Her şey etkileşim içinde olduğu öteki şeyleri etkiler. Ana objede oluşan olay, olgu ve şeylerin öteki şeylere etki yoluyla iletilmesidir. Yansıma doğrudan etkilenen objenin dolaylı olarak sürdürdüğü etkidir. İletim olgusunun temelinde madde var. Maddeler bulundukları ortamlara göre etkileşimde bulunurlar. Ortamlar; hava, sıvı ve katı olabilir. Örneğin; sesin yayılma hızı, bulunduğu ortama göre değişir: Havada yaklaşık olarak 343metre/saniye. Suda, yaklaşık olarak 1484 metre/saniye ve katı cisimlerden demirde,5100 metre/saniyedir. Bu değerler deniz seviyesinde ve yirmi derece sıcaklıkta görülür.

Aktif olan objenin davranışlarını ilişkili olduğu öteki şeylere iletmesi eylemi bir yansımadır. Bazı aygıtlar yansımayı hızlandırır. Düğmeye basılınca ışığın yanması yaklaşık zamanlı bir olaydır.

Toplumsal olaylarda yansıma farklı biçimlerde gelişir. Farklı zamanlı oluşumlar geç yansımayı yansıtır. Aynı olay benzer konumda olan kişilerde farklı tepkilere neden olur. Algı yetersizliği tepki sönümlenmesine neden olabilir. Bu nedenle de eş zamanlı tepki oluşmaz. Bireysel farklılıklar toplumsal olaylarda farklı tepkilerin ortaya çıkmasına neden olur. Eşzamanlı tepkiler ancak bilinçli ve örgütlü yapılarda görülür. Bu gibi tepkiler toplumsal tepkiye dönüşür. Genellikle hak ve menfaatlerin savunulduğu durumlarda yansımalar tepkiye dönüşür.

Etkin olanın, etkilenen üzerindeki etkisi bir yansımadır. Etkileyenin, etkilenen üzerindeki ayak izlerini görenler değişimin farkına varanlardır. Usta yapılmadan önce görendir. Yapılmadan görebilmenin en büyük avantajı, sadece bir durum fotoğrafı çekmek değil; olası istenir değişiklikleri gerçekleştirme bilinç ve çabasını devreye sokmaktır. Farkındalık, bilinç ve öngörü bir araya geldiğinde; yansımanın yönünü ve biçimini değiştirme olanağı yakalanabilir. Yaşama yaraşır formların üretilmesine katkılar sunulabilir.

Herhangi bir olay ve olgunun, etki veya tepkinin aynı veya benzer biçimde ortaya çıkması, zaman ve mekân belirleyiciliğinde benzer oluşumlu bir yansımadır. Olguda etkin olan faktörlerin eş zamanlı olarak aktiviteye katılması, planlanmış bir yansıma için etkili olur. Yansıma ile yansıma algısı aynı şey değildir. Özellikle yansımanın en tipik örneği vergi yansımasıdır. Fabrika mal ve hizmete gelen vergiyi fiyata yansıtır. Toptancı vergiyi zincirde yer alan aracılara yansıtır. Aracılarda vergiyi nihai tüketiciye yansıtır(!) Burada verginin muhatabı, nihai tüketicidir! Nihai tüketicinin algısı ile toptancının algısı aynı değildir. Nihai tüketicinin talebi, ihtiyacı ile ilişkilidir. Varsayalım ki şekere zam geldi. O anda evinde bir miktar şeker stoku olanla, o anda şeker alma ihtiyacı içinde olanın zam algısı aynı değildir(!)

Millet olma bilinci, toplumsal olayların dinamiklerini, dolayısıyla etki ve tepkiyi belirler. Millet olma süreci örgütlülüğün bir olmazsa olmaz olduğunu hissettirir. Bu aynı zamanda sınıf bilincinin oluşmasıyla çakışır. Aynı süreç laikliği ve hukukun üstünlüğünün gerekliliğini hissettirir. Kontrolsüz fiyat artışları, kılıfına uydurulmuş bir hırsızlık ve servet aktarımıdır(!) Yansımaya ilişkin yazımızı bir şiir ile sonlandıralım:

DÜŞMAN KİM?

Biz, bizim düşmanımız kılındık hep,

Bir şey olmayanlardan oluşur çoğunluğumuz!

Zaman yorgun düştü tenimize zamansız…

Gecenin karanlık kollarındaydı sokaklar;

Geceler ise, kör kuyularda…

Tek seçeneğimiz iken umudun kavgası,

Tutsaklığa sürdüler sevdalarımızı.

Çelme takıp umutlarımıza, yarınlarımıza pusu kurdular!

Sönmezden evvel son kez ışıdı umut…

Gece çaresizlik iken, karanlıklar tüketti bizi!

Ne zaman biz bizimle olduk ki?

Buldu yaşamı erkenci ölümler.

Ve cümle kurbanlar umutlardan verildi!

Ve o yaşamlar, yoksullara aitti!

Önce düşenler, kavganın önde gidenleriydi.

En büyük vurgunları sahipsiz akşamlarda yedik!

Sönerken düşlerimiz; arkamız yufka, umudumuz sığ…

Yarınlar için insan kalmayı başarmak gerek.

Onlar bilmeden hizmet ederken efendilerine;

Düşmanımız bizdendi, o bize yetti!

Bize karşıyken bizden olması gerekenler…

Bize yetiyoruz biz, bize düşman gerekmez!...