Çağlar boyunca insanlar köle olarak alınmış, satılmış, imtiyazlı kişiler tarafından adeta bir mal gibi kullanılmışlardır.
Arabistan Çöllerinde kız çocukları diri diri toprağa gömülerek yaşama hakları ellerinden alınmıştır. Bu tip olaylar İslâmiyetin yayılmasıyla sona ermiştir.
İnsanlar haklarını elde etmek için mücadelelerini devam ettirerek 1776 Amerikan, 1789 Fransız İnsan Hakları Beyannamelerinin yayınlanmasını başarmışlardır. İnsanlığın asıl başarısı 1948 de 30 maddelik “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nin yayınlanmasıyla olmuştur.
Birleşmiş Milletler Teşkilatına 48 üye devletin Paris Kongresinde aldığı olumlu oyla evrensellik kazanmıştır. Bu tarihten itibaren “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni kabul eden devletler anayasalarını da bu maddeleri koyarak demokrasinin gelişmesinde ve uygulanmasında aktif rol almışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini 6 Nisan 1949 Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylamıştır.
İlk önceleri Hürriyet, Eşitlik, Adalet, Kardeşlik gibi mefhumlarla isimlendirilen insan haklarına daha sonra evlilik hakkı, konut dokunulmazlığı, doğuştan eşitlik, kanun önünde eşitlik, seyahat, sosyal güvenlik ve yardım, iş hakları, dinlenme hakkı, başkalarının hürriyetine saygı, düşünce ve fikir hürriyeti, kadın ve erkek eşitliği, keyfe bağlı tutuklamaların yasaklanması gibi birçok hakla da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine eklenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de 1960 ve 1982 Anayasalarına, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, yerleşme ve seyahat hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın hürriyeti, mülkiyet hakkı, dernek kurma hürriyeti gibi daha birçok hürriyet ve kişi hakları, Anayasamıza girmiş bulunmaktadır.
Bütün saydığımız bu insan hakları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine, anayasalara ve yasalara girmiş olmasına rağmen Ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar bu haklarını yeteri kadar kullanamamaktadırlar.
Her gün Basın Yayın organlarından ve medyadan edindiğimiz bilgilere göre Suriye’de, Ukrayna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de, Bosna-Hersek’te, Doğu Türkistan’da, Kara Afrika’da insan haklarından yararlanan kaç kişi var acaba? Top, bomba, silah sesleri ve barut kokuları arasında dünyaya gelen çocukların yaşama ve oyun haklarını elinden alanlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini imzalamadılar mı acaba? Kara Afrika’da açlıktan bir deri, bir kemik haline gelmiş insanların karınlarını doyuracak insanlar ortalıkta görünmüyorlar.
Ukrayna’yı, Çeçenistan’ı işgal ederek insan haklarını yok sayıp, katliam yaparak jenosit uygulayanlara, Irak’ta yüzlerce bakire genç kızın ırzına geçenlere, Filistin’de, Doğu Türkistan’da temel insan haklarını gasp edenlere Birleşmiş Milletler Teşkilatı ne zaman dur diyecek acaba? Bu sömürü düzeni devam ettiği müddetçe yer altı petrolleri, doğal gazları, madenleri emperyalist güçler tarafından sömürüldüğü sürece, insanlar haklarını kolay kolay elde edemeyecek demektir.
Halbuki dünya nimetleri dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet ayrımı gözetilmeden hakça bir paylaşıma tabi tutulsa; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesindeki kriterlere harfiyen uyulsa, dünyada ne açlık, ne sefalet, ne de savaşlar olurdu. İnsanlar kardeşçe, dostça, el ele, yürek yüreğe, gönül gönüle mutlu bir şekilde yaşayıp giderlerdi.
-------------------------- ŞİİR KÖŞESİ--------------------------
BİLESİN
Kanaat ehliysen üç öğün yemek
Bir tas çorba olsa, yeter bilesin.
Gün var kasvetlidir, gün var neşeli,
Gün var birbirinden beter bilesin.
Zamanı durağan belleme sakın
Yıl, yıla; çağ, çağa; ediyor akın
Yol var hayli uzak, yol var çok yakın
Biter canlılar da, yiter bilesin.
Birdir kesesi boş, birdir dolduran,
Dünyanın sırrına olmamış varan
Acı sürprizlerdir, saç, baş yolduran
Sermayen sınırlı, biter bilesin.
Yanlış karanlıktır, doğruluk ziya
Hayat uzun veya, kısa bir rüya
Canın alacağın, derin nefes ya
Uçar eter gibi, eter bilesin.
Zamanlı, zamansız, hicrandır hicran
Biter hayat denen, gördüğün rüyan
Evin, barkın olur, virane viran
Harabende, baykuş öter bilesin.
Neler düşlersin, neyi ararsın?
Sonu hiçtir Osman, hiçe varırsın
Nede olmayacak düşler kurarsın
Başında dumanın, tüter bilesin.
Osman GÖKÇE – DİDİM
----------------------------------
KALBİ YERİNDEN
Dicle Fırat akar suyu derinden
Yazlar durmaz eser yeli serinden
Kış bambaşka bahar kokar Yurdumun
Cennet yüzü söker kalbi yerinden.
Tarih yazsa sığmaz şanı destanı
Bak düşmana verme sakın pastanı
Enerji yüzünden tutar gavur yasını
Kıskanç düşman çıksın kalbi yerinden.
Yok dünyada tektir eşi benzeri
Ömre bedel Artvin balı Anzeri
Ondan kemgöz düşman denen hanzeri
Ordum hançer oyar kalbi yerinden.
Mavi deniz engin sıradağları
Siyah beyaz üzüm şıra bağları
İncir lokman cennet zeytin yağları
Sözüm düşman söker kalbi yerinden.
Yedi ceddin gelse bile korkmayız
Tabana kuvvet siz gibi kaçmayız
Sazan sizsiniz biz külün yutmayız
Yarar candan alır kalbi yerinden.
Tan ağardı çöktü ufuk ay ışık
Al Bayrağım gökler sana alışık
Şanla dalgalan sen bize ol ışık
Aşkına çarpıyor şu kalbi yerinden.
Türkiye Sevdasız. asla yaşanmaz
Askerim demirdir ayağı aşınmaz
Yar içinden özler hiçte yakınmaz
Şanlı komandom sök kalbi yerinden.
Kardeşliği cihan bizden öğrendi
Mevzu Vatan nasıl millet yeklendi
Bakın hain elek gibi elendi
Çat kaşını doğra kalbi yerinden.
Hürriyet e ölmez daim yaşarız
Atam ilkem engin dağlar aşarız
Biz düşmana pençe atıp kaşırız
Düşmanı vur orta kalbi yerinden.
Çetin ASLAN – AYDIN
---------------------------------------------
CANLAR YANAR
Özünden sözünden geçmiş bazıları
Ayrılmış hakkaniyetten adaletten
Yolları ayrı hakça düzenden laiklikten
Canları yakıp ayrıştırırlar dostları.
Kalplere ateş düşer yakar canları
Şiddet içerir düşmanca ithamları
Tavırları hiddete düşürür insanları
Kin ve nefret saçar din tüccarları.
İnsafsızca yazıp çizen yazarlar
Barışa katkı yerine verirler zarar
Alemi Cihan olsalar neye yarar
Toplumu kutuplaştırır bu çıyanlar.
Kalplerinde sevgi olmaz bunların
Barıştan kardeşlikten uzaktırlar
Ağızların da küfür ve tehdit hile var
Ayırımcılık yapar böyle yaratıklar.
Rabbim sevgi versin kalbi olana
Merhamet versin vicdanlarına
Saptırmasın kimseyi yanlış yollara
Muhtaç etmesin bizi zalim kullara.
Özkan’ım doğruluk yakışır insana
Utanmak bilmeyen koşar talana
Muhtaç etme dilini yalana dolana
Her zaman gidelim hakikatin yoluna.
Zeki ÖZKAN - ALMANYA
-----------------------------------------------
ZOR GEÇİDİ
Engel dağın aşamadım
Kervanım basıldı gel gel
Yârime kavuşamadım
Yollarım kesildi gel gel.
Kara gün gülüşemedim
Boynumuz yasıldı gel gel
Sevinip söyleşemedim
Sesimiz kısıldı gel gel.
Yavuz yare düşemedim
Kısmetim asıldı gel gel
Kaderle gülüşemedim
Kudretim kasıldı gel gel.
Dosta doğru gidiyorum
Yolumuz bozuldu gel gel
Gülmek hayal ediyorum
Gönlümüz üzüldü gel gel.
Efe’yim sıvışamadım
Fermanım yazıldı gel gel
Fâni’yim savaşamadım
Mezarım kazıldı gel gel.
Yaşar UYAR – AYDIN
-------------------------------
BIRAKIR DA GİDERİM
Hekim derman bulmaz sızıma
Hatıralarımı kaleme alırda giderim
Küser darılırım dermansız acıma
Kadehleri yere çarpar giderim.
Acı hatıralarımın son çıkmazında
Yaralarımı sarar sarmalarda giderim
Gönlümün gönlüne her düşüşünde
Akan gözyaşı mı siler de giderim.
Her kadeh doldurup içişimde
Damarlarım da her kan akışında
Ömrümü ilmek ilmek işleyişinde
Nazlı gülüşünü özlerde giderim.
Her sevdanın bir bitişi vardır
Gönül gül dalında ahu zardır
Bu gönül sana hardır
Gönlümü sana bırakırda giderim.
Hüseyin ZEYBEK – DİDİM
-----------------------------------------------
KISKANSIN
Yağmur kokusuyla gel; gel ki bahar kıskansın.
Beyaza boya aşkı,“Ak”ını kar kıskansın,
Nar misali çatlasın, ten olan her ne varsa,
Seni gökte melekler, yerde canlar kıskansın.
Naim ÖZDAMAR – BUHARKENT
-----------