Disk Genel İş Didim Temsilciliği ve Didim Emek ve Demokrasi Platformu, Erzincan'ın İliç ilçesinde uyarılara rağmen kapatılmayan ve kapasite artırımına izin verilen Anagold’a ait madende yaşanan katliamla ilgili Kent Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını DİSK Genel İş’e bağlı işçiler Melisa Bora ve Ali Karahanlı tarafından okundu. İşçiler tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
13 Şubat günü Erzincan İliç'te milyonlarca metreküp siyanürlü bir yığın toprak kaç kişi olduklarının bir önemi olmaksızın emekçilerin yaşam hakkını elinden aldı. Herkes hatırlasın isteriz: Soma, Bursa, Zonguldak ve onlarca maden sahasında, Tedbiri maliyetli bulan açgözlü işverenler ve çeşitli kademelerde onay verenler yüzünden katledilenler de o yığının altında kaldı. Göz göre göre gelen felaketin boyutu yalnızca yaşamını yitiren emekçilerle ne yazık ki Sınırlı değil. Fırat'a ve tüm havzaya doğru ilerleyen siyanürlü toprak sebep olacağı ekolojik tahribat ölümcül boyutta. İliç'teki altın madeni bir ekokırım suç mahalli haline gelmiştir. Karşı karşıya olunan ekokırım İliç'ten Basra Körfezi'ne erişen devasa bir alandır. Söz konusu bölge ve asında hepimiz yeraltı ve yerüstü sularının, toprağın zehirlenmesi, hidrojen siyanürün buharlaşarak havaya karışmasıyla, adeta kimyasal silaha dönüşmesi sonucu çoklu ölüm, kalıcı hasar gibi telafisi mümkün olmayan dehşet verici sonuçlarla yüz yüzeyiz.
Geçmiş deneyimlerden, tarihten ders çıkarmamaktaki bu ısrarı anlamak mümkün değil! Eşme'de siyanürle altın çıkartılmaya başlanmasının ardından, yaklaşık bin kişinin siyanürden zehirlendiği hala hafızalarımızda. Peki, İliç'te yaşadığımız neydi? Yıllar, aylar, günler hatta saatler öncesine kadar yapılan tüm uyarı ve itirazlara karşın, kapasite fazlası depolanmış, kimyasal ve siyanür atıklı toprak mi kaydı? Yıllardır bu konuda soruna dikkat çeken meslek odaları, çevre gönüllüleri, yerel halkın feryatları dikkate alınmamıştır. Eski Bakanın yaptığı açıklamada madenin 135 defa denetlendiğini, çevreye verdiği zarardan ötürü mühürlendiğini söyledi. Biz bu denetim raporlarının ve mühürleme sonrası hangi gerekçeyle yeniden faaliyete izin verildiğinin kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmasını talep ediyoruz Çevreye ve doğaya verdiği zarar bakanlıkça da tespit edilmiş olmasına karşın, şirketin tedbir sözlerine güvenmek mi tercih edilmiştir? Şirketin söz ve vaatleri, öbür tüm uyarı ve itirazların üstünde mi tutulmuştur? Emeğe, doğaya, akla, bilime zerrece önem vermeyen, sermayenin çıkarları ve buradan elde edecekleri rantlar dışında gözü hiçbir şey görmeyen bir zihniyetin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceği bir kez daha görülmüştür.
Madenlerimizi emperyalist tekellere peşkeş çekenler; sınırsız emek ve doğa sömürüsü üzerinden vahşi bir üretim düzenini hayata geçirenler; daha çok kar için bilimi ve aklı yok sayanlar bilsinler ki bu ülke, bu halk ve işçi sınıfı sahipsiz değildir. DİSK olarak öncelikle yaşanan katliamların hesabımın sorulması, kamusal bir madenciliğin insan, çevre ve doğayla uyumlu yapılabilmesi, bu ülkenin refahı ve gelişmesine gerçekten katkı sunabilmesi için mücadelemizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Kayıpların akıbetinin mümkün olan en çabuk biçimde netleştirilmesi, doğayı ve canlı yaşamını tehdit eden bu felaketin etkilerinin azaltılması için eldeki bütün olanakların seferber edilmesini acil olarak talep ediyoruz. DİSK ve emek örgütleri olarak konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
HABER: ELİF DİKBAŞ