DİDİM

Didim Sek­tö­rel Ge­li­şim St­ra­te­ji­le­ri Sonuç Ra­po­ru Ya­yın­lan­dı

Didim Ti­ca­ret Odası Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı Hilmi Erbaş, Baş­kan Yar­dım­cı­sı İsmet Kar­tal, Yö­ne­tim Ku­ru­lu Üye­le­ri Celal Gümüş ve Ser­hat Cen­giz basın men­sup­la­rı ile bir araya geldi.

Didim Sek­tö­rel Ge­li­şim St­ra­te­ji­le­ri ra­po­ru­nun basın men­sup­la­rı­na da­ğı­tıl­dı­ğı basın top­lan­tı­sın­da ra­po­run ha­zır­lan­ma sü­re­ci ve st­ra­te­jik yö­ne­tim an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de ge­tir­di­ği öne­ri­le­ri hak­kın­da bil­gi­ler veren Baş­kan Hilmi Erbaş şun­la­rı söy­le­di;


Ka­tı­lı­mı­nız için te­şek­kür edi­yo­rum. Ana hat­la­rıy­la ko­nu­nun de­ğer­len­dir­me­si­ni siz­le­re yap­mak is­ti­yo­rum. Ön­ce­lik­le Didim’de ilk kez sek­tör­le­re iliş­kin bir st­ra­te­ji ça­lış­ma­sı ger­çek­leş­ti­ril­di. Bu ça­lış­ma Va­li­li­ği­mi­zin hi­ma­ye­le­rin­de TOBB Eko­no­mi ve Tek­no­lo­ji Üni­ver­si­te­sin­den ho­ca­la­rı­mız­la, kamu ku­rum­la­rı­mız­la, yerel yö­ne­ti­mi­miz­le, mes­lek oda­la­rı­mız­la, sivil top­lum ör­güt­le­ri­miz­le, ba­sı­nı­mız­la, sek­tör­den ka­tı­lım­cı­la­rı­mız­la çok geniş ka­tı­lım­lı sü­reç­ler­den ge­çe­rek bu ça­lış­ma­la­rı ta­mam­la­dık. Başta Va­li­miz olmak üzere bu ça­lış­ma­ya katkı sunan her­ke­se, çok te­şek­kür edi­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la bu rapor Ti­ca­ret Oda­sı­nın ön­cü­lü­ğün­de TOBB ETÜ SEM ho­ca­la­rıy­la be­ra­ber ha­zır­lan­mış ol­mak­la be­ra­ber bu­ra­da­ki gö­rüş­ler he­pi­mi­zin gö­rüş­le­ri­nin da­mı­tıl­ma­sıy­la or­ta­ya çıktı. En büyük ar­zu­muz bu ra­po­run önü­müz­de­ki dö­nem­de yerel yö­ne­ti­mi­miz­ce, ya­tı­rım­cı­la­rı­mız­ca, sivil top­lum ör­güt­le­ri­miz­ce, kamu kurum ve ku­ru­luş­la­rı­mız­ca dik­ka­te alın­ma­sı­dır.
Ça­lış­ta­yın açı­lış ko­nuş­ma­sın­da da ifade ettim. İbn-i Rüşt’ün güzel bir sözü var. “Yu­mur­ta içe­ri­den kı­rı­lır­sa hayat bulur, dı­şa­rı­dan kı­rı­lır­sa hayat son bulur” Bir ken­tin ge­liş­me­si için Bir ku­ru­mun, bir ül­ke­nin, bir şir­ke­tin, bir bel­de­nin ge­liş­me­si için içe­ri­den gelen ha­re­ket, fikir üret­me ener­ji­si dı­şa­rı­dan ge­lecek ener­ji­den çok daha kıy­met­li­dir. Bu açı­dan Didim’in kendi için­den bir bakış açısı ge­liş­ti­re­rek, ge­le­ce­ğe iliş­kin bir pers­pek­tif üre­te­rek, proje üre­te­rek, he­ye­can üre­te­rek, Plan, proje ya­pa­rak ge­le­ce­ği­ni ta­sar­la­ma­sı­na ih­ti­yaç var. Bu ra­po­run çıkış amacı ta­ma­mıy­la bu. Didim kendi ener­ji­si­ni or­ta­ya koy­sun. Sü­rek­li şi­kâ­yet etmek, sü­rek­li eleş­tir­mek, sü­rek­li ya­pı­la­na bir şey söy­le­mek değil de git­me­miz ge­re­ken yola bir öner­me ge­liş­tir­sin.
Lüb­nan asıl­lı Fran­sız yazar, şair Amin Ma­alo­uf'un güzel bir sözü var. Orta Do­ğu­lu­lar için söy­le­miş ama ben ken­di­mi­ze de uyar­lı­yo­rum. “Orta Do­ğu­lu­lar olan bi­ten­le­re çok üzü­lür, çok söy­le­nir ama hiç ak­si­yon almaz, hiç ha­re­ke­te geç­mez” Yani bizim ha­re­ke­te geç­me­ye, so­run­la­rı çöz­me­ye ih­ti­ya­cı­mız var. Onun için re­ak­si­yo­ner olmak değil de ak­si­yo­ner olmak önem­li. Ya­pı­lan­la­rı eleş­tir­mek el­bet­te kıy­met­li, eleş­tir­me­ye­lim de­mi­yo­rum. Bu­ra­da yan­lış an­la­şıl­ma ol­ma­sın. Ama olup bi­ten­le­re bir ak­si­yon ge­liş­tir­me­li. Kendi adı­mı­za bir ak­si­yon ge­liş­tir­me­den sa­de­ce olup bi­ten­le­ri tep­ki­sel ola­rak eleş­tir­mek bizim prob­lem­le­ri­mi­zi çöz­mü­yor. Ni­te­kim çöz­me­di­ği­ni gör­dük. Sa­de­ce eleş­tir­miş olu­yo­ruz, sonra dönüp gi­di­yo­ruz. Ona bir al­ter­na­tif, fark­lı bir bakış açısı ge­liş­tir­mi­yo­ruz. Ge­liş­ti­ril­me­yin­ce de ba­şı­mı­za ge­len­le­re razı olmuş olu­yo­ruz.
Kendi yö­rün­ge­si­ni oluş­tu­ran kent­ler, kendi ge­le­ce­ği­ni için viz­yon çizen, ken­di­si­ni di­ğer­le­rin­den ayı­ran kent­ler ay­rı­şı­yor­lar. Re­ka­bet­te öne ge­çi­yor­su­nuz. Onun için Didim ken­di­si­ni ne­re­de gö­rü­yor? Ne­re­de gör­me­li? İçinde bu­lun­du­ğu­muz durum ne? Zayıf yan­la­rı­mız, güçlü yan­la­rı­mız, at­ma­mız ge­re­ken adım­lar… İşte bu ra­por­da bun­la­rın hep­si­ni bi­lim­sel bir dilde gö­re­cek­si­niz.
Bu rapor el­bet­te ki de­ği­şe­mez, eleş­ti­ri­le­mez değil. Bu rapor her şeye tek ba­şı­na bir re­çe­te yaz­mış da değil. Bu bir rapor, adı üs­tün­de. Bun­lar ten­kit edi­le­bi­lir. Üze­ri­ne yeni şey­ler ilave edi­le­bi­lir. Bu bir tes­pit ra­po­ru, baş­lan­gıç açı­sın­dan bir yol ha­ri­ta­sı. El­bet­te ki zaman içe­ri­sin­de ge­liş­ti­ri­le­bi­lir.
İşte bu ih­ti­yaç­tan yola çı­ka­rak güzel bir so­nu­ca ulaş­tı­ğı­mız ka­na­atin­de­yim.
Bi­lim­sel bir dille ya­zıl­mış ama çözüm ve öne­ri­le­ri son de­re­ce net, açık, kısa ve be­lir­le­yi­ci. Önü­müz­de­ki dö­nem­de basın men­sup­la­rı­mız­dan özel­lik­le şunu is­tir­ham edi­yo­ruz. Ne ya­pı­yo­ruz? ne aşa­ma­da­yız? Kamu ku­rum­la­rı­nı, biz­le­ri zor­la­sın­lar.
İlçe­miz­de bu ra­por­da çıkan so­nuç­la­ra pa­ra­lel bir­ta­kım işler de ol­ma­ya baş­la­dı. Kay­ma­kam Bey'imi­zin baş­kan­lı­ğın­da bir ko­or­di­nas­yon ku­ru­lu­mu­muz var. Bu, ra­po­run so­nuç­la­rın­dan da bir ta­ne­si. İlçede bir­lik­te ha­re­ket etme, temel so­run­la­rı bir­lik­te takip etme, eş günüm içe­ri­sin­de ça­lış­may­la il­gi­li bir sü­re­cin içe­ri­sin­de­yiz. Bu da bu sü­re­cin mey­ve­le­rin­den bir ta­ne­si­dir diye dü­şü­nü­yo­rum. Kay­ma­kam Bey'in baş­kan­lı­ğın­da her 15 günde bir sivil top­lum ör­güt­le­ri­miz, be­le­di­ye­miz, si­ya­si par­ti­le­ri­miz, üni­ver­si­te­miz gibi ku­rum­la­rı­mız­la be­ra­ber de­ğer­len­dir­me top­lan­tı­sı ya­pı­yo­ruz. Ko­nu­la­rı­mı­zı, so­run­la­rı­mı­zı ma­sa­ya ya­tı­rı­yo­ruz. So­rum­lu­luk­la­rı üst­le­ni­yo­ruz. O so­rum­lu­luk­la­rı hep be­ra­ber de­le­ge edi­yo­ruz. İlgili so­rum­lu on­la­rı takip edi­yor.
Bir­lik­te ha­re­ket etmek, kendi güç ve ka­bi­li­ye­ti­mi­zi, imkan ve ola­nak­la­rı­mı­zı doğru kul­lan­ma açı­sın­dan önem­li, buna ih­ti­ya­cı­mız var. Bir ken­tin bi­le­şen­le­ri­nin dü­şün­ce­le­ri ve fi­kir­le­ri­nin ne ol­du­ğu­nun bir önemi yok. Kent ge­ne­lin­de­ki so­run­la­ra çözüm öne­ri­le­ri­nin üre­til­me­si nok­ta­sın­da bir­lik­te ha­re­ket eder­ler­se o kent ile­ri­ye gider. Bir­lik­te­lik duy­gu­suy­la temel me­se­le­le­re fark­lı bak­ma­ya baş­lar­sı­nız. O temel me­se­le­le­ri çö­zer­si­niz. Çöz­dük­çe de yan yana gelme, fark­lı olan dü­şün­ce­le­ri bir araya ge­ti­rip mü­za­ke­re etme ve bu mü­za­ke­re­nin so­nun­da da ortak, op­ti­mum çö­züm­le­ri bul­may­la il­gi­li sü­re­ci ge­liş­tir­miş olur­su­nuz. Didim böyle bir sü­re­cin de içe­ri­sin­den ge­çi­yor.
De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Didim'de üç temel sek­tö­rü bu­ra­da in­ce­le­dik. İlçe eko­no­mi­si­nin en temel ayak­la­rın­dan bi­ri­si tu­rizm, bi­ri­si tarım. Kent­leş­me­yi de gay­ri­men­kul sek­tö­rü ve diğer sek­tör­le­ri et­ki­le­me bağ­la­mın­da de­ğer­len­dir­dik. Buna ek ola­rak da ho­ca­la­rı­mız Tüm SWOT ana­liz­le­rin­de eği­tim baş­lı­ğı çık­tı­ğı için eği­ti­mi de bir baş­lık ola­rak de­ğer­len­dir­di­ler. Do­la­yı­sıy­la tu­rizm, tarım, kent­leş­me ve eği­tim baş­lık­la­rı as­lın­da bu ra­por­da de­ğer­len­di­ril­miş oldu.
Tu­rizm­le il­gi­li bir yük­sel­me tren­di içe­ri­sin­de­yiz. Bi­li­yor­su­nuz Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı’mızın Didim’le il­gi­li yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar var. 2006 yı­lın­da Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la Didim tu­rizm kenti ilan edil­di. Ona bağlı ola­rak bir­ta­kım ya­tı­rım­lar ya­pı­lı­yor. Yeni bir plan­la­ma ça­lış­ma­sı devam edi­yor ve biz Didim ola­rak bu plan­la­ma ça­lış­ma­sı­nın içe­ri­sin­de olmak is­ti­yo­ruz. Sayın Ba­ka­nı­mı­za da mü­te­ad­dit defa gö­rüş­me­le­ri­miz­de ifade ettik. Didim'de, ye­rel­de­ki sivil top­lu­mun, yerel yö­ne­ti­min, tek­nik ele­man­la­rın, iş­let­me­le­ri­mi­zin, iş adam­la­rı­mı­zın, ba­sı­nı­mı­zın, he­pi­mi­zin bu sü­re­ci aktif ola­rak takip et­me­si, Didim'e uygun bir plan­la­ma­nın olu­şa­ca­ğı ze­mi­ni­ni ha­zır­la­ma­sı lazım. Bu sü­reç­te bu ra­po­ru da Ba­kan­lı­ğı­mı­za tüm pay­daş­la­rı­mı­za, si­ya­set­çi­le­ri­mi­ze, mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze, ha­ke­za kamu yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­ze ile­te­ce­ğiz. Tu­rizm­le il­gi­li önü­müz­de­ki dö­nem­de doğru plan­la­ma­ya ih­ti­ya­cı­mız var ve bu ra­po­run buna katkı su­na­ca­ğı inan­cın­da­yım.
Bir diğer konu tarım. İlçe­miz, özel­lik­le zey­tin­ci­lik­te, zey­tin­ya­ğın­da, sof­ra­lık zey­tin­de önem­li bir oyun­cu ol­ma­ya doğru gi­di­yor. Zey­tin var­lı­ğı­mız ve üre­tim ka­pa­si­te­miz ar­tı­yor. İlçe­miz­de­ki önem­li eko­no­mik de­ğer­ler­den bir ta­ne­si. Ora­nın da doğru yö­ne­til­me­si, özel­lik­le en­düst­ri­yel kıs­mı­nın kü­me­len­me­si, marka ça­lış­ma­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı ra­po­run so­nuç­la­rın­dan bir ta­ne­si. Buna iliş­kin ça­lış­ma­lar yap­ma­ya ih­ti­ya­cı­mız var. Tarım sek­tö­rü­nün so­run­la­rı var. Özel­lik­le su­la­may­la il­gi­li. Su kay­nak­la­rı­na, mar­ka­laş­ma­ya, kü­me­len­me­ye, or­ga­nik ta­rı­ma iliş­kin öne­ri­le­ri­miz var.
Tu­rizm­de, Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı'nın yap­tı­ğı ça­lış­ma­ya en­teg­re olma, tu­riz­min çe­şit­len­di­ril­me­si ve tu­riz­min sür­dü­rü­le­bi­lir­li­ği açı­sın­dan öne­ri­le­ri­miz var. Özel­lik­le ar­ke­olo­jik sit alan­la­rın­da ko­ru­ma imar plan­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı, o alan­la­rın tu­rizm­de daha etkin ola­rak kul­la­nıl­ma­sı, kül­tür tu­riz­mi­nin art­tı­rıl­ma­sı öne­ri­le­ri­miz var. Didim tu­riz­mi­nin ge­liş­me­si­ne iliş­kin ula­şım­la il­gi­li öne­ri­le­ri­miz var.
Tu­rizm­de yeni bir bakış açısı ge­liş­tir­mek, ken­di­miz olmak, Didim olmak ve yeni bir st­ra­te­ji çizme ile il­gi­li öne­ri­le­ri­miz var.
Kent­leş­me baş­lı­ğın­da ra­po­run so­nuç­la­rın­dan bir ta­ne­si kent bü­tü­nün­de yeni bir kent kim­li­ği inşa edecek uzun va­de­de sür­dü­rü­le­bi­lir bü­tün­cül yeni bir plan­la­ma an­la­yı­şı­na ih­ti­yaç ol­du­ğu tes­pi­ti var. Yine bu ra­por­da önü­müz­de­ki dö­nem­de dep­re­mi de kent­sel dö­nü­şü­mü de dik­ka­te alan yeni bir pers­pek­tif öne­ri­yor. Su kay­nak­la­rı­na iliş­kin gerek içme ve kul­lan­ma suyu gerek ta­rım­sal kul­lan­ma su­yuy­la iliş­kin öne­ri­le­ri­miz var. Önü­müz­de­ki dö­nem­de iklim kri­zi­ne bağlı ciddi bir sı­kın­tıy­la karşı kar­şı­ya­yız. Ciddi bir ku­rak­lık­la karşı kar­şı­ya­yız. Bu an­lam­da uzun va­de­de ba­ra­jı­mız ya­pı­lın­ca­ya kadar -ki bu ba­ra­ja ih­ti­ya­cı­mız var- su kay­nak­la­rı nok­ta­sın­da ciddi bir sı­kın­tı­mız var. Beş­par­mak ba­ra­jı­nın ya­pıl­ma­sı nok­ta­sın­da öne­ri­le­ri­miz var. Arıt­ma te­si­sin­de de­ni­ze de­şarj edi­len arıt­ma su­yu­nun ya­tı­rım ya­pı­la­rak ta­rım­sal su­la­ma­da kul­la­nıl­ma­sı­na dair yine öne­ri­le­ri­miz var.
De­ğer­li ar­ka­daş­lar ger­çek­ten so­run­la­rı­mız çok. Bun­la­rın hep­si­nin bir anda ol­ma­sı­nı hiç kimse bek­le­mi­yor. Zaten bu ra­por­da bir hap re­çe­te sun­mu­yor. Bu ra­por­da­ki temel ama­cı­mız temel bir yak­la­şım be­lir­le­mek. Yani önü­müz­de­ki dö­nem­de bir plan­la­ma yap­mak ve bu plan çer­çe­ve­sin­de ha­re­ket etmek. Eğer plan­la­ma ya­par­sak, orta - uzun va­de­de daha iyi, im­kan­la­rı ve kay­nak­la­rı daha sür­dü­rü­le­bi­lir, daha doğa dostu bir kente ula­şı­rız. Daha umut­lu, daha hu­zur­lu, daha çok tu­rist çeken, eko­no­mik kal­kın­ma­sı daha yük­sek se­vi­ye­ye ulaş­mış, ula­şım im­kan­la­rı daha kabul edi­le­bi­lir, dünya stan­dart­la­rı­na yak­laş­mış, refah se­vi­ye­si yük­sek, daha mutlu bir kent inşa ede­bi­li­riz. Bunun için bir­lik­te ol­ma­ya, pay­daş­la­rın bir arada ça­lış­ma­sı­na ih­ti­yaç var. Bunun için “mış” gibi yap­ma­ya değil de eli taşın al­tı­na koy­ma­ya ih­ti­ya­cı­mız var. Ben bu ko­nu­dan şi­ka­yet­çi­yim. Otuz yıl sivil top­lum için­de bu­lu­nan bi­ri­si ola­rak çokça ko­nu­şup az iş yapma ko­nu­sun­da şi­ka­yet­çi­yim. Re­çe­te belli ol­ma­sı­na rağ­men ma­ale­sef ego­la­rı­mız buna engel olu­yor. Ma­ale­sef si­ya­sal gö­rüş­le­ri­miz zaman zaman ça­tış­ma­nın kay­na­ğı olu­yor. “Ka­sa­ba si­ya­se­ti” diye tarif et­ti­ğim, bi­ri­nin di­ğe­ri­ni aşa­ğı­ya çek­ti­ği, önünü kes­ti­ği du­ru­ma gi­di­yor. Ol­ma­sı ge­re­ken adım­lar da atıl­mı­yor. Bun­la­rın ta­ma­mı­na kar­şı­yız, biz ras­yo­nel bir yer­den ba­kı­yo­ruz. Kimin gö­rü­şü­nün ne ol­du­ğu­nu ger­çek­ten bir önemi yok­tur. So­nuç­ta her­kes kendi gö­rü­şüy­le kaim ama me­se­le­le­ri, pro­je­le­ri ko­nuş­tu­ğu­muz zaman bir yerde mu­ta­bık ka­lı­yo­ruz. 30 yıl­lık sivil top­lum ha­ya­tım­da, İde­olo­ji ko­nuş­ma­dı­ğı­mız, sa­de­ce proje ko­nuş­tu­ğu­muz zaman çok büyük fark­la­rın ol­ma­dı­ğı­nı da gör­düm. Hadi şu pro­je­yi ko­nu­şa­lım de­di­ği­miz zaman, fark­lı fark­lı dünya gö­rüş­le­ri­ne ait in­san­la­ra ba­kı­yor­su­nuz ki Gö­rüş­le­ri hemen hemen çok yakın. Ma­ale­sef ide­olo­jik tut­ku­la­rın esiri ol­mak­tan kur­tu­la­ma­dı­ğı­mız için ob­jek­tif bir top­lum ola­mı­yo­ruz. Doğ­ru­ya doğru yan­lı­şa yan­lış di­ye­bil­me­miz lazım. Bizim tam kar­şı­mız­da dü­şü­nen in­san­la­rın doğ­ru­la­rı­na doğru, bizim tam ya­nı­mız­da bu­lu­nan in­san­la­rın yan­lış­la­rı­na yan­lış di­ye­bil­me­miz lazım. Zaten böy­le­ce ge­liş­miş bir top­lum olu­ruz. Ob­jek­tif bir top­lum aynı za­man­da ge­liş­miş bir top­lu­mun ze­mi­ni­ni oluş­tu­rur. Ge­liş­miş bir top­lum da de­mok­ra­si­yi oluş­tu­rur. De­mok­ra­tik bir top­lum da re­fa­hı oluş­tu­rur.
Bu ra­po­ra kat­kı­da bu­lu­nan; tüm ar­ka­daş­la­rı­mı­za, ku­rum­la­rı­mı­za, pay­daş­la­rı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum. Bu ra­po­run il­çe­miz açı­sın­dan bir baş­lan­gıç ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. Sü­re­ci de -za­ten ti­ca­ret odası ola­rak du­ru­şu­mu­zu bi­li­yor­su­nuz- takip ede­ce­ği­mi­zi, bi­za­ti­hi bu sü­reç­le­rin içe­ri­sin­de lobi ya­pa­ca­ğı­mı­zı, bu­ra­da bu­lu­nan her baş­lık­ta ayrı ayrı hem üze­ri­miz­den so­rum­lu­lu­ğu ye­ri­ne ge­tir­me an­la­mın­da o so­rum­lu­lu­ğu üst­le­ne­ce­ği­mi­zi hem de takip nok­ta­sın­da takip ede­ce­ği­mi­zi ifade etmek is­ti­yo­rum.
Daha bu hafta ba­şın­da Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız­la bu­luş­tuk. Bu ra­por­da yer alan bazı un­sur­la­rı da Ko­or­di­nas­yon Ku­ru­lu'nun al­dı­ğı karar çer­çe­ve­sin­de Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­za ilet­tik. Ba­sı­na ka­pa­lı bir top­lan­tı ol­du­ğu için Onun de­tay­la­rı­na bu­ra­da gir­me­ye­ce­ğim. Didim’le il­gi­li temel me­se­le­le­ri, ak­lı­nı­za ge­le­bi­lecek tüm ko­nu­la­rı, ta­lep­le­ri­mi­zi, öne­ri­le­ri­mi­zi Sayın Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­za ak­tar­dık. Kar­şı­lık­lı bir görüş alış­ve­ri­şin­de bu­lun­duk. Ken­di­si dü­şün­ce­le­ri­ni bi­zim­le pay­laş­tı. Hemen atı­la­bi­lecek adım­lar ol­du­ğu­nu gör­dük. Ba­zı­la­rı­nın özel­lik­le mali açı­dan eko­no­mik zor­luk­lar se­be­biy­le biraz bek­le­mek zo­run­da ol­du­ğu­nu gör­dük. Hemen kısa za­man­da orta uzun va­de­de atı­la­cak adım­lar ol­du­ğu­nu da gör­dük. Nisan ayın­da da ken­di­si­ni İlçe­miz­de ağır­la­ya­ca­ğız.
Ha­ke­za İlçe Be­le­di­ye­miz­le il­gi­li zaten yine bu ra­po­run so­nuç­la­rı ile ör­tü­şen tek­nik bir­ta­kım top­lan­tı­lar ya­pı­yo­ruz. Yine onlar da ba­sı­na ka­pa­lı ol­du­ğu için de­tay­la­rı­nı pay­laş­mam doğru değil. İmar plan­la­ma sü­reç­le­ri­ne iliş­kin bir takım tek­nik mev­zu­lar­da Be­le­di­ye­mi­zin tek­nik per­so­ne­li ve Baş­ka­nı­mı­za öne­ri­le­ri­mi­zi su­nu­yo­ruz, gö­rü­şü­yo­ruz.
Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­mı­za da önü­müz­de­ki gün­ler­de yine bu sü­reç­le il­gi­li zi­ya­ret­le­ri­miz ola­cak, bu sü­reç­ler­le il­gi­li, Ba­kan­lı­ğı­mız nez­din­de özel­lik­le plan­la­ma sü­re­ci­ni takip edi­yo­ruz.
Ül­ke­miz­le, genel ko­nu­lar­la il­gi­li de bir de­ğer­len­dir­me yap­mak is­ti­yo­ruz. 2024 yılı ön­ce­lik­le tu­rizm açı­sın­dan hem Didim hem de Ül­ke­miz açı­sın­dan zor­luk­la­ra rağ­men, Av­ru­pa Şam­pi­yo­na­sı'nın ol­ma­sı­na ve pa­ha­lı­lık­la il­gi­li bir algı oluş­ma­sı­na rağ­men yine de ar­zu­la­dı­ğı­mız se­vi­ye­le­re yakın belki de kıs­men de aşıl­mış ol­du­ğu bir yıl oldu. Tu­rizm ve­ri­le­ri Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı'nın ar­zu­la­dı­ğı he­def­ler doğ­rul­tu­sun­da ger­çek­leş­ti. 2025 yılı için de Ba­kan­lı­ğı­mı­zın pro­jek­si­yo­nu bü­yü­me ve 2024 yı­lın­da­ki so­nuç­la­rın aşı­la­ca­ğı yö­nün­de. Tabii bu­ra­da bir­ta­kım risk­ler de var. Özel­lik­le Yu­na­nis­tan ada­la­rın­da mey­da­na gelen dep­rem­ler­den do­la­yı bir mik­tar re­zer­vas­yon­lar­da bir ya­vaş­la­ma olsa da umut edi­yo­ruz ki büyük bir facia ger­çek­leş­mez. Eğer ola­ğa­nüs­tü bir durum ger­çek­leş­mez­se, dünya kon­jonk­tü­rün­de de Uk­ray­na'daki sa­va­şın öyle veya böyle so­nuç­la­na­ca­ğı­na doğru bir bek­len­ti var. Fi­lis­tin'de bir ateş­kes var. Belki orada da uzun va­de­li bir ateş­ke­se dö­nüş­me­siy­le il­gi­li bir süreç var.
Ülke içe­ri­sin­de de bi­li­yor­su­nuz terör be­la­sın­dan kur­tul­ma, te­rö­rün son­lan­dı­rıl­ma­sı nok­ta­sın­da ça­lış­ma­lar, olum­lu ge­liş­me­ler var. Ki biz bun­la­rı des­tek­li­yo­ruz ar­ka­daş­lar. Tür­ki­ye'nin terör be­la­sın­dan kur­tul­ma­sı ge­re­ki­yor. Kırk yıl­dır Tür­ki­ye bunun içe­ri­sin­de. Tür­ki­ye'nin is­tik­ra­ra ka­vuş­ma­sı ge­re­ki­yor. Ener­ji­si­ni bun­dan sonra içe­ri­de­ki kal­kın­ma­sı­na, so­run­la­rı­na ve bü­yü­me­si­ne, başka ön­ce­lik­le­ri­ne ver­me­li. Umut edi­yo­ruz ki orada da her şey yo­lun­da gider ve Tür­ki­ye terör be­la­sın­dan kur­tu­lur. Onlar da so­nuç­la­nır­sa Tür­ki­ye'nin hem tu­rizm­de hem eko­no­mik kal­kın­ma­da hem dı­şa­rı­dan ya­tı­rım alma nok­ta­sın­da olum­lu bir yöne doğru ev­ri­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­ruz. Bu tabii ak­şam­dan sa­ba­ha ol­ma­ya­cak ama gerek ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar an­la­mın­da gerek kendi ya­tı­rım­cı­la­rı­mız an­la­mın­da Tür­ki­ye'nin do­ğu­su­na da gü­ney­do­ğu­su­na da yeni ya­tı­rım­la­rın ya­pı­la­ca­ğı­na, ora­da­ki tu­riz­min de çok ge­li­şe­ce­ği­ne do­la­yı­sıy­la top­lam­da ül­ke­nin tu­rizm ge­lir­le­ri­nin de daha da ar­ta­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum. Ben böl­ge­yi gör­düm. Ciddi bir gast­ro­no­mi, tarih ve kül­tür tu­riz­mi po­tan­si­ye­li var. Do­la­yı­sıy­la önü­müz­de­ki dö­nem­de te­rö­rün bit­me­siy­le be­ra­ber böl­ge­de­ki tu­rizm ak­ti­vi­te­si­nin ciddi ma­na­da ar­ta­ca­ğı­nı hep be­ra­ber gö­re­ce­ğiz. Oraya çok ciddi ya­tı­rım­la­rın ola­ca­ğı­nı da gö­re­ce­ğiz. Doğu ve Gü­ney­do­ğu güçlü bir tu­rizm des­ti­nas­yo­nu ola­cak­tır. Bu da ül­ke­mi­zin bü­yü­me­si, ge­liş­me­si için çok önem­li kat­kı­lar su­na­cak­tır. Böl­ge­nin kal­kın­ma­sı, re­fa­hı, yük­sel­me­si sa­çı­sın­dan da önem­li kat­kı­lar su­na­cak­tır.
2023 se­çim­le­ri son­ra­sı eko­no­mi po­li­ti­ka­sın­da ciddi bir de­ği­şik­lik gör­dük. As­lın­da onun tam 180 de­re­ce ak­si­ne döndü der­sem daha net ifade ede­rim. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın ifa­de­siy­le ir­ras­yo­nel po­li­ti­ka­lar­dan ras­yo­nel po­li­ti­ka­la­ra dönüş oldu. Mer­kez Ban­ka­mı­zın adım­la­rıy­la enf­las­yon­la mü­ca­de­le edil­me­ye baş­lan­dı. Tür­ki­ye bir öde­me­ler den­ge­si kri­zin­den döndü. Ancak enf­las­yon­la mü­ca­de­le­de bugün için henüz arzu ede­bil­di­ği­miz yere gel­miş de­ği­liz. Ma­ale­sef orada özel­lik­le bir­çok sivil top­lum ör­gü­tü­nün ifade et­ti­ği gibi ma­li­ye ta­ra­fın­da, dev­le­tin ta­sar­ru­fu ve ya­pı­sal nok­ta­da ge­rek­li adım­lar atıl­ma­dı­ğı için henüz enf­las­yon­da arzu et­ti­ği­miz se­vi­ye­ler­de de­ği­liz. Onun için ka­mu­nun daha çok ta­sar­ruf, daha çok re­form yap­ma­sı­na ih­ti­ya­cı­mız var. Özel­lik­le Mer­kez Ban­ka­mı­zın TÜİK ve BDDK'nın eli­nin güç­len­me­si ve ba­ğım­sız hale gel­me­si­ne iliş­kin yasal dü­zen­le­me­le­re ih­ti­ya­cı­mız var. Yani Mer­kez Ban­ka­sı'nın tam ba­ğım­sız ola­rak ha­re­ket ede­bi­le­ce­ği im­kan­la­rın ya­ra­tıl­ma­sı lazım. TÜİK is­ta­tis­tik­le­ri­nin daha gü­ve­ni­lir hale ge­le­bil­me­si için TÜİK'in çok daha şef­faf, çok daha açık, çok daha ber­rak, her­ke­sin an­la­ya­bi­le­ce­ği net­lik­le ve­ri­le­ri ka­mu­oyuy­la pay­laş­ma­sı­na ih­ti­ya­cı­mız var. Ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım çek­mek için de buna ih­ti­ya­cı­mız var. Eğer Mer­kez Ban­ka­mız tam ba­ğım­sız al­gı­lan­maz ise bizim ne dü­şün­dü­ğü­müz tek ba­şı­na önem­li değil. Dün­ya­nın ne­re­den bak­tı­ğı, ya­tı­rım­cı­la­rın ne­re­den bak­tı­ğı önem­li. Eğer TÜİK ve­ri­le­ri­ne tek ba­şı­na bizim güven duy­ma­mız yet­mez. Dün­ya­nın da güven duy­ma­sı ge­re­kir. BDDK'nın al­dı­ğı ka­rar­la­ra tek ba­şı­na bizim güven duy­ma­mız yet­mez. Dün­ya­nın da güven duy­ma­sı ge­re­kir. Eğer onlar ge­rek­li re­form­la­ra tabi tu­tu­nur­sa gö­re­cek­si­niz o zaman ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye de içe­ri­ye gel­miş ola­cak. Ve­ri­le­re güven de art­mış ola­cak. Bütün bun­la­rın hepsi bir bütün ola­rak ha­re­ke­te ge­çer­se enf­las­yon­la il­gi­li düşme bek­len­ti­si­nin baş­la­dı­ğı­nı gö­re­ce­ğiz.
En ni­ha­ye­tin­de enf­las­yon­la il­gi­li bek­len­ti­nin düş­me­si lazım. Gerek hane hal­kın­da Gerek iş dün­ya­sın­da gerek o ala­nın pro­fes­yo­nel­le­rin­de yani eko­no­mist­ler­de bek­len­ti düş­me­li. Şimdi ba­kı­yo­ruz hane hal­kı­nın enf­las­yon bek­len­ti­si çok yük­sek. Mer­kez Ban­ka­mız 2024- 25 he­def­le­ri­ni dört kez re­vi­ze etmiş du­rum­da. Bun­dan sonra belki yeni re­viz­yon­lar da ge­le­bi­lir. Sü­rek­li re­viz­yon ya­pı­yo­ruz. Demek ki bu prog­ra­mın bir yer­le­ri eksik. Evet, ras­yo­nel po­li­ti­ka­da dönme kısmı doğru. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız Meh­met Şim­şek’in at­tı­ğı adım­lar doğru. Ama ma­li­ye ta­ra­fın­da başka adım­la­rın atıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Sa­de­ce ver­gi­le­rin art­tı­rıl­ma­sı ve kayıp ka­çak­la mü­ca­de­le­nin dı­şın­da bir adım gö­re­me­dik. Bun­lar da kıy­met­li. Kayıp ka­çak­la mü­ca­de­le edil­me­li. Ver­gi­ler­de re­form ya­pıl­ma­lı ama kamu ta­ra­fın­da da ta­sar­ruf­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı, kamu büt­çe­si­nin daha ras­yo­nel hale gel­me­si lazım. Orada po­pü­lizm­den uzak­la­şıl­ma­sı­na iliş­kin adım­lar henüz gel­me­di. As­lın­da bu tam bir prog­ra­ma da dö­nüş­me­di. Büyük oran­da Para po­li­ti­ka­sı­nın adım­la­rıy­la yü­rü­yor. Ma­li­ye­nin des­te­ği çok da böyle bariz, açık gö­rü­nür değil. Onun için de enf­las­yon­da da ma­ale­sef arzu et­ti­ği­miz se­vi­ye­ye ula­şa­bil­miş de­ği­liz.
Bu nok­ta­da önü­müz­de­ki dö­nem­de uzun va­de­de hem hukuk sis­te­mi­nin re­for­me edil­me­si hem yargı sü­reç­le­ri­nin iyi­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Eği­tim sis­te­mi­nin büyük bir re­form baş­la­tı­lıp uzun va­de­li tek­rar alt­ya­pı plan­la­ma­sı­na ih­ti­ya­cı­mız var. Eği­tim­de çok büyük bir re­form ya­pa­maz­sak hem ilk-or­ta öğ­re­tim hem yük­sek öğ­re­tim­de büyük bir re­form ya­pa­maz­sak Önü­müz­de­ki 10 yıl­lar­da dün­yay­la re­ka­bet etme im­ka­nı­mı­zı kay­bet­me ris­kiy­le karşı kar­şı­ya­yız.
Ba­kı­nız daha yeni, bir­kaç hafta önce bir Çin’de bir yapay zeka fir­ma­sı bizim gayri safi milli ha­sı­la­mız­dan daha büyük bir değer üre­tecek kadar bir şir­ket var­lı­ğı­nı ulaş­tı. Ame­ri­kan bor­sa­la­rı­nı çö­kert­ti. Tek­no­lo­ji o kadar hızlı ge­li­şi­yor ki bun­dan ön­ce­ki bin yılda olan ge­liş­me belki bir yılda kat edil­miş. Tür­ki­ye önü­müz­de­ki dö­nem­de tüm eği­tim ka­de­me­le­rin­de kök­ten, si­ya­sal kay­gı­lar­dan uzak ola­rak re­form ya­pa­maz­sa, mes­le­ki eği­ti­me önem ver­mez­se, üni­ver­si­te eği­ti­mi­ni büyük bir re­for­ma tabi tut­maz­sa orada ni­te­li­ği önem­se­mez­se en ni­te­lik­li ço­cuk­la­rı­nı alıp, on­la­ra si­li­kon va­di­si gibi ya­pı­lar inşa edip, tek­no­lo­ji üret­me­si­ne zemin ha­zır­la­maz­sa dün­yay­la re­ka­bet­le kor­ka­rım ge­ri­le­re dü­şe­ce­ğiz. Bugün dün­ya­da Eko­no­mik bü­yük­lük ola­rak, gayri safi milli ha­sı­la ola­rak söy­lü­yo­rum. 19-20'li sı­ra­lar­da­yız. Tek­no­lo­ji nok­ta­sın­da da Tür­ki­ye eğer ge­rek­li adım­la­rı ata­maz­sa ge­ri­de kal­mış ola­ca­ğız. Ben as­lın­da çok spe­si­fik, he­pi­mi­zin iş­ti­rak ede­ce­ği bir örnek ve­re­yim. Tür­ki­ye sa­vun­ma sa­na­yi­in­de, önem­li adım­lar attı. Sa­vun­ma Sa­na­yii Baş­kan­lı­ğı­nın ön­cü­lü­ğün­de kamu te­şek­kül­le­rin­den özel sek­tör­de­ki şir­ket­le­ri­mi­ze kadar önem­li adım­lar atıl­dı. Niye oldu bu? Çünkü Tür­ki­ye te­rör­le uğ­ra­şı­yor­du. Dış dünya bu nok­ta­da bize yar­dım­cı ol­ma­dı. Tam tersi am­bar­go­lar koydu. Dron­lar ver­me­di­ler. As­lın­da Tür­ki­ye bir zor­luk­la kar­şı­laş­tı. Zor oyunu bozdu. Tür­ki­ye sa­vun­ma sa­na­yi­ine ya­tı­rım yaptı. Ve sa­vun­ma sa­na­yi­in­de in­şal­lah çok daha iyi yer­le­re ge­li­riz. Dün­ya­da en önem­li sa­vun­ma sa­na­yii üre­ten ül­ke­ler­den biri ol­ma­lı­yız. Buna zaten ih­ti­ya­cı­mız var. Tür­ki­ye bu nok­ta­da çok ciddi bir me­sa­fe aldı. İhra­cat ra­kam­la­rı 7 mil­yar do­la­rı geç­miş. Bu yıl he­de­fi­miz bun­dan daha iyi. Peki sa­vun­ma sa­na­yi­in­de biz bunu ba­şa­ra­bi­li­yor­sak diğer alan­lar­da ba­şar­ma­ma­mız için bir neden var mı? Hayır yok. O zaman Tür­ki­ye'nin yeni bir st­ra­te­jik kal­kın­ma pla­nı­na, yeni bir eği­tim pla­nı­na, yeni bir kamu re­form pla­nı­na, ve­rim­li­lik ar­tı­rı­cı ted­bir­le­re, şef­faf bir hukuk sis­te­mi­ne geç­me­li.
Dün­ya­da­ki ge­liş­me­ler, Ame­ri­kan se­çim­le­ri, Su­ri­ye'deki ge­liş­me­ler, Rus­ya-Uk­ray­na Sa­va­şı, Av­ru­pa Bir­li­ği'yle Rusya'nın ara­sın­da­ki me­sa­fe­nin açıl­ma­sı, Rus­ya-Ame­ri­ka ya­kın­laş­ma­sı ve belki tran­sat­lan­tik­le Av­ru­pa'nın bir­bi­rin­den uzak­laş­ma­sı, belki de bir gün NATO'nun or­ta­dan kalk­ma­sı gibi yeni ge­liş­me­le­ri dik­ka­te al­dı­ğı­mız zaman as­lın­da Tür­ki­ye yeni bir fır­sa­tın daha eşi­ğin­de. Av­ru­pa'yla ya­kın­laş­mak, belki Av­ru­pa Bir­li­ği'ne gir­mek, belki Av­ru­pa Bir­li­ği'yle be­ra­ber yeni bir gü­ven­lik pers­pek­ti­fi ge­liş­tir­mek. Te­men­ni­miz odur ki Su­ri­ye'de is­tik­rar­lı ve sü­rek­li bir yö­ne­tim inşa edi­le­bil­sin. Önü­müz­de­ki dönem Tür­ki­ye'nin önüne açıl­mış yeni fır­sat pen­ce­re­si. İşte Çin-Ame­ri­ka re­ka­be­ti kı­zış­mış du­rum­da. Av­ru­pa-Ame­ri­ka re­ka­be­ti kı­zış­mış du­rum­da. İşte bun­lar bize yeni fır­sat­lar. Onun için bu fır­sa­tı tek­rar ya­ka­la­ya­bil­mek için Tür­ki­ye'nin yeni bir yola gir­me­si­ne ih­ti­yaç var. As­lın­da biz bu ra­po­ru ha­zır­lar­ken ça­lış­ta­yı­mı­zın bir mot­to­su vardı. Ha­tır­la­yan var mı ar­ka­daş­lar? Didim Hi­ka­ye­si­ni Arı­yor! Bence Tür­ki­ye'nin de yeni bir hi­ka­ye­ye ih­ti­ya­cı var. Ve bu yeni hi­kâ­ye­yi bu top­lum üre­te­bi­lir, inşa ede­bi­lir. Ben umut­lu­yum. Evet bugün olum­suz giden ge­liş­me­ler ola­bi­lir. Eko­no­mi­miz pa­ti­naj ya­pı­yor ola­bi­lir ama hep be­ra­ber sa­li­men bun­la­rı at­la­ta­ca­ğı­mız ka­na­atin­de­yim.
Ben tek­rar ka­tı­lım­lar için te­şek­kür ede­rim.  HABER : MAVİ DİDİM GAZETESİ