Atatürk ilkelerinin arasında Cumhuriyetçilik ilkesi en başta gelir. Cumhuriyet bir yönetim şekli olup mutlakıyette hiç olmayıp meşrutiyette kısmen vardır. Cumhuriyetçilik milli hakimiyetin ve hürriyetin temelini oluşturur. Cumhuriyet yönetimi halkın kendi kendini yönetme gerçeği ve gereği üzerine kurulmuştur.
23 Nisan 1920 yılında TBMM açılıncaya kadar Türk Devletleri Hakanlık, Sultanlık ve Padişahlıkla idare edilmişlerdir. Ama her zaman Türklerde kurultaylar ve danışma meclisleri daima var olagelmişlerdir. Orta Asya Türklerinde fermanlar Hakan ve Hatunun emri gereğince diye başlarlardı. Aksi takdirde halk o fermanı uymazdı. Osmanlıların gerileme devrinde bu meclisler padişaha yağ çekmekten ileri bir şey yapmadıklarından, faydalarından çok zararları olmuştur.
İstiklal Savaşının kazanılmasından sonra 29 Ekim 1923 de Devletin Yönetim biçiminin Cumhuriyet olduğu Yüce Atatürk tarafından TBMM’nin alkışlarla aldığı karar Dünya Kamuoyuna duyurulmuştur. 1924,1961,1982 anayasalarının birinci maddeleri “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” şeklinde meclislerden geçirilerek kabul edilmiştir. 1982 Anayasasının 4. Maddesinde Anayasanın 1.maddesi ile Cumhuriyetin nitelikleri sıralanan 2.maddesinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği ifadesi ile Cumhuriyet rejimimiz koruma altına alınmıştır. 1982 Anayasasının 2.maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri : “ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde , insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Atatürk’ün anlayışına göre Cumhuriyet, halkın halk tarafından yönetilmesidir. Bu inancın 20 Ocak 1923’deki konuşmasında : “ Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir.” diyerek vurgulamıştır. İnsan onuruna en çok yaraşan, hakimiyeti hiçbir şart tanımadan millete veren, ülkenin yönetiminde doğrudan doğruya milleti söz sahibi yapan Cumhuriyet idaresi Türk Milletine layık ideal bir rejimdir.
En şeffaf ve aydınlık bir idare rejimi olan Cumhuriyeti ve ilkelerine Türk Milleti gençliğiyle, yaşlısıyla, işçisiyle, çiftçisiyle, üniversitesiyle, esnafıyla, tüccarıyla, ordusuyla dünya durdukça sahip çıkacaktır.
Satırlarımızı Yüce Atatürk’ün şu güzel özdeyişiyle sonlandıralım.
“ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
------------ ŞİİR KÖŞESİ ------------
NEDEN ?
Gözlerin uykuya, neden dalmıyor ?
Yoksa derinlerde, bir yaran mı var ?
Senelerdir yüzün, neden gülmüyor ?
“Gam yükünü” sana, bir saran mı var ?
Görüyorum seni, hep boynun bükük
Gülümserken bile, yorgun ve dökük
Gözler yere doğru, avurtlar çökük
Her daim kalbini, bir kıran mı var ?
Sen böyle değildin, kendini saldın
Hayatı bıraktın, hayale daldın
Sanki bu dünyada, çok yalnız kaldın
Seni kurgulayıp, bir kuran mı var ?
Kolayı bırakıp, zoru seçtikçe
Fırtınalar ekip, boran biçtikçe
Kar gibi erirsin, zaman geçtikçe
Sana yâr olacak, bir devran mı var ?
Sağlam dur yerinde, yoksa tetersin
Karlı günde bile, yanıp tütersin
Kendini zulmete, neden itersin ?
Karşında dev gibi, bir duran mı var ?
Sayılıdır yıllar, çok çabuk biter
Karamsar yaşamak, ölümden beter
Semaya açılan, ellerin yeter
Duadan etkili, bir derman mı var ?
Doğru yoldan çıkıp, yanlışa dalsan
Belalara dûçar, olmuş da olsan
Terk eylese herkes, yalnız da kalsan
Yaradan’dan âlâ, bir yâran mı var?
Atıver arkana, dünya işini
Verir sana Allah, günlük aşını
Şerefinle bitir, ömür yaşını
Bundan daha asil, bir ünvan mı var ?
Mehmet IŞILAK - AYDIN
-------------------------------------
ERENLER DERGAHI
Dünya gark olup huzuruna varsam da
El pençe olup divanına dursam da
Hakikat hakkı sende görsem de
Hakikat dergahından ayırma beni.
Elime, belime, dilime sahip oldum
Tüm evreni hakikati sende buldum
Erenler ocağından seni sordum
Erenler dergahından ayırma beni.
Musa ile Tur dağında gezen
Hakkı haki kati özünde sezen
Yetmiş iki bin evliyadan hak bulan
Erenler dergahından ayırma beni.
Kuş misali göklerde gezerim
Kıldan ince kılıçtan keskin eserin
Erenler dergahında ben de bir neferim
Erenler dergâhından ayırma beni.
Hüseyin ZEYBEK - DİDİM
--------------------------------------------