Donmuş gülümsemesi hüzünlü yaprağın,
Solan renkler suskunca ağlamaktalar.
Ayrılıkla kanayan yorgun acı uyanır sabahlara;
Çözülür hüzün, söner güneş, yürür sonbahar!
Küllerinden doğacak olan şey bu işte,
Bu özgülüktür ki, bizim alın yazımız.
Göndere çekilecek onurundur yaşam adına!
Bir ateş attılar yaşamın orta yerine ki;
Canımız yandı, canlarımız yandı, fidanlarımız yandı!...
Umutlar döktü yaprağını, beklentilerde yandı!
Ve her şey kurtuluş içindi ama, oda yandı!...
Adaletten ve yargıdan kaçıyordu adi suçlular…
Borçlular; gerçeklerden, yarınlardan ve kendilerinden…
Sonra suçlular, borçlular ve çıkarcılar ittifak yaptılar.
Ve onursuz yaşamlarını yarınsız lığa rehin bıraktılar!
Kurtulacak uyutulmuşluğundan umut,
Bahara erdiğinde, çiçeklenecek kuş sesleri.
Maviliklerin özgürlüğünde göverirken yeşillikler!
Ve anılır kayıplar biriktirilen acılarla…
Hangi dönülmeze dal budak salar bu çınarlar?
Mevsimsiz yaprak dökümündeydi bakışların,
Ve yorgundun erkenci yılgınlığın kollarında.
Çözüldüğünde yorgun güneşin sıcağı geceye;
Akarı durdu suların, tökezledi sevda, ayrılık uğundu!
Küstü yaşamaya büyümeden yorulan çocuklar!...
Düştüğü yerden kalkamaz oldu kötürüm iyilikler!
Rüzgâr üfledi közüne, harladı ateşini umudun…
Üzüntümüzün fırtınalarıyla, toprağa girdi kefensizler!
Sonsuza dek tutuklayabilir misin gülümsemeleri?
Dokunursan acılara, yüreği kanar denizin!
Ey sorumsuz hüzün, kanattığın mutluluğu görmüyormusun?
Yarattığına tutsak olan insan yığınlarıylayız!
Bu zengin ülkenin yoksul sahipleriyiz iken…
Başımızın üstünde yarınlarımıza el koyanların yeri(!)
Ve biz geriye giderken öne geçti karanlıklardan çıkan ezikler!
Gelmeyecek olan geleceklerin endişesi önce bizi buldu!
Özgürlükler elden giderken, geride insanlık bırakmaz ki!...
Geceye yatıp gündüz uyuyanlar…
Karar çoğunluğu hep onlarda!
Ellerinde cehaletin paslı kılıcı;
Genellikle kendi ayaklarına vururlar!...
Sadece kendi acısını yaşamadı, paylaştığı acıları da yaşadı.
Kör kuyulara hapsedilen hayaller bir gün döner belki;
Değişiyor yaşama biçimi; batanlar dibe çekiyor ötekileri de…
Haksız kazananlar önce inanançları tükettiler!
Yürümeyen su çürür, boynu bükük olur durgun sular;
Dinlenirken yorulan beyinler tüketir kendini!
Bir sevda ki, yalın ayak;
Varlığı sığmaz cihana…
Yürür ateşler üstünde,
Yüreklere odlar bırakarak!...
Belletilmiş b eklentiler baskılar isyanlarımızı.
İsyan var olmak ve yaşama tutunmak iken üstelik…
En büyük soygunlar, en yoksulların sırtından yapılır(!)
Umutlu beklentilerin kaybı, bir yaşam olur sonuçta!...
Ve bir nar kanadı, gülümserken;
Çiçeklendi yakamızda düşüncenin elleri.
Yüreğimizde çözüldü sevda kozası,
Gerdeğe girdi ufukta yeşillerle çözümün mavilikleri…