Didim Derneği; Dilek Yarımadası Milli Parkı, Büyük Menderes Deltası ve Karina Dalyanı güney kıyılarını kaplayan alanlarda kurulması planlanan üretim çiftlikleri için belirlenen bölgelerin Milli Park sınırına komşu olduğunu belirterek, “Milli Park için tehlike çanları çalıyor” dedi. 
Didim Derneği konuyla ilgili Taşburun Balıkçı Barınağı Mevkiinde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız, Didim Belediye Başkan Yardımcısı Zeynel Şener ve imzası bulunan; 10 Ekim Didim Umut Tiyatrosu, Aydın Çevre Ve Kültür Derneği (AYCEP), CHP, Didim Alevi Bektaşi Kültür Merkezi Ve Cemevi Derneği, ADD, Didim Çevre Platformu (DİÇEP), Didim Derneği, Didim Eğitim Ve Çevre Derneği (DEÇED), Didim Eğitim Sen Şubesi, Didim Folklor Turizm Ve Araştırma Derneği (DİFTAD), Didim Hayvanları Ve Doğayı Koruma Derneği (DİHAD), Didim Kültür Mirasını Koruma Derneği, Didim Turizm Derneği, Disk Emekli-Sen, Disk Genel İş, Emek Partisi, Kuşadası Çevre Platformu, Sol Parti, Söke Çevre Platformu (SÖKEÇEP), TİP, Tüm Emekliler Sendikası, Yatağan Yeşil Yaşam Derneği, Yeşil Sol Parti ve HDP katıldı. 

HALK MÜCADELE VERMEKTEDİR
Basın açıklaması Didim Derneği Başkanı Filiz Hekimoğlu tarafından yapıldı. Hekimoğlu, açıklamasında; “Ülkemizde “Kalkınıyoruz, kalkınacağız” söylemleri ile son dönemlerde başlayan doğal kaynakların “yatırım” aracı olarak kullanma süreçleri, ne yazık ki faaliyetlerin kaynakların çevreleri ile birlikte yok eden uygulamaları ile ivme kazanmaktadır. 
Yatırımcının talepleri  “kalkınma” hamlesi altında her türlü engelleri aşan bir destek görürken halk, yaşam alanlarını geleceğe taşımak amacıyla koruma mücadelesi vermektedir. 
Ülkenin her yanında benzer uygulamaların kendini kopyalayarak çoğaldığına tanık oluyoruz. 
Yatırımcıyı, önce tarım alanlarımızda, verimli ovalarımızda gördük. Ardından onlara “kalkınma” adı altında yıllardır gürül gürül akan derelerimizi borulara hapsederken rastladık. Canlara yuva olan orman alanlarımızda gördük.   
Her yerde olmak onlara yetmedi.  Kapılarımızı, “enerji üreteceğiz” diye çaldılar havamıza zehirlerini bırakıp etrafı çürük yumurta kokusu ile kapladılar. İncirlerimizi, zeytinlerimizi aldılar.
Esen her rüzgarın cazibesine kapıldılar. Dağ bayır, orman, tarım alanı demeden arazilerimizi “Acele Kamulaştırıp” devasal rüzgar tribünlerini evlerimizin yanı başına geldiler.  
“Maden çıkaracağız” dediler, dünyanın en gözde doğal alanlarımıza daldılar; ekosistem değerlerini tehlikeye attılar… 
Havası, toprağı, suyu hiç fark etmedi. Yer üstü, yer altı fark etmedi. Her bir doğal değer için geldiler…
Toprağımız, ormanlarımız, ovalarımız derken şimdi de denizimizi istiyorlar. 
Bu sefer de Akdeniz’den Ege’ye, Ege’den Karadeniz’e, ülkemizin neredeyse tüm deniz yüzeylerinde yeni devasal projeler ile karşımıza çıkıyorlar. Ne koruma altında olan Milli Parklar alanlarımızı ne uluslararası antlaşmalarla koruma altında olan canlı türlerinin yaşam alanlarını düşünmüyorlar. “Üreteceğiz” diyorlar; ama tüketeceklerini görmek istemiyorlar. 


MİLLİ PARK KORUMA ALTINDA OLAN BİR DEĞERİMİZDİR
Kentimiz Didim’i de içine alan Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı içinde barındırdığı doğal yaşam ile koruma altında olan bir değerimizdir. Bölge barındırdığı 804 bitki türü yönünden çok zengin olup 33 tanesi endemiktir, bunlardan 6 tanesi dünyada sadece  bu bölgede yaşamaktadır. Alan bitki çeşitliliği nedeniyle Avrupa Konseyi tarafından Flora Biyogenetik Rezerv Alanı ilan edilmiştir. 
Milli Parkımız, 29 tür memeli ve 42 çeşit sürüngen ile çok sayıda canlıya ev sahipliliği yapmaktadır. 
Dünyanın en nadir 10 deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku,  kıyılarımızda  yaşamaktadır. Korunması Gerekli Türler listesinde olan Akdeniz Foku’nu korumak adına ülkemiz de imzacı olmuştur. 
Deltayı yaklaşık 256 kuş türü ziyaret etmektedir. Bunların arasında yine nesli tehlike altında olan ve imzaladığımız anlaşmalar ile korumaya söz verdiğimiz Karabataklar, Tepeli Pelikanlar bölgede üremektedir. 
Ülkemizin en önemli sulak alanlarından olan Milli Parkının değerleri korunmalıdır. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun  9. Maddesi  “Sulak alanların doğal yapılarının ve ekolojik dengelerinin korunması esastır” der.
 Ayrıca bütün bu değerleri korumak amacıyla kurulmuş olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, “Dilek Yarımadası, Menderes Deltası” konulu 06.08.2007 tarih ve 155/5602/44181 sayılı yazısında bölgenin korunmasına yönelik çalışmalar yapılmasının önemine vurgu yapmaktadır. Kurum ilgili yazısında;
“Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltasının planlı ve dengeli kullanımın sağlanması amacıyla balık üretim tesislerine Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası -Karina Dalyanı  bölgesi açıklarında izin verilmemesi, varsa verilmiş olan izinlerin iptal edilmesi, ileride telafisi mümkün olmayacak olumsuzlukların önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir” demektedir. 

Kurum, balık çiftliklerinin üretimlerinin lojistik ihtiyaçlarını Taşburun Balıkçı Barınağı’nı kullanarak planlaması nedeniyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ön izin verilen projeler için karasal alan kullanımında Milli Park alanları ile koruma zonlarını kapsayan alanların olması nedeniyle uygulanmalarının mümkün olmadığı belirtilmiştir.  Dilek Yarımadası Milli Parkı, Büyük Menderes Deltası ve Karina Dalyanı güney kıyılarını kaplayan alanlarda kurulması planlanan üretim çiftlikleri için belirlenen bölgeler her ne kadar milli park ve mutlak koruma zonu dışında ama sınırında kalması nedeniyle deniz ekosisteminin korunması ve deniz suyu kalitesinin bozulmasının önlenmesi amacıyla BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIMLA milli parka, deltaya ve dalyana olması muhtemel toplam çevresel etkilerinin bilimsel bir çalışma ile belirlenmesinin önemine vurgu yapmaktadır.  
Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, yüzey alanının su altına isabet eden tabanında, 2863 sayılı Kanunun kapsamında su altında korunması gerekli taşınır veya taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunup bulunmadığının konusunda Uzman su altı arkeologlarınca incelemesi yapılarak hazırlanacak Uzman raporunun Müdürlüğümüze iletilmesinden sonra nihai Kurum görüşümüzün oluşturulabileceği kanaatindeyiz.
Şimdi tüm bu kurumların görüşüne rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kıyılarımızda balık üretim çiftliklerinin kurulmasına “ÇED Olumludur” kararları veriyor. Yakın bir gelecekte “üretim yapmak” adına 1 değil, 3 değil, 10 değil onlarca işletme balık üretimi yapmak için kıyılarımıza geliyor. 


 
4 farklı bölgede, ÇED Olumlu kararı verilen raporlarda yer alan bilgiler ışığında  yaklaşık 3.000.000 metrekarelik alanda (300 hektar) 50 adet işletmenin üretim yapması beklenmektedir. 


Olta balıkçılığın yasak olduğu bölgede, 100.000ton ürünün taşınmasında sakınca görmeyen anlayışı anlamakta zorlandığımızı belirtmek isteriz. 
Yatırım adı altında kıyılarımızın, denizlerimizin, koruma altında olan değerlerimizin  talan edilmesinin önüne geçilmesi gerekiyor. 
Ne topraklarımız, ne denizlerimiz parsel parsel satılık değil!” ifadelerine yer verdi. 

Yıldız, Aydın İl Tarım Müdürünü seslendi: Aklını başına al
Basın açıklamasının ardından açıklama yapan CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız, Aydın İl Tarım ve Orman Müdürüne seslenerek, “Az kaldı, ilk seçimde gideceksiniz. Aklını başına al”dedi.
Vekil Yıldız açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
Olta balıkçılığı bile yasakken, bu kadar Denizi kirleten ve doğayı yerle bir edecek olan bir yatırım buraya getirilmesi maalesef üzücüdür. Daha önce de biz burada mücadele etmiştik. Bu barınak aslında mevcut 80 yıldan beri Akköy ve Akyeniköy’ün yerel balıkçıların barınağıydı.  Maalesef Tarım il müdürlüğü arkayı dolaşarak, yerel balıkçıların elinden alarak,  üretici çiftliklere resmen planlayarak ona göre şartnamesini hazırlayarak ilk önce barınağın yönetimini çiftliklere devretti. 
Sonra ne oldu?  Sonra ihale günü geldiğinde de yine salonunda olmasına rağmen, Tarım İl Müdürü kendi odasına bu şirketleri çağırarak, ihale olmada şartnameyi imzaladılar. 
Bundan sonra ne olacak?
Bundan sonra,  işte bundan sonra bir felaket başlayacak. Burada tonlarca Çiftlik kurulacak ve mevcut da delta bölgesi dediğimiz bölgeye korkunç derecede bir katliam yaşayacağız. O yüzden biz Cumhuriyet Halk Partisi ve milletvekili olarak, iki sefer milletvekiliyle beraber buraya gelmemize rağmen, bu proje engel olmamıza rağmen kapalı kapıların arkasında, yandaşlara, nasıl 5'li çeteyi besliyorsa, üzülerek söylüyorum Tarım İl Müdürlüğü bu şekilde arka dolaşarak bu şekilde bu organizasyonu yaptı.
 Ben burada özellikle Tarım İl Müdürü'ne seslenmek istiyorum.  
Az kaldı ilk seçimde gideceksiniz. Aklını başına al. Yani hemen derhal iptal etmen gerekiyor. Etmediğin takdirde seçimden sonra bunun bedelini ağır ödeyeceksin.  Arka kapılarının arkasında bu firmalarla işbirliği yaparak Didim’in geleceğin yok edemezsin.  Sen bugün burada bir memursun,  yarın tayinin çıkabilir.  Ama Didimliler olarak yıllarca biz burada yaşayacağız.  Bu çevreyi korumak zorundayız.  O yüzden birinci derecede bu ihalenin iptal olması gerektiğini inancını taşıyoruz,  aksi takdirde bunu hesabını seçimlerden sonra ödeyecek. 
Didim hepimize ait. Burada AK Partili, MHP’li, CHP’li, diğer siyasi partiler yani burada 120 bin kişi yaşıyor.  Artı yazın 500 bine çıkıyor.  Buraya ne için geliyor insanlar, havasına denizine geliyor.  Peki biz kirlettikten sonra kim buraya gelecek? Bizden sonra gelen nesillere bırakacağız. Her şey para değil. 
Ben özellikle o firmaların ortaklarına sesleniyorum. Türk ortaklarına ve yabancı ortaklarına Yunanistan'daki, italya'daki ortağına sesleniyorum.  Acaba bu projeyi kendi ülkelerinde yapabiliyorlar mı?  
Kendi ülkelerinde üç tarafı denizlere çevrili olan bu ülkelerde bu projeye kendin memleketlerine yapabiliyorlar mı?
DUYARLI HAKİMLERE SESLENİYORUM
Onlara da burada sesleniyorum sakın ha sakın ola seçimlere kadar yatırım yapmayın. Biz geliyoruz. Gelmekte olan geliyor. O yüzden bu projeyi kesinlikle ve kesinlikle iptal edeceğiz. Burada özellikle mahkemelere sesleniyorum, duyarlı hakimlere sesleniyorum. Didim Derneği olarak müracaat ettiğinde yürütmeyi durdurma kararı verilsin ve bu projeden vazgeçilsin.
                        
HABER: ELİF DİKBAŞ

Didim Bafa Gölü'nde Biyokaçakçılıkla Mücadele Didim Bafa Gölü'nde Biyokaçakçılıkla Mücadele