedef seçen öğrencilerin % 97’lik gruba göre duygusal, sosyal ve ekonomik açıdan daha başarılı oldukları görülmüştür.
    Hedefi olmayan kişiler ne yaptıkları işten, ne de çalışmaktan zevk alırlar. Yalnız kişilerin değil, siyasi partilerin, derneklerin hatta milletlerin dahi varmak istedikleri bir hedefleri olabilir. Tolstoy: “ Bir insan, bulunduğu mevkiyle değil, hedeflediği mevkiyle ölçülmelidir.” demiştir. Bir siyasi partinin hedefi öncelikle iktidar olmaktır. İktidar olduktan sonra hizmet edeceği milleti için kendi programlarını uygulamaya koyarlar. 1966 yılında Alparslan Türkeş tarafından kurulan Ülkü Ocakları kendisine seçtiği hedefi “ Hedef Turan, Rehber Kur’an” sloganıyla çalışmaya koyulmuştur. Bu hedefe ulaşmak için Türkçü ve Ülkücü kesim çalışmalarını devam ettirmektedir.
    Hedef ne kadar çok yüksek ve uzak olursa olsun o kadar planlı ve programlı olması gerekir. Üniversite sınavlarına hazırlanan bir öğrencinin hedef seçtiği fakülteye girebilmesi için, o fakültenin giriş puanını yakalayıncaya kadar var gücüyle çalışması gerekir ve neticede hedefe ulaşır.
    İster kişi olsun, ister dernek, ister siyasi parti kendisine seçtiği hedefe ulaşabilmesi için doğru yolda, bilinçli ve inançlı olarak çalışmalıdır. Önüne çıkabilecek her türlü olumsuzluklardan yılmadan, usanmadan, bıkmadan ve moralini bozmadan çalışmalarını devam ettirmelidirler. Yoksa düşledikleri hedefe hiçbir zaman ulaşamazlar.
    Satırlarımızı Washing İrving’in şu güzel dizeleriyle sonlandıralım.
    “ Büyük kafaların büyük hedefleri vardır; küçük kafaların ise sadece arzuları. Küçük kafalar talihsizliklere boyun eğer, büyük kafalar ise talihsizliklerinin üstünde yükselir.”

----------------------- ŞİİRLER ------------------------

 AĞLAYACAKSIN 

 Dolup taşacaksın kimse bilmeden 
Gizliden gizliye ağlayacaksın 
Hıçkırıklar boğar daha gülmeden 
Gizliden gizliye ağlayacaksın. 

Gittiğim yönlerde gözün kalacak 
İçine tarifsiz hüzün dolacak 
Güneş de batacak akşam olacak 
Gizliden gizliye ağlayacaksın. 

Ne yana bakarsan anılarım var 
Üstüne gelecek dört yanın duvar 
Uyanıp, uyanıp sabaha kadar 
Gizliden gizliye ağlayacaksın. 

Gözyaşın içine her gün akacak 
Her damla içini nasıl yakacak 
Bir anda beyninde şimşek çakacak 
Gizliden gizliye ağlayacaksın. 
      
Savaş SARIKAYA - AYDIN

--------------------------------------------------

   AĞLADIM

Her gece rüyamda gördüğüm yâri
Bu sabah karşımda gördüm ağladım.
Gözleri menekşe, saçları sarı
Dizimde kaderi ördüm ağladım.

Kapımın zilini bir kez çaldı da
Nazını bırakıp bana geldi dE
Gelip de gönlümü hemen aldı da
Ondandır ondandır durdum ağladım.

Herkes de sevindi bu kez gelene
Gönlümü sessizce candan çalana
Tebessüm edip de bana gülene
“Nasılsın” diye ben sordum ağladım.

Mahçuptu, yorgundu gözleri donuk
Kirpikler ıslanmış, yanaklar sönük
“Merhaba” diyen o, sözleri yanık
Canımı, canıma sardım ağladım.

Yüreğim çarpıyor, hayâlim taşkın
Esiri olunca bu kutsal aşkın
Uyandım uykudan gözlerim şaşkın
“Hayırdır” diye ben yordum ağladım.

Hayatım sonbahar, işte yol bitti.
Gün ışığı benle alaylar etti
Geceler aniden terk edip gitti
Oturdum hayâller kurdum ağladım.

Olmadı; yine ben, yalnızım burda
Yalnızsın bilirim, bensiz sen orda
Bulutlara beni, halimi sor da
Gökyüzüne senle, vardım ağladım
Dizimde kaderi ördüm ağladım.
Gündüz AYDIN - SALİHLİ

----------------------------------------------

      DAMLA

Ey yağmurun teselli edemediği damla!
Avunabilir misin, kıt kanâat sevdâmla?
Sen ki; gözesi narin, hisle dolu dolusun
Bereketten aşina, rahmete tapulusun
Bırak beni vehmimde, öksüz, aksi sedâmla.

Hadi git; gök/yüzünü umutlara şimşekle!...
Yıldırımla hâlleşip yeryüzüne fişekle!
Her dönüşüm sancılı, her sancıda bir acı
Her acı, benliğinde; cömert, ketum kiracı
Her evrede varlığın girer şekilden şekle!

Dökül artık düşünme, dökül ilk göz ağrına; 
Hasret gider gönlünce, sokul kara bağrına.
Gönülde çiy tanesi; şevke, sevince suret
Dualarla, buhurla dem hanemde zuhur et!
Demlenelim, buharlaş; ağış yağış uğruna.

Yağarken dokunmaz ya biriniz diğerine;
Gökten yere düşünce her şey yerli yerine
Irmaklar yatağında akar gider ummana.
Hallolman da rahmânî elbet vardır bir mânâ!
Öyle çekme içini derinlerden derine.

Göz göz kaynar çözülen kalpgâhımızda duygun;
Damarlardan süzülen hissiyatımız doygun!
Ruhlar sende beslenir yıka baştan aşağı.
Ziyâ, senle dillenir renk renk ebemkuşağı;
Muradın sularına kulaç atmaktan baygın!
       Salih ERDEM - AYDIN